Politika

Hüseyin Baş'tan asgari ücrete tepki: Koca bir milletten intikam alınıyor adeta

30 Aralık 2024 16:17

Güncelleme: 30 Aralık 2024 16:21

Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkanı Hüseyin Baş, asgari ücrete yapılan zammı eleştirerek, "Koca bir milletten intikam alınıyor adeta. Yoksa bu empatiyi kuran bir irade, kalkıp 2025 yılı için enflasyonun resmi olarak yüzde 60'larda dolaştığı bir ortamda, hissettiğimiz enflasyonun belki yüzde 100- 150 olduğu bir ortamda asgari ücretliye 22 bin 104 TL para vermeyi kendine uygun görmez" dedi.

Partisinin Kocaeli’ndeki il kongresine katılan Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Genel Başkanı Hüseyin Baş, gündeme dair değerlendirmelerde bulundu. DEM Partililerin İmralı ziyaretinin ardından "Yeni anayasa bir daha gündeme getirilecek", diyen Baş, muhalefet partilerine çağrı yaptı ve "Bütün muhalefetin bu uğurda birleşip bu hükümetin bir anayasa değişikliğiyle tekrar bizim başımıza bela açmasının önünde durmamız gerekiyor" çağrısında bulundu.

Geçen hafta Trabzon’da yaptığı konuşmada kullandığı bir ifadeden dolayı hakkında soruşturma açılmasına tepki gösteren Baş, mafyatik bir saldırı ile karşı karşıya kaldıklarını söylerken, kullandığı ifadenin hakaret kastı ve içeriği olmadığını belirtti. Hüseyin Baş “Biz korkuyu Kerbela’da bıraktık’ ifadesini kullandı.

Baş şunları söyledi:

“Geçtiğimiz hafta Trabzon İl kongremiz oldu. Oradaki konuşmamız ve son süreçteki bütün siyasi eleştirilerimiz birilerini çok rahatsız etti, hakkımızda bir soruşturma açılmış. Muhtemelen kendi aralarında, ‘ Korkutabildik mi’ diye konuşuyorlardır. Tek bir şey söyleyeyim: Biz korkuyu Kerbela’da bıraktık. Konuşmamda, ‘Oğlum sen kendi ülkene demokrasi getir’ diyorum.

Bu cümlede geçen ‘oğlum’ ifadesini kalkıp sanki benim bunu Sayın Cumhurbaşkanı'na söylediğime ilişkin bir kanaat ürettiler. Ben bütün konuşmalarımda eğer kişiye karşı bir hitapta bulunuyorsam, kendisinden ismiyle ve nezaket sınırları içerisinde bahsederim. Cumhurbaşkanımızla ilgili bir şey söylediğim de cümleme ‘Sayın Cumhurbaşkanı'mız’ diye başlar ‘Sayın Cumhurbaşkanımız’ diye bitiririm.

Bunu ben devletime olan saygımdan ötürü yaparım, kendime olan saygımdan ötürü yaparım. Burada benim, ‘Oğlum sen kendi ülkene demokrasi getir’ feveran ve feryadımın sebebi esasında Türkiye'deki bir fikre, bir oluşuma, bir söylem biçimine karşı söylenmiş bir ifade.

“Gelinen durum ne kadar haklı olduğumuzun bir ispatı olmuş oldu”

Ortada böyle hakaret kastı yok ve bu ifade hakaret içeren bir ifade değil. Siz bunu alıyorsunuz bambaşka bir yere getiriyorsunuz, maksat ne arkadaşlar? Maksat şu; biz o kadar rahatsız ettik ki sınır ötesindeki o zafer naralarına öyle bir çomak soktuk ki, Türkiye ekonomisinin ne noktada olduğunu öyle bir gerçeklikle gözler önüne serdik ki üzerimize gelinen durum ne kadar haklı olduğumuzun bir ispatı olmuş oldu.

Asgari ücret zammını da eleştiren Baş, milletten intikam alındığını belirtti ve şunları söyledi:

“Koca bir milletten intikam alınıyor”

Bugün iktidarda olan hareket, bundan 30, 40, 50 sene önce gerçekten zor şartlarda siyaset yaptılar ama bu zor şartlar anlıyorum ki onlara, ‘İnsanımıza bu zor şartları yaşatmayalım’ diye tezahür etmemiş. Onlara bir intikam duygusu yüklemiş ki koca bir milletten intikam alınıyor adeta. Yoksa bu empatiyi kuran bir irade, kalkıp 2025 yılı için enflasyonun resmi olarak yüzde 60'larda dolaştığı bir ortamda, hissettiğimiz enflasyonun belki yüzde 100- 150 olduğu bir ortamda asgari ücretliye 22 bin 104 TL para vermeyi kendine uygun görmez.

Sayın Cumhurbaşkanımız, ‘İşverenin elinden tutan yok, yüksek vermek istiyorsa versin’ dedi. Ben de dedim ki; Sayın Cumhurbaşkanım emekli maaşını da siz veriyorsunuz, önünüzü kesen de yok, hadi siz de verin sizi de görelim. Asgari ücret nasıl? Şimdi bir şey de diyemiyoruz; düşük diyeceğim ‘halkı şükretmekten uzak tutmak’ suçundan soruşturma yiyeceğim. Ceza kanunlarında böyle bir suç yok, ‘halkı yanıltıcı bilgi’ diyecekler bu sefer. Ben Kocaeli'nde, ‘Asgari ücret yüksek diyeyim’ dedim. Bu sefer de ‘Bu bizle dalga geçiyor’ diyecekler. Hükümet kendi de biliyor düşük, kendi de inanmıyor yüksek olduğuna.

“Sayın Bahçeli ‘Gelsin Meclis’te konuşsun’ diyor ama Öcalan bir teröristbaşı”

Yeni anayasa bir daha gündeme getirilecek; ‘Suriye'de bir zafer ilan ettik oradan ortamı oluşturduk ne yapalım, işte bir boşluk da var karşımızda rekabet edecek kimse yok güç olarak, o zaman şu anayasayı bir daha gündeme getirelim’ diyecekler. Malum Öcalan görüşmesi gündemi vardı. DEM Partili yetkililer teröristbaşı Öcalan'a gitmişler.

Sayın Bahçeli ‘Gelsin Meclis’te konuşsun’ diyor ama Öcalan bir teröristbaşı. Dolayısıyla gündemimize yeni anayasa gelecek. Zaten mevcut anayasanın tamamını delik deşik ettiniz, her şeyini değiştiniz ve ‘Sivil anayasa getireceğiz’ diyorsunuz.

Sivil anayasadan kasıt ne? Bir anayasayı kimin yaptığı mı önemli, içinde ne yazdığı mı? Bunun içinde yazanlar sizi rahatsız ediyorsa lütfen çıkın, ‘Biz anayasanın şu şu maddelerinden rahatsızız’ deyin ve biz de bilelim diyelim ki siz bu anayasayı şu sebepten değişmek istiyorsunuz.

“Sizler anayasayı uygulayın bakın ülkede bütün sorunlar çözülecek”

Türkiye’de sürekli anayasa ile bir şeyler değiştirilmek isteniyor ama hiç kimse çıkıp gerçek derdini, gerçek davasını konuşmuyor, devamlı bir arkadan dolanan bir oyun. Ben bu anayasada benim özgürlüğümü kısıtlayan bir şey görmüyorum ama ben bu anayasayı siz uygulamadığınız için özgürlüğümün kısıtlandığını görüyorum mesela.

Sizler anayasayı değişmeyi boş verin anayasayı uygulayın bakın ülkede bütün sorunlar çözülecek. Anayasa Mahkemesini tanımıyorum diyen insanların anayasa değiştikten sonra ülkeye bir faydası olacağına inanıyor musunuz, böyle bir şey olabilir mi?

“Bundan sonra yapılacak anayasa başımıza çok daha büyük belalar açacaktır”

Bu yeni anayasa gündemi önümüze gelecek. Türkiye'de başta Bağımsız Türkiye Partisi olmak üzere bütün muhalefetin bu uğurda birleşip bu hükümetin bir anayasa değişikliğiyle tekrar bizim başımıza bela açmasının önünde durmamız gerekiyor.

Niye bunu söylüyorum? 2010 anayasa referandumuyla birlikte Türkiye'deki hukuk sistemi delik deşik edildi, 2017 anayasa referandumuyla birlikte Türkiye ucube bir sisteme geçiş yaptı dolayısıyla bundan sonra yapılacak anayasa başımıza çok daha büyük belalar açacaktır. Bundan uzak durmamız lazım.

"Hiç kimse bu kardeşliği bozamayacaktır"

Anayasayı değişmek için ne yapacaklar? İki ihtimal var; Ya toplumu gerecekler ya da bütün toplumu birleştirecekler. Bu iki yöntemden biri her zaman tarih boyu uygulanmış yöntemlerdir. Şimdi son günlerde önüme Türkiye’de körüklenmek istenen bir mezhep kavgası düşüp duruyor.

Bu konuya ilişkin değerli Bağımsız Türkiyeliler hepinize ve değerli Türk milleti herkese şunu söylüyorum; bilin ki bu millet Kürdüyle Türküyle, Alevisiyle Sünnisiyle kardeştir, hiç kimse bu kardeşliği bozamayacaktır." (ANKA)

Haber, değiştirilmeden kaynağından otomatik olarak eklenmiştir