Politika

İBB Başkanı İmamoğlu: Anadolu, 19 Mayıs'tan başlayarak Mustafa Kemal'i bağrına basmasaydı 30 Ağustos olamazdı

30 Ağustos 2024 21:32

T24 Haber Merkezi

İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, Eminönü Meydanı'ndaki 30 Ağustos Zafer Bayramı kutlamalarında "İstiklal mücadelesidir, emperyalizme karşı Kuvayı Milli'ye ruhuyla bütünleşmeseydi, Anadolu 19 Mayıs 1919'dan başlayarak Mustafa Kemal'i ve arkadaşlarını bağrına basmasaydı 30 Ağustos olamazdı. 30 Ağustos bağımsızlığa, Cumhuriyet'imize ve Cumhuriyet'imizin değerlerine kararlılıkla sahip çıkma günüdür. Gururlanın" dedi. 

Büyük Taarruz'n 102. yıl dönümü Ankara ve İstanbul başta olmak üzere Türkiye'nin tüm illerinde coşkuyla kutlandı. İstanbul'da da iki gündür süren kutlamaların en büyüğü, bugün Eminönü Meydanı'nda yapıldı. 

Türkiye Belediyeler Birliği (TBB) ve İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Ekrem İmamoğlu, 30 Ağustos Zafer Bayramı 102’nci yıl kutlamalarının akşam bölümünde, İstanbullularla buluştu. Eminönü Meydanı’ndaki 30 Ağustos coşkusuna; CHP Genel Başkan Yardımcısı Sevgi Kılıç, CHP Parti Meclisi üyeleri Mahir Yüksel, Cem Aydın, CHP İstanbul İl Başkanı Özgür Çelik ve Türkiye Futbol Federasyonu Başkanı İbrahim Hacıosmanoğlu ve kalabalık bir vatandaş topluluğu da ortak oldu. İmamoğlu; 30 Ağustos konulu filmler, konserler ve görsel içeriklerle zenginleştirilen, muhteşem Haliç ve Boğaz manzaralı etkinlikte şu konuşmayı yaptı:

“İstanbul'un çok özel bir mekanındayız. Sizler için burayı pırlanta gibi yaptık diyebilirim. Özenerek yaptık. Halkçı bir kavramla, Haliç'in kıyısında metruk tek bir metrekare bırakmadık. Sarayburnu'ndan Alibeyköy'e kadar bütün bu kıyıyı, ailelerinizle, çocuklarınızla, büyüklerinizle, küçüklerinizle gezebilirsiniz. Çünkü, ben hep şuna inanıyorum: Bu ülkenin mert ve yiğit evlatları, dünyanın en güzel hizmetlerine layık. Hoş geldiniz, sefalar getirdiniz. Yüreğinizdeki o büyük vatan aşkıyla buradasınız; görüyorum. İçiniz, Mustafa Kemal Atatürk sevgisi ve saygısıyla dolu; onu da biliyorum, görüyorum. Ben, milletimin bütün bireylerini çok seviyorum. 86 milyon insanımızı çok seviyorum. 86 milyon insanımızın yüreğini seviyorum. 86 milyon insanımız, bu cennet vatanın eşit yurttaşları, bireyleri. Ben buradan, dünyanın en güzel şehri İstanbul'dan, memleketimin bütün insanlarına sesleniyorum: 30 Ağustos Zafer Bayramımız kutlu olsun.”

“30 Ağustos bağımsızlığa, cumhuriyetimize kararlılıkla sahip çıkma günüdür”

“Hep birlikte 30 Ağustos’un önemini hepimiz çok iyi bilmek ve anlamak zorundayız. O büyük zaferin mimarı, başkomutan Gazi Mustafa Kemal Atatürk diyor ki; ‘30 Ağustos'ta Cumhuriyetimizin temeli sağlamlaştırıldı. Ebedi hayatı taçlandırıldı.’ Evet; 30 Ağustos'ta yalnızca 5 gün 5 gece süren bir meydan muharebesi olmamıştır. 30 Ağustos'u büyük zafer yapan sebep; özgür yaşamaya alışkın, ‘hangi çılgın bana zincir vuracakmış, şaşarım’ diyen kararlı bir milletin azim ve iradesinin sonucu olmasıdır, istiklal mücadelesidir. Emperyalizme karşı, Kuvayi Milliye ruhuyla bütünleşmeseydi; Anadolu, 19 Mayıs 1919’da Mustafa Kemal'i ve arkadaşlarını bağrına basmasaydı, 30 Ağustos olamazdı. Savaşın ortasında Türkiye Büyük Millet Meclisi kurulup, bu canım topraklarda milletin egemenliğinin üstünde hiçbir güç olmayacağı ilan edilmeseydi, 30 Ağustos olamazdı. Onun için 30 Ağustos bağımsızlığa, Cumhuriyetimize ve cumhuriyet değerlerine kararlılıkla sahip çıkma günüdür, birliğimize ve beraberliğimize sahip çıkma günüdür.”

“86 milyon insanımız; gururlanın”

“Her 30 Ağustos'ta içimiz gururla dolar. Dolsun. Gururlanın sevgili yurttaşlarım. 86 milyon insanımız; gururlanın. Kendimize güvenimizle umudumuz artar. ‘Biz, her şeyi başarabiliriz’ deyin; demelisiniz. Çünkü biliriz ki, milletin azim ve kararının önünde hiçbir güç duramaz, duramadı, duramayacak. Bu topraklarda aldığımız her nefeste, bize bu ülkeyi emanet eden büyüklerimizin, atalarımızın hakkı var. 30 Ağustos'ta zafer kazanılırken, İstanbul'umuz, bu kadim başkent, Fatih Sultan Mehmet'in emaneti, halen işgal altındaydı. Tam 1 sene 2 ay sonra, hatta Cumhuriyet kurulmadan birkaç gün önce, Ekim ayında, İstanbul'dan işgal kuvvetleri gitti. Yani aslında 30 Ağustos, Fatih Sultan Mehmet'in emaneti olan İstanbul'a da sahip çıkma günüydü. Onun da zaferiydi. İşte onun için atalarımızın, dedelerimizin, ninelerimizin onların hakkını, ancak bu ülkeye yeni zaferler yaşatarak ödeyebiliriz.”

“Bizim için ‘yeni zaferler’ demek…”

“Yeni zaferler önemli. Bu kavramı iyi anlamalıyız. Bazıları bu çağda, bu kavramı iyi anlayamıyorlar. Onun için dünyanın farklı noktalarında, zalimlerin zulmü altında, mazlumlar eziliyor. Ama bizim için ‘yeni zaferler’ demek; bilimde, üretimde, eğitimde, kültürde, sanatta, sporda, teknolojide, endüstride en yüksek hedeflere ulaşmak demektir. Çünkü bizler, millet hayatı tehlikede değilse, nefsi müdafaa için savaşa, ‘cinayettir’ diyen Atatürk'ün yolundan gidiyoruz. Yurtta barış, dünyada barış yolunda gidiyoruz. Bizim için ‘yeni zaferler’ demek, her alanda çağdaş uygarlık düzeyinin üzerine çıkmak, çağdaş uygarlığın yeni standartlarını belirlemek demektir. Yeni zaferleri, birilerine karşı savaşarak asla elde etmeyeceğiz. Herkesi bir ve eşit görerek, her türlü bağnazlıkla mücadele ederek başarıya ulaşacağız. Bizim mücadelemiz ön yargılara, adaletsizliklere, hoşgörüsüzlüklere karşı olacak.”

“Neler başarabileceğimizi tarihimizden biz çok iyi biliyoruz. Cumhuriyetin kuruluş yıllarındaki muazzam kalkınma ve aydınlanma mücadelesi, ülkemize çok büyük bir güç ve ivme kazandırdı. Bugün çok daha fazlasını başarmak için, emin olun, çok daha fazla şeye sahibiz. Tek bir şeye ihtiyacımız var. Neye biliyor musunuz? Bir olmaya, birlikte olmaya, birlikte olma duygumuzu güçlendirmeye. Çanakkale'de, Kurtuluş Savaşı cephelerinde, 30 Ağustos 1922 günü Dumlupınar'da nasıl tek yürek olduysak, aramızdaki farklılıkları zerre kadar umursamadan, bu milletin her bir ferdine aşık olur gibi, birbirini tutkuyla, vatandaşlık ruhu ve vatandaşlık prensibi üzerinden seven insanlar olarak, afetlerde nasıl birbirimizin yardımına koşmak için yarışıyorsak; her güne aynı birlik ve bütünlük duygusuyla uyanmayı başarmak zorundayız. Birbirimizle değil, ortak dertlerimizle uğraşmayı öğrenmeliyiz. Ve onların üstesinden gelmeyi başarmak zorundayız. Ne yapacağız sevgili hemşerilerim? Kararlı olacağız. Ne yapacağız? Hep birlikte başaracağız. Ne yapacağız? Birliğimize ve kardeşliğimize sahip çıkacağız. Hepimiz için güzel bir geleceği hep birlikte kuracak, Cumhuriyetimizi nice yeni zaferlere, hep birlikte taşıyacağız. Hazır mıyız İstanbul? Milletimizin yeni zaferleri için hazır mıyız? Güzel bir geleceğe hazır mıyız? İşte tam da bu duyguyla, 30 Ağustos Zafer Bayramımız kutlu olsun. Nice bayramlara…”

İmamoğlu’nun konuşmasını ardından senfoni orkestrasıyla birlikte sahneye çıkan Cem Adrian, konuk sanatçılar Birsen Tezer, Aylin Aslım, Gökhan Kılıç ve Özlem Çelik İstanbullulara müzik ziyafeti çekti. Deniz üzerinde konumlanan yüzer platform üzerinden gerçekleştirilen su ve ışık şovları da 30 Ağustos coşkusunu Boğaz semalarına yansıttı.