Gündem

Hüseyin Gülerce'den TSK mensuplarının cezaevinde olmasına eleştiri

Hüseyin Gülerce: Türkiye, öngörülemez, kestirilemez bir kaosa doğru sürükleniyor

05 Mart 2014 10:19

Zaman gazetesi yazarı Hüseyin Gülerce 17 Aralık tahliyelerine ilişkin, "Milyon dolarlarla ilgili yolsuzluk iddialarının muhatapları, Sayın Arınç’ı bile rahatsız ederek iki ayda salınıverilirken, TSK mensuplarının hâlâ içeride olması, asker bünyesinde ciddi rahatsızlık oluşturuyor. Kurumlar arası güven erozyonu artıyor" diyerek eleştiride bulundu.

AKP ve Fethullah Gülen cemaati arasında yaşanan gerginliğe de değinen Gülerce, “Türkiye karpuz gibi ortadan ikiye bölündü” dedi. “Çok kötü şeyler oluyor. Kutuplaşma derinleşiyor” diyen Gülerce, “Türkiye, öngörülemez, kestirilemez bir kaosa doğru sürükleniyor” ifadesini kullandı.

Hüseyin Gülerce’nin Zaman gazetesinde “Çok kötü şeyler oluyor…” başlığıyla yayımlanan (5 Mart 2014) yazısı şöyle:

En başta Sayın Başbakan, koskoca bir camiayı seçim meydanlarında hedef tahtası yapıyor. Yazmaya elimin gitmediği hakaretleri yapıyor.

Sanki yargı karar vermiş gibi suçlamalarda bulunuyor. Başbakan Erdoğan “paralel yapı” yaftasıyla, maalesef Hizmet Hareketi’ne ve Muhterem Fethullah Gülen Hocaefendi’ye çok ağır laflar ediyor. Hepimizin başbakanı olarak Sayın Erdoğan’dan üslup güzelliği beklemek hakkımızdır. Üzülüyoruz, çünkü bu tavır kucaklayıcı değildir, bu tavır adil değildir, bu tavır hukukî de değildir. Kendilerinin en çok şikâyet ettiği yargısız infaz konusunda, tarihe geçecek yanlışı bizzat kendisi yapmaktadır. Bunun AK Parti’ye, kutuplaşmayı önleyerek bütün toplumu kucaklaması gereken bir iktidara, asla faydası olmayacaktır.

Çok kötü şeyler oluyor. Kutuplaşma derinleşiyor. Türkiye karpuz gibi ortadan ikiye bölündü. Her iki tarafta kin ve nefret birikiyor. Muhalefet partileri artık Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı’na meydanlarda “hırsız” diye bağırıyor. Başbakan onlara “asıl hırsız sizsiniz” diyor. Sanki bir daha yüz yüze bakılmayacak gibi hakaretler yapılıyor. İş, çığırından çıkmış durumda.

Çok kötü şeyler oluyor. Başta Cumhurbaşkanı ve Başbakan’ın, binlerce insanın dinlendiği söyleniyor. Hükümet ve Cemaat aleyhine peş peşe, ses dinlemeleri, kasetler servis ediliyor. Bunlarla hukuk ve siyaset yönlendirilmeye çalışılıyor. Bunun sonu nereye varır?

Çok kötü şeyler oluyor. Türkiye, öngörülemez, kestirilemez bir kaosa doğru sürükleniyor. Diyalog ve hoşgörü zeminleri tükeniyor. Uğranılan kayıplar nasıl telafi edilecek? Aileler, baba-oğullar, eşler, kardeşler karşı karşıya geliyor. Meydanların coşkusu; yapılan hatanın, bizi ülke ve millet olarak sürükleyeceği kaos ortamının görülmesini önlüyor. Kutuplaşma derinleşiyor, samimi gönüller ızdırap çekiyor, insanımız arasındaki köprüler berhava oluyor. Yakın hedefler için fayda umanlar bilmeliler ki, orta vadede, hele uzun vadede, uğradığımız zararların büyüklüğü -Allah göstermesin- tahmin bile edilemez.

Çok kötü şeyler oluyor. “Kumpas kuruldu” iddiası, darbe davalarını şaibe altına itiyor. Bunun doğruluğunu savunanlar, silahlı kuvvetleri alenen provoke etmeye çalışıyor. Milyon dolarlarla ilgili yolsuzluk iddialarının muhatapları, Sayın Arınç’ı bile rahatsız ederek iki ayda salınıverilirken, TSK mensuplarının hâlâ içeride olması, asker bünyesinde ciddi rahatsızlık oluşturuyor. Kurumlar arası güven erozyonu artıyor.

Çok kötü şeyler oluyor. Son MGK toplantısına 28 Şubat’ın ruhu geri dönüyor. Hem de sivillerin teklifi ile “paralel yapı” kastedilerek koskoca bir camia tehlike ilan ediliyor. Sınırlarımızın dibindeki dış tehditler yerine, iç tehdit yine başa geçiyor. TSK’ya, vesayet dönemindeki rolünün bugünkü iktidar eliyle hatırlatılması tek kelime ile fecaattir. Çünkü askerin geri dönüşüne yol veriliyor... Asker, dış gelişmelerin, küresel planların tahriki ile yeniden kışlasından çıkarsa, neler olabileceğini iktidar hesaplamış mıdır?

Çok kötü şeyler oluyor. “Paralel yapı”nın üzerine gidiyoruz diye dershanelerin kapatılması, iki yıl sonra eğitim ve öğretimde büyük bir faciaya yol açacaktır. 2016 üniversiteye giriş sınavının sonuçları, bu felâketin ne anlama geldiğini herkese anlatacaktır. Ama ne fayda… Olan gençlerimize olacaktır.

Çok kötü şeyler oluyor. Sağduyulu seslerin feryatlarına rağmen, sorumlular sanki hiçbir şey olmuyormuş gibi davranıyorlar. Kimse, kendi yanlışına, yanlış denilmesini istemiyor.

Duadan başka sığınağımız kalmadı…