Gündem
BBC Türkçe

Hüzün, fado ve imkânsıza özlem ülkesi

Meydanlardaki heykellere bile yansımıştır hüzün ifadesi. Çoğu ülkede generallerin heykeli vardır meydanlarda, burada ise hüzünlü şairlerin.

30 Kasım 2016 17:50

Portekiz'de kimse kimseye 'iyi günler' demez. Kendileri muhtemelen iyi bir gün geçirmedikleri için bir başkasının da gününün iyi olup olmaması umurlarında değildir. Bir Portekizliye nasıl olduğunu sorsanız alacağınız en iyi cevap "mais ou menos" olur, yani "şöyle böyle".

Portekiz'deki melankoli kültürü fark edilmeyecek gibi değildir. İnsanların yüzünde görürsünüz o ifadeyi. Burası 'Gülücükler Ülkesi' olarak bilinen Tayland değildir çünkü. Meydanlardaki heykellere bile yansımıştır o hüzün ifadesi. Çoğu ülkede generallerin heykeli vardır meydanlarda, Portekiz'de ise hüzünlü şairlerin.

BM Dünya Mutluluk Endeksi'nde 157 ülke içinde 93. sıradadır Portekiz. Ama onlar adına üzülmek yersizdir. Zira onlar mutludur bu mutsuz hallerinden. Biraz zaman geçirseniz hüznün gizli güzelliği hakkında çok şey öğrenirsiniz onlardan.

Portekiz'deki bu "mutlu hüznü" anlatan en iyi kelimede 'saudade'dir. Başka bir dilde yoktur böyle bir kelime. Bu yüzden tercüme edilemediğini söylüyor Portekizliler.

'Saudade' bir zamanlar büyük mutluluk vermiş bir kişiye ya da yere özlem duygusunu ifade eder. Nostaljiye benzer biraz, ama onun tersine bu özlem hiç olmamış ve olması imkânsız bir olaya yönelik de olabilir.

Bu duygunun merkezinde bir kayıp ve boşluk hissi vardır. Portekiz'de adlı kitabında akademisyen Aubrey Bell "saudade" kelimesini "mevcut an ve durumdan farklı bir şeye karşı duyulan belirsiz ve sürekli bir arzu" olarak ifade ediliyor.

Bu duyguyu katlanılır, hatta hoş kılan şeyi "paylaşılabilir bir duygu olmasına" bağlıyor yayıncı Jose Prata. Portekizli bir şef 'Saudade' adında bir çikolata bile üretmiş, acı tatlı bir çikolata.

Psikolog Mariana Miranda ise Portekiz'in mutlu hüzün duygusunu açıklarken kederin yaşamın önemli bir parçası olduğunu ve insanların bu duygudan kaçmaması gerektiğini söylüyor.

"Her duyguyu mümkün olan her haliyle yaşamak isterim. Bir resmi tek renkle boyamak niye? Ne pahasına olursa olsun kederden kaçınmakla kendimizi sınırlamış oluruz. Hüzünde de büyük bir güzellik var."

Romeu adlı polis komiseri ise Portekiz'de mutsuz bir insan gördüğünüzde yapacağınız en kötü şeyin onu neşelendirmeye çalışmak olduğunu söylüyor.

"Mutsuzsunuz ve mutsuz olmak istiyorsunuz. Ofiste insanlar sizi eğlendirmeye çalışıyor. Oysa o gün mutsuzluğun tadına varmak istiyorsunuz."

Portekizlilerin doğru bir şey yaptığını gösteren birçok araştırma var. 2008'de Deneysel Sosyal Psikoloji Dergisi'nde yayımlanan bir araştırma, kederin hafızayı güçlendirdiğini söylüyor. Başka bir araştırma ise üzüntünün muhakeme yeteneğini artırdığını gösteriyor.

Berlin'deki Özgür Üniversite'den araştırmacıların, dünyanın farklı bölgelerinden 772 kişiyle yaptıkları ve Plos One dergisinde yayımlanan anket sonuçlarına göre hüzünlü müziğin duygusal yararları da var.

Hüzünlü müzik farklı kültürlerde farklı etki bırakabiliyor. Avrupa ve Kuzey Amerikalılarda nostalji, Asyalılarda ise huzur etkisi yaratıyor.

Fakat kimse Portekizliler gibi hüzünlü müzik yapamıyor. Özellikle fado müziği melodili bir melankoli olarak ifade ediliyor. Fado 'kader' anlamına geliyor ve kaderin zalim olsa bile, hatta özellikle zalimse kabul edilmesi duygusu işleniyor.

Bu müzik türü 200 yıl kadar önce Lizbon'un yoksul emekçi mahallelerinde kök saldı. Fadista adı verilen ilk fado şarkıcıları fahişeler ve denize balık avına çıkan ve seferden dönüp dönmeyeceği meçhul olan balıkçıların eşleriydi. Yani acı çeken insanlar.

Bugün ise fado Portekiz'de yaşamı ifade eden müziktir. Onu ülkenin her yerinde duyar ve hissedersiniz. Radyoda, konser salonlarında ve Lizbon'un onlarca fado salonunda. Bu salonlarda çalışanların bir kısmı gündüz başka işlerde çalışıp gece ek gelir için şarkı söyleyen amatörler.

Fado için sesin çok güzel olması gerekmediğine, iyi fado söylemek için duyguların yürekten gelmesinin yeterli olduğuna inanılıyor.

Yaşamını müzikten kazanan ender fado şarkıcılarından biri olan Cuca Roseta her konser öncesi bir dakika sessizlik ile hazırlık yapıyor. Roseta bunu "kendinizi vermeden önce" bir tür dua olarak görüyor. "Bu kendinizi tümüyle vermeniz gereken bir müzik; duygularınızın ve çok özel iç dünyanızın ifadesi" diyor.

Roseta yeni kuşak fado şarkıcılarını temsil ediyor. Ondaki melodi klasik fadodaki gibi melankolik, ama şarkı sözleri daha iyimser. Yoksa Portekiz'in "mutlu hüzün" aşkı kayboluyor mu? Umarız öyle olmaz.

Haber, değiştirilmeden kaynağından otomatik olarak eklenmiştir