Mesude Erşan*
Alzheimer hastalığı ‘tanımlanalı’, 110 yıl geçti. Özellikle son yıllarda hastalıkla ilgili çok şey öğrenildi, büyük ilerleme kaydedildi. Artık bilinenlerden biri, Alzheimer’ın yaşlılığın ‘kaçınılmaz’ sonuçlarından olmadığı...
Halen dünyada 47 milyon Alzheimer hastası var. Alzheimer hastası sayısının 2030’da 76 milyon, 2050’de 135.5 milyon olması bekleniyor. Türkiye de dünya çapında giderek büyüyen bu ‘Alzheimer dalgasına’ uzak değil. Sadece ülkemizde 600 bin ‘aile’ bu hastalıkla mücadele ediyor. Yazı dizimizde, Alzheimer’den korunma, belirtileri, tanısı ve tedavisiyle ilgili en son gelişmeleri okuyacaksınız.
Alman psikiyatri uzmanı Dr. Alois Alzheimer’ın, kendi ismini taşıyan hastalığı tarifinin üzerinden tam 110 yıl geçti.
Şefi olduğu klinikte bir kadın hasta dikkatini çekmişti. 1850 doğumlu bu hastasının konuşması, geldiği andan itibaren bozuktu. Yavaş yavaş nesneleri adlandıramaz, doğum yerini hatırlayamaz, basit matematik işlemleri yapamaz olmuştu. Yazı yazma ve okuma becerisini kaybeden hasta, gittikçe endişeli, kaygılı ve hatta sinirli davranıyordu. Günaşırı ziyaretine gelen doktorunu tanımaz hale gelmişti.
70 yıl çok nadir sanıldı
Tüm bu belirtilerin bilinen diğer hastalıklardan farklı olduğunu düşünen Dr. Alzheimer, yeni hastalığı tanımladı. Aslında tarif edilen ilk hasta, bugünkü tipik Alzheimer hastalarından değildi. Genetikti, nadir görülüyordu ve genç yaşta başlamıştı. Bu nedenle yaklaşık 70 yıl, Alzheimer’ın çok nadir olduğu düşünüldü. 1976’ya gelindiğinde, ABD’li araştırmacı Dr. Robert Katzman, “Yaşlılık bunamasıyla Alzheimer aynı şey” dedi ve işin rengi değişti. O güne kadar, sık görülen yaşlılık bunamasının damar sertliğine bağlı olduğu düşünülüyordu. Yeni tanım, dikkatleri Alzheimer’a çekti. Anlaşıldı ki, sanıldığından çok Alzheimer hastası vardı.
"Hücre ölür, beyin yaşlanır"
Araştırmalar çığ gibi arttı, hastalığın biyolojik mekanizması çok iyi anlaşıldı.
Artık biliyoruz ki, Alzheimer hastalarının beyinlerinin dış yüzeyinde, nedeni bilinmeyen anormal protein birikimi var. Bu ‘çöplükler’, beyin hücrelerinin ve hücreler arası bağlantıların kaybolmasına yol açıyor. Hücreler ölüyor. Beyin yaşlanıyor.
Alzheimer sıklığı yaşla birlikte artsa da her yaşlı, hasta olmuyor. Türkiye Alzheimer Derneği Başkanı Prof. Dr. Işın Baral Kulaksızoğlu, “Alzheimer demansı, yaşlılığın kaçınılmaz sonu değil, yaşlandıkça riski artan bir hastalık. 65 yaşından sonra her 100 kişiden 5’i Alzheimer olurken, 85 yaş sonrası oran 100 kişide 40’e çıkıyor” diyor.
İlk belirti bellek deposunda
Bunama yani “demans”, zihinsel yetenekler, kişilik özellikleri ve erdemlerin, yavaş yavaş kaybedilmesi. Kafa travması, iltihabi hastalıklar, beyinde damar tıkanıklığı ya da kanamasına bağlı gelişen demanslar da var. Yavaş yavaş hücre ölümüyle giden demanslarda, belirtiler, hastalığın beyindeki başlangıç bölgesinde başlayabiliyor. Prof. Dr. Kulaksızoğlu, “Örneğin Alzheimer hastalığında ilk bozulmalar hipokampus denen bellek deposunda başladığı için, ilk belirtiler unutkanlık. Oysa frontotemporal demansta belirtiler beynin ön tarafında, frontal bölgeden başlıyor. İlk belirtiler ciddi kişilik değişiklikleri oluyor” diyor.
Kadınlarda risk daha fazla
Alzheimer riski kadınlarda daha yüksek. 65 yaş üstü her 6 kadından biri Alzheimer olurken, bu oran erkeklerde 11’de 1. Kadının 60 yaşından sonra Alzheimer olma riski, meme kanseri riskinden iki kat daha fazla. Bunun pek çok sebebi var. Kadınların daha uzun yaşaması, riski artıran faktörlerden. Menopozla azalan östrojen hormonunun da etkisi var. Prof. Dr. Kulaksızoğlu, şöyle özetliyor: “Maalesef özelikle kadınlar daha az eğitim alıyor. Düşük eğitimli olmak da riski artırıyor. Kadınlar erkeklere göre daha fazla depresyon atağı geçiriyorlar. Her 5 kadından 1’i hayatında bir kez depresyon geçiriyor. Tekrarlayan ve tedavisiz kalan depresyonlar da Alzheimer riskini artırıyor.”
Yaşlanınca unutmak anormal
Uzmanlara göre, yaşlanınca unutmak, normal değil. Ağlamak, huysuzlaşmak, durgunlaşmak da. Ailelerin yaşlılarının durumunu iyi gözlemeleri önemli. Prof. Dr. Kulaksızoğlu, “Yakın zamana ait bilgilerin unutulması ve karıştırılması, para hesabının karışması, inatçılık, alınganlık, durgunluk gibi huy değişiklikleri erken gözlenen belirtiler” diyor. Diğer taraftan beyin görüntüleme (BT, MRI) çalışmaları, beynin işlevselliğini de değerlendiren moleküler görüntüleme (PET) de ip ucu verebiliyor. Beynin içinde durduğu sıvının, belden bir iğne ile alınıp özel proteinlere bakılması da mümkün.
"Huy değişikliği ir alarm"
Huy değişikliği ve yakın zamanı unutmak, Alzheimer’in alarmı. Aşağıdaki 10 belirti de diğer haberciler:
Günlük yaşamı bozacak derecede unutkanlık,
Günlük işlerini yapmakta zorluk (alışveriş, yemek yapma vb.),
Kelime bulma güçlüğü,
Bildiği yolları kaybetme,
Karar vermede güçlük ,
Pratik düşünme becerisinde azalma,
Sürekli eşyalarını bulamama,
Aşırı duygusallaşma,
Huy değişiklikleri,
Sorumluluk gerektiren görevleri yapamama.
Demansa karşı eğitim
AlzheImer hastalığında rol oynayan amiloid ve TAU proteinleri birikiminin, Eğİtİm düzeyi yüksek bireylerde, eğitim düzeyi düşüklere kıyasla çok daha az olduğu belirlendi. Özetle, iyi eğitim, Alzheimer hastalığından koruyucu etki yapıyor. Prof. Dr. Kulaksızoğlu, “En az liseyi bitirmek ve hayat boyu okumaya, öğrenmeye devam etmek gerek. Kız çocuklarının okutulmaması, onlar için ta yaşlılıklarına kadar izleri devam edecek büyük bir kötülük” diyor. Ayrıca demansa karşı şu önlemleri almak mümkün:
Ve işte diğer önlemler
Hipertansiyon ve diyabetiniz varsa tedaviyle kontrol altına alın.
Bilhassa 40’lı yaşlardan itibaren hareketli yaşam tarzını benimseyin. Yakın mesafelere yürüyün, asansörü tercih etmeyin, daha iyisi haftada 3-4 kez, en az yarım saat tempolu yürüyün.
Dostları, dostlukları ihmal etmeyin. Akranlarınızla zaman geçirin.
Stresle başa çıkma yeteneği geliştirin. Depresyondan kaçın. Hobi edinmeye çalışın.
Alzheimer'a karşı bilgisayar oyunları ideal
Amerİka Ulusal Sağlık Enstitüsü destekli bir grup araştırmacı, ‘bilgi işleme hızı’ egzersizlerinin demans gelişme riskini azalttığını kanıtladı. Altı farklı araştırma merkezinden 2 bin 785 katılımcıyla yapılan bir araştırmada, bellek ve akıl yürütmeyle bilgisayarlı bilgi işleme hızı egzersizleri karşılaştırıldı. Türkiye Alzheimer Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Doç. Dr. Barış Topçular, “10 yıllık takipte, bilgi işleme hızı egzersizlerinin demans gelişme riskinde yüzde 33 oranında azalmayla ilişkili olduğu görüldü. Biz de dernek olarak gündüz yaşam evlerimizde bilgisayarla dikkat ve bellek rehabilitasyonu uygulamaları başlattık” diyor.
Psikatrik belirtilere dikkat
Alzheİmer hastalığında çok sayıda psikiyatrik belirti oluyor. Depresyon, üzüntü, ağlama, durgunluk, huzursuzluk, motivasyonsuzluk, sabırsızlık, uyumama, alınma, hayaller görme, etrafındakileri mallarını çalma, kendisini zehirleme gibi konularda suçlama, hayattan tat almayı bırakma, TV’deki olayları gerçek zannetme, bağırma, vurma, öfke atakları gibi belirtiler ilk akla gelenler.
Akdeniz tipi beslen beyni koru
Genİş kitlelerde yapılan takip çalışmaları, Akdeniz tipi diyetle beslenenlerin daha az Alzheimer hastalığına yakalandığını, şüpheye yer bırakmayacak şekilde gösterdi. Çok yeni araştırmalar da günlük meyve tüketiminin (günde iki porsiyon) Alzheimer’a yakalanma riskini azaltığını ortaya koydu. Uzman diyetisyen Selahattin Dönmez’e göre, temelde Akdeniz havzasına göre besin seçimi ve çeşitliliğinde biraz farklılık olsa da geleneksel Akdeniz diyetinin sahip olduğu başlıca 8 özellik, Alzheimer dışında, birçok kronik hastalıktan (kalp ve damar, Parkinson, kanser vs.) korunmada da etkili. Akdeniz diyetinin 8 temel ayağı var:
İşte bu besinler
Doymuş yağ yerine, tekli doymamış yağ (zeytinyağı) tüketimi.
Yüksek düzeyde kuru baklagil tüketimi (haftada 3-4 kez).
Ekmek dahil yüksek oranda rafine edilmemiş tahıl tüketimi.
Yüksek düzeyde meyve tüketimi (günde 4 porsiyon).
Yüksek düzeyde sebze tüketimi (salata dahil günde 5 porsiyon).
Kırmızı et ve işlenmiş et ürünlerinin az, balığın çok tüketimi.
Orta düzeyde süt ve ürünlerinin tüketimi (günde 1 bardak süt, 2 dilim peynir, 1 kase yoğurt).
Orta düzeyde alkol tüketimi (günde 1 kadeh kırmızı şarap).
Bu yazı Hürriyet gazetesinden alınmıştır