Mahmut Bozarslan*
Tarih 27 Mayıs 2016. Şırnak’ta PKK’nın şehir kolu YPS militanlarına yönelik operasyon tüm hızıyla devam ediyordu. Operasyon nedeniyle kent merkezini terk eden Külter ailesinin kullandığı cep telefonuna bir mesaj geldi. Mesajda “Bana yaklaşıyorlar, hakkınızı helal edin” yazıyordu.
Mesajı yazan ailenin ikinci çocuğu Hurşit’ti. Kürt siyasetinin yerel partisi Demokratik Bölgeler Partisi il yöneticisi Hurşit Külter kenti terk etmeyerek evde kalmayı tercih etmişti. Yazdığı mesaj ailesiyle son görüşmesi oldu. Bir gün sonra, operasyona katılan güvenlik birimleri tarafından kullanıldığına inanılan bir sosyal medya hesabından Külter’in gözaltına alındığı ve zırhı araç içinde sorgulandığına dair bir mesaj yayınlandı. Bunun üzerine aile harekete geçerek savcılığa başvurdu. Savcılık, ardından emniyet, daha sonra askeri birlikler… Ailenin aklına gelen her yere başvuruldu. Sonuç hep aynıydı: “Gözaltında bu isimde bir şahıs bulunmamaktadır.”
Günler geçtikçe ailenin tedirginliği arttı. Konu HDP’li milletvekilleri tarafından ilgili bakanlara da soruldu. Ancak yanıt değişmedi. Sosyal medya üzerinden kampanyalar düzenlendi, eylemler yapıldı, hukukçular yetkililere çağrı yaptı ama sonuç hep aynıydı. İki aya yakın süredir yaşanan tek gelişme Şırnak Emniyeti’nin ailenin avukatlarını inceleme yapmak üzere emniyete davet etmesiydi.
Al-Monitor’a konuşan aile avukatı Şeyma Ürper olaylar nedeniyle inceleme yapmaya gidemediklerini söyledi. Bunun üzerine uluslararası kurumlara başvurduklarını anlatan Ürper, “Ölüm tehlikesiyle kaybolduğu gerekçesiyle Anayasa Mahkemesi, AİHM, Birleşmiş Milletler’e başvurduk. AİHM’de buna yönelik hükümete bildirim yapılması kararı verildi. Şu ana kadar bir bilgi yok. Emniyete çağırdılar, gitme imkânı olmadı. BM Gözaltında Kayıplar Komisyonu’na başvurduk. Öldürülme ihtimali söz konusu olduğuna dair talepte bulunduk. Buna yönelik ivedi bir şekilde ilgili birimlere yaptırım yapılması konusunda başvuruda bulunduk, başvurumuzla alakalı işlemler başladı ama olumlu olumsuz sonuç verilmiş değil” dedi.
On bir kardeşin ikincisi olan Külter cezaevindeyken uluslararası ilişkiler okudu. Cezaevinden sonra ise siyasete atıldı. 2001 yılında kaybolan dönemin Şırnak HADEP yöneticileri Ebubekir Deniz ve Serdar Tanış’tan 15 yıl sonra o da bir kayıptı. Kayıpken hayatta olan babaannesi Güllü Külter torununu son kez göremeden hayata gözlerini yumdu.
Ailenin endişesi gün geçtikçe daha da artıyor. Anne Kerime Külter her güne oğlunun akıbetini sorarak başlıyor. Yetkililer Külter’in PKK’ya katılma ihtimali olduğunu dile getirdiler. Ancak kardeşi Cihat Külter bu konuda hiçbir bilgi bulunmadığını söyledi. Al-Monitor’a konuşan kardeş Külter bu iddiaların da araştırılması gerektiğini belirtti. Külter şöyle dedi: “Dağa gittiği konusunda da bir fikrimiz yok. Biz de nerede olduğunu merak ediyoruz. Böyle bir iddia ortaya atıldıysa, niye böyle dediler bilmek lazım. Annem de evladının acısını yaşıyor, elinden gelen bir şey yok. Umudumuzu yitirmedik. Biz diyoruz birilerinin elindeyse bile inşallah sağ salim kavuşuruz. ‘Elimizde değil’ dedikleri zaman üzerine gidemedik. Bir süre kaybolup ortaya çıkanlar oldu. Endişemizi dile getirip yetkili kişilere ilettik. İster istemez endişeliyiz”.
Külter kardeşinin gözaltına alındığı yönünde mesajların yayımlandığı sosyal medya hesaplarını gerçekte kimi kullandığının bulunması gerektiğini vurgulayarak, “Bu hesaplar devlete ait olmayabilir. Ne olursa olsun, bir kişi çıkmış sosyal medyada Hurşit Külter’in gözaltına alındığını söylüyor. Devlet bunu ortaya çıkarmakla yükümlüdür. Niye böyle bir şeye gerek duymuş? Ondan bir gün önce de ağabeyim helallik istemiş. Böyle olunca insan endişeleniyor. Hurşit’in arabaya alındı ifadesi kullanılıyor. Acısını annem fazlasıyla yaşıyor. Gözaltında değilse akıbetini öğrenmek yetkililere düşüyor. Nerede olduğunu öğrenmesi en çok annemin hakkı. Hükümet başa geldiğinde ‘bir daha kayıplar olmayacak’ diyordu. Buna izin vermemesi için araştırma yapılması lazım. Mülkiye müfettişi görevlendirildi ama hala bir gelişme olmadı. Cenazesi dahi olsa bu kadar acı vermez. Mezarıyla teselli bulurduk. Olmadığı için endişeleniyoruz” şeklinde konuştu.
Ailenin umudu en azından bir mezarının olması. Ancak avukatlarının mücadelesi uluslararası alanda sürüyor. Avukat Ürper Külter’in gözaltında olduğuna inanmak istiyor. Amerika’nın da konuyu gündeme aldığını hatırlatan Ürper “Açıkçası bu süreç içerisinde çok ciddi insan hakları ihlalleri yaşandığı için sonuç alabileceğimize inanmıyorum. Gözaltında olduğu ve şu anki süreçten kaynaklı cevap verilemediği düşüncesine inanmak istiyoruz. Bu süreye kadar cevap alınamaması bizi olumsuz düşünceye sevk ediyor. Gözaltında işkence yapılarak kaybedildiği fikri çok hâkim. Gözaltında ölmüş dahi olsaydı bir bilgi alınırdı. İnsanlar ölüyor, otopsiye götürülüyor, bilgileri alınıyor. Ölmüş olsaydı çıkardı diye düşünüyoruz. Herhangi bir durum olmamış da olabilir. Açıkçası ben, bu süreç içerisinde yaşanan o kadar ciddi hak ihlalleri olduğu için, olumlu yaklaşım olmayacağını düşünüyorum. Ne hükümetlerden ne devletlerden bir umudum yok. (Dağa gittiği iddiaları) Öyle bir durum söz konusuysa onu da kanıtlasınlar” şeklinde konuştu.
Poliste yok, askerde yok, adliyede yok. Peki, Hurşit Külter nerede? Bölgedeki operasyonlar sırasında öldürülen onlarca kişi, kimlikleri tespit edilemediği için kimsesizler mezarlığına gömüldü. Külter’in bunların arasında olma ihtimali var mı? Bu ihtimal de DNA testiyle ortadan kalktı. Ölenlerin hiçbirinin DNA’sı Külter ailesiyle uyuşmadı. En azından bir mezarı olması arzusu da böylelikle sonuçsuz kaldı.
Külter eğer şanslıysa evine sağ döner. Öldürüldüyse de cesedi bulunur. En kötü ihtimal ise belirsizlik. Zira 2001’de kaybolan Deniz ve Tanış’tan birçok ipucu, askeri birliğe gittiklerine dair görgü tanığı, delil olmasına rağmen aradan geçen 15 yıla rağmen halen haber yok.
ABD: Türkiye'den Güneydoğu'daki yıkım ve sivil ölümleri için savcılara araştırma izni vermesini istiyoruz
Neredesin Hurşit, ne yapıyorlar sana, bulmalıyız seni; annen için, kendimizi kaybetmemek için, bütün kayıplar için
Hurşit Külter nerede?
Bu yazı al-monitor.com'da yayımlandı