Eski SHP Genel Başkanı Murat Karayalçın ve eski CHP Genel Başkanı Altan Öymen'in CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu ve Muharrem İnce ziyaretinde, İnce’nin yerel seçimlere 1 yıldan az süre kaldığı için bu aşamada parti içini tartıştırmayacağı ve bu nedenle de bir kurultay çağrısı yapmayacağı belirtildi. İnce'nin, Kılıçdaroğlu’nun kendisinin böyle bir karar alması halinde de bundan ancak memnuniyet duyacağı mesajı verdiği kaydedildi.
Cumhuriyet'ten Ayşe Sayın'ın haberine göre, CHP’de, seçimin hemen ardından Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu ve genel merkez yönetimine yönelik istifa talepleri, genel merkez önünde oturma eylemi, olağanüstü kurultay, İnce’nin partinin başına geçmesi çağrıları nedeniyle yükselen tansiyon, Kılıçdaroğlu’nun “değerimizdir” dediği İnce’nin, ziyaret edeceği illerde parti örgütleri tarafından karşılanması talimatı, İnce’nin de “Ağzımdan kurultay duymayacaksınız” açıklamalarıyla aşıldı. Ancak gerginliğin aşılmasında eski genel başkanların devreye girmesi önemli rol oynadı.
Edinilen bilgiye göre, Eski SHP Genel Başkanı Murat Karayalçın ve eski CHP Genel Başkanı Altan Öymen temasa geçerek, seçim sonrasında sosyal medya ve parti içinden yapılan çağrıları ve İnce ile Kılıçdaroğlu’nun ilk açıklamalarındaki gerginliği de dikkate alarak, iki ismi ziyaret etme kararı aldı. Bu konuda daha sonra eski genel başkan Hikmet Çetin’e de bilgi verildi. Çetin, programı nedeniyle, sadece en son gerçekleştirilen eski Genel Başkan ve Antalya Milletvekili Deniz Baykal görüşmesine katıldı. Baykal’a, yapılan görüşmelere ilişkin bilgi sunuldu. Tansiyonun yükselmesinde, seçimsonrasındaki iletişim kazaları ile sonuçlara ilişkin hayal kırıklığı ve İnce’ye yönelik olağanüstü kurultay çağrısı baskısının etkili olduğu saptamasında bulunuldu.
Birlik vurgusu
Hem İnce, hem de Kılıçdaroğlu, en kısa zamanda bir araya gelebilecekleri belirtildi. Partinin bu süreçten sonra yerel seçimlere odaklanması gerektiği, dağınık ve bölünmüş bir görüntüyle, kurultay tartışmalarıyla zaman kaybetmesinin, yerel seçimleri olumsuz etkileyeceği değerlendirmeleri yapıldı. Görüşmede İnce’nin yerel seçimlere 1 yıldan az süre kaldığı için bu aşamada parti içini tartıştırmayacağı ve bu nedenle de bir kurultay çağrısı yapmayacağı ancak Kılıçdaroğlu’nun kendisinin böyle bir karar alması halinde de bundan ancak memnuniyet duyacağı mesajı verdiği kaydedildi. Siyasi kulislerde çıkan bu tablo, kurultay tartışmalarının ve iç hesaplaşmanın 9 ay sonra yapılacak yerelseçim sonrasına bırakıldığı şeklinde yorumlandı.
‘Kapsamlı analiz öfkeyi giderir’
Genel merkez-İnce gerginliğinde devreye giren isimlerden Murat Karayalçın , Cumhuriyet’e yaptığı değerlendirmede, seçim sonuçları sonrasındaki gergin atmosferin iki isme de yansımasının doğal olduğunu, arada ciddi bir sorun olmadığını ifade etti. Karayalçın, yerel seçimler ve partinin yeniden yapılanması konusundaki önerilerini de paylaştığını bildirdi. Karayalçın, önerilerini şöyle anlattı: Yol haritası belirlenmeli:Seçim sonuçlarına ilişkin kapsamlı bir çalışma hazırlanmalı ve yaşanan sürecin tüm sonuçlarıyla değerlendirildiği bir öneri paketi ortaya konulmalı. Bu rapor, partide müzakere edilmeli, öneriler, değişiklikler de ele alınarak kabul edilmeli. Bu aynı zamanda bir yol haritası ortaya koyacaktır. Böyle bir çalışmanın tepkileri, öfkeyi çok büyük ölçüde gideceğini inanıyorum. İttifak yerelde de sürmeli: Belediye başkan aday adayları merkezden saptanmamalı. 3-5 kişilik bir komisyon kurulacak, eğilim anketlere belirlenecek, bu böyle olmamalı. Ama önseçim de olmamalı. Bir üçüncü yol, bulunabilir, karma yöntem uygulanabilir. Millet İttifakı genişletilmiş şekliyle, yerel seçimde de devam etmeli. Belediye başkanlığı seçimlerine 9 ay var ama ben ilk 3 ay ve 6 ay diye ayırıyorum. Ekime kadar geçecek sürede, başta söylediğim iki öneri yaşama geçirilmeli. Çünkü 1 Ekim’den sonra fiilen seçim sürecine girilecektir. Parti siyasi mimarisi değişmeli: Yerel seçimlerden sonra ise CHP merkez ve taşra örgütlerinin siyasi mimarisinin değiştirilmesini öngören çalışma yapmalıyız. Çünkü idari taksimata göre dikine örgütlenmiş bir yapıya sahibiz. Artık paradigma değişti. Parlamenter sistemin örgütlenmesi ile başkanlık rejiminin parti örgütleri arasındaki farklılığı gözetmeliyiz. Önerim Meclis sistemine göre örgütlenme modelini benimseyebiliriz. Meclis komisyonlarının bir benzerini Parti Meclisi’nde kurmalıyız. Bunun için de ben PM üye sayısının 200 olması gerektiğini savunuyorum. Medyanın iktidar kontrolünde olması da dikkate alınarak, toplum kesimlerine daha kolay ulaşabileceğimiz bir örgütlenme modeli benimsenmeli.