Hazal Özvarış
Gazeteci Ahmet Şık, Oda TV davasından tahliye edildikten sonra yaptığı açıklamalar için açılan davanın iddianamesinde yargı mensuplarına “tehdit” ve “hakaret”le suçlandı.
Ahmet Şık’a açılan “hakaret davası” iddianamesi tebliğ edildi. Şık’ın Oda TV davasından tahliye edilmesi ardından basına yaptığı açıklamaların delil sayıldığı iddianamede Şık, “tehdit” ve “kamu görevlilerine karşı görevlerinden dolayı hakaret” ile suçlandı. İddianamede aralarında eski Ergenekon savcıları Zekeriya Öz ve Fikret Seçen gibi isimlerin de yer aldığı toplam 39 yargı mensubu mağdur sıfatıyla yer alıyor. Davanın ilk duruşması 13 Eylül’de görülecek.
Silivri Cumhuriyet Savcısı Necip Doğan imzalı iddianamede Ahmet Şık’ın konuşmalarına dair şu ifadelere yer verildi:
“Tarafsızlıkları ve bağımsızlıkları teminat altına alınmış soruşturma aşamasında ve kovuşturmada görev yapan mağdur yargıçlara, yine mağdur Cumhuriyet Savcılarına tehditlerde ve hakaretlerde bulunduğu, şüphelinin beyanlarında bir kısım sözlerin eleştiri ve düşünce özgürlüğü kapsamında bulunmadığı, silahlı terör örgütüne üye olmak suçundan tutuklanarak yargılanan şüphelinin meskur tehdit eylemlerinin bireysel güç ve kuvveti aşacak nitelikte var olan ve varsayılan suç örgütlerinin oluşturdukları korkutucu güçten yararlanarak; hakaret eylemlerinin ise kamu görevi yapan mağdurların onur, şeref ve saygınlığını rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnat etmek suretiyle saldırıda bulunmak şeklinde gerçekleştiği, şüphelinin eylemlerindeki devamlılığın suç kastının yoğunluğunu da gösterdiği tüm soruşturma kapsamından anlaşılmakla…”
İşte Ahmet Şık’ın yargılanmasına sebep olan konuşmalar
Şık’ın Sivri Cezaevi’nden tahliyesi ardından yaptığı konuşma:
“Arkadaşlar çok fazla bir şey söylemek istemiyorum. Daha öncelikle şunu söyleyeceğim. Eksik kalmış adalet, bu ülkeye hukuk ve demokrasi getirmeyecek. Sadece benim davamda 5 tutuklu var, onunda dışında 100 civarında gazeteci halen içeride ve ifade özgürlüğü meselesi bu ülkede sadece gazetecilerin sorunu değil. 600 civarında üniversite öğrencisi var. KCK davasında 6 bin üzerinde tutuklu var. Bunların hepsi düşünce ve ifade özgürlüğü bağlılığında değerlendirilmesi gereken tutuklular. Bunun mücadelesine biz devam edeceğiz ve burada adalet ne zaman sağlanacak diyeceksiniz. Bu komployu kuran, yürüten polisler, savcı ve hâkimler bu cezaevine girecek. Onlar buraya girdiğinde bu ülkeye adalet gelecek. O cemaat bağlantılı, o çete bağlantılı adamlar buraya girecek. Bunu da buraya yazıyorum. Çünkü bakın çok net söylüyorum, çok net bir şey var burada. Bu işin sorumluları cemaat bağlantılı, burada cemaatten olan herkesi suçlamıyorum, ama cemaatçi olup da bir çete faaliyeti gibi çalışan, emniyetteki ve yargının içerisindeki bürokratik örgütlenme içerisindeki adamlardır. Bunun asli sorumluları ama siyaseten sorumlusu da AKP hükümetidir. Bunlara cevaz verdiği için sesini çıkartmadığı için. Ama herkes şunu bilsin, bunca baskı ve zulümden o iktidarın korktuğu ama bizimde özlemini duyduğumuz ve mücadelesini sürdürmeye devam edeceğimiz bir hayat çıkacak, bu da son sözümdür.”
Şık’ın CNNTurk’e telefonla bağlanarak yaptığı konuşma:
“Ben sadece nerede kalmıştık diyorum ve kaldığım yerden de devam edeceğim. Bundan sonra eğer bu bir savaş ise savaş şimdi başlıyor. Herkes ayağını denk alsın”, “…Burada bir adalet yok. Bu komployu kuranlar cezaevine girecek.”
İddianamenin tam metnine ulaşmak için TIKLAYIN