İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, 15 Temmuz 2016'da düzenlenen darbe girişimi sırasında yaşadıklarını anlattı. TRT'ye gittiğini hatırlatan Soylu, "Orayı işgal eden melun darbecinin üzerinden o kahraman üniforma ve telsizi alındı. Onlar bende hatıradır şu anda. O üniforma, telsiz bende" dedi.
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, 15 Temmuz 2016'da düzenlenen darbe girişiminin beşinci yılında Yeni Şafak gazetesine açıklamalarda bulundu. O dönem Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı görevinde bulunan Soylu, "O gece Çalışma Bakanlığı’ndaydık. Hakkârili gençlerle sohbet ederken böyle bir haber alınca Başbakanımız Binali Yıldırım’ı aradım. Bana, 'Bu ne maskaralıktır Süleyman Bey' dedi. O 'maskaralık' kelimesi esas itibariyle belki de olayın o anki halet-i ruhiyesini anlatan bir değerlendirmeydi. Bakan arkadaşları arayıp Çankaya Köşkü'ne davet etmemi istedi. Hemen ilgili bakan arkadaşlarımızı aradık, 5-10 dakika içinde Çankaya’ya geçmiş olduk. O andan itibaren de bakanlarımız, genel başkan yardımcılarımız, bazı milletvekillerimizle toplandık. Sayın Cumhurbaşkanımızın bulunduğu yerle temasta olundu. Birtakım arkadaşlarımızı oraya sevk etmeye çalıştık" diye konuştu.
"Kimin götürdüğü belli değil"
Çankaya Köşkü'nün üzerinden helikopterlerin dolaştığını ifade eden Bakan Soylu, "Bir karartma olduğunu, buranın tehlike arz ettiğini söylediler ve 'Sizi bir yere götüreceğiz' dediler. Ben daha emniyetli ve çalışabileceğimiz bir odaya götüreceklerini düşündüm. O esnada konuşuyoruz, sürekli olayın sıcaklığını takip ediyoruz. O esnada dışarı çıktığımızı gördüm. ‘Bizi nereye götürüyorsunuz?’ dedim. ‘Sizi ısı odasına götüreceğiz’ dediler. Kimin götürdüğü belli değil. ‘Bizim işimiz var, hep beraber dönüyoruz’ dedim ve tam o kapıdan çıkmak üzereyken geri döndük aynı odaya geldik oturduk" diye konuştu.
"İsmet Yılmaz’la bir daha hiç görüşmeyecekmişiz gibi kucaklaştım"
Bu sırada televizyon kanallarına bağlandıklarını, FETÖ’cü hainlere karşı direneceklerini ifade ettiklerini anlatan Soylu, "Hep birlikte değerlendirme yaptık ve Meclis’in açılması gerektiğini, Meclis’in de milletin karargâhı olduğunu konuştuk ve arkadaşlarla Meclis’e gittik. Meclis’e giderken ‘Birimiz burada kalalım’ dedik ve İsmet Yılmaz abiyi seçtik ve buradan koordine etsin istedik. İsmet Yılmaz’la bir daha hiç görüşmeyecekmişiz gibi kucaklaştım. Birbirimize haklarımızı helal ettik ve oradan ayrıldık. Tekrar Çankaya Köşkü’ne dönünce yine aynı şekilde kucaklaştığımızı hatırlıyorum" dedi.
"Meclis'in tepesinde F-16'lar uçuyordu"
Meclis’e gittiklerinde tepelerinde F-16’ların uçtuğunu, sonik patlamaların yapıldığını dile getiren Soylu, "Çok karmaşık bir tablo var. O esnada Meclis Ana Salonu’nun anahtarlarını istedik. Anahtar getirdiler ama açamadık salonu. Sonra başka anahtarlar geldi o da açmadı. Sonra omuzumla Meclis’in kapısını kanırttım. Aklıma ‘Meclis’in kapısını kırdı’ derler geldi ve durdum. Sonrasında kapıyı açıp Meclis’e girdik. Tartışma şu: ‘Meclis’te kim olacak?’ Eski milletvekillerini de Meclis’e aldık. Sonra Meclis Başkanımız İsmail Kahraman abi geldi. Sağ olsun İsmail abinin önderliğinde Meclis olağanüstü toplandı. İsmail abinin ilk canlı yayınını FaceTime’dan Ayşe Keşir yaptı. Daha sonra canlı yayına bağlanmak için canlı yayın araçlarını içeriye aldık. Meclis’in tüm gruplarından da milletvekili vardı" ifadelerini kullandı.
"Üniforma darbeciden alındı"
Soylu, TRT’de yaşananları ise şu ifadelerle anlattı:
"O esnada TRT basılmıştı. İlk basılan yer TRT olduğu için psikolojik olarak oranın alınması gerekirdi. Vatandaşımız da orada. O esnada bana bir telefon geldi, ‘Biz burayı düşürmek üzereyiz, çatışma var, eğer siz buraya gelirseniz psikolojik destek olur’ dendi. Ben de arkadaşlara ‘Bana müsaade ben TRT’ye doğru gidiyorum’ dedim ve yola çıktık. Yoldan geçerken vatandaşlarımız bayraklarla sokağa çıkmıştı. Bizim arabamızın farı yanıyormuş. Kadının biri ‘Evlat farınız açık, farınızı söndürün, şu melunlar arabanızın farını görürlerse yukarıdan sizi bombalayabilirler’ dedi. Elinde bayrak olan bir teyze otobüs durağında otururken bu nasihati verdi. Sonra dedim ki hakikaten kapatın. Netice itibariyle TRT’ye gittik. Sonrasında da topyekûn 3 harekât oldu ve içeriye girildi. Orayı işgal eden melun darbecinin üzerinden o kahraman üniforma ve telsizi alındı. Onlar bende hatıradır şu anda. O üniforma, telsiz bende."
"Tuzağa düştük dedim"
Darbe girişimi sırasında aklının hep Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'da olduğunu dile getiren Soylu, "Ben Cumhurbaşkanımızın Marmaris’te olduğunu bilmiyordum. Çankaya Köşkü’ne giderken ilk önce Mehmet Muş ile konuştum. Mehmet Muş 'Bizim Marmaris'i sağlam tutmamız lazım' dedi. Ben de 'Ne işimiz var Marmaris’te?' dedim. O da 'Beyefendi orada' dedi. 'Eyvah tuzağa düştük Mehmet' dedim. Biz bilmiyoruz ama onlar demek ki biliyorlar. Endişe kapladı içimi. Hakikaten oradan çıkana kadar büyük bir endişe ve korku içinde olduk. Ama Cenab-ı Allah’ın muhafazası, Cumhurbaşkanımızın cesareti, oradaki arkadaşlarımızın ortaya koyduğu irade, topyekûn bir kahramanlık destanı söz konusu oldu" dedi.
"Cumhurbaşkanımızın sözleri o gecenin kırılma noktasıydı"
Soylu, "Cumhurbaşkanımız CNN Türk’e bağlanıp çağrı yaptı. O çağrıdaki 'ölümüne' seslenişi bence o gecenin en kritik anıdır. Cumhurbaşkanımızın sözleri o gecenin kırılma noktasıydı" dedi.
"Olçok'un şehadet haberi geldi"
Erol Olçok’un şehadet haberini Meclis’ten TRT’ye giderken aldığını ifade eden Bakan Soylu, "O anı şu an gibi hatırlıyorum. Duygularımız taş gibiydi. Üzülme, etkilenme gibi duyguları kaybetmiştik. Hüseyin abi bana ‘Erol ölmüş’ dedi ikinci sefer. ‘Abi şehit oldu’ dedim. O bizim ilk aldığımız şehit haberiydi. Bunun bizi çok etkilediğini söyleyebilirim. Ardından Genelkurmay’ın önünde ciddi çatışmaların olduğu ve şehadet olduğu haberleri geldi" şeklinde konuştu.
"Planları işlemedi"
Bakan Süleyman Soylu, şunları söyledi:
"Tekrar Çankaya Köşkü’ne döndük. Haluk İpek, Kahramankazan’dan bir astsubayın aradığını söyledi. Genelkurmay Başkanı, TBMM Genel Sekreteri ve diğer kuvvet komutanlarının Akıncı Üssü’nde olabileceğini söylemiş. Orada olduklarını o telefonla öğrendik. Oranın krokisini, bombalamaların orada yapıldığını teker teker anlattı.
Biz de bütün fotoğrafı oradaki heyete anlattık. Tuğrul Türkeş, Numan Bey de Çankaya’daydılar. Tuğrul Bey’in odasında istişarelerimizi yürüttük. Darbecilerin zayıfladığını, planlarının işlemediğini gördük. Bu, bizi daha çok etkinleştirdi. Oradaki hassasiyetimizi çok daha artırdı. Hareket kabiliyetimiz, aynı zamanda strateji belirleme yöntemimiz daha fazla arttı."