Hürriyet yazarı Mehmet Yakup Yılmaz, başkanlık sistemi tartışmalarıyla ilgili olarak "Bu parti 14 yıldır tek başına iktidarda. Bu partinin başında 12 yıl bulunan ve Başbakanlık yapan kişi de şimdi Cumhurbaşkanı ve yeni anayasaya bir madde koyacaklar, otomatikman başkan olacak. Bütün bu süre zarfında neden Türkiye’yi uçuramadığını ve şimdi sadece sıfatı değişince nasıl olup da uçurabileceğini ise bir türlü anlatmıyorlar" dedi.
Mehmet Yakup Yılmaz'ın "'Uçurtmacı bakanlar' bir anlatıverin lütfen" başlığıyla yayımlanan (27 Ekim 2016) yazısı şöyle:
Hemen her gün bir Bakan bir yerlerde konuşuyor ve "Başkanlık sistemi gelirse Türkiye uçar" diyor.
Başkanlık sisteminin bir tür jet motoru olduğunu düşünüyor olabilirler mi diye düşünüyorum ben de bu demeçleri okurken.
Bu parti 14 yıldır tek başına iktidarda.
Bu partinin başında 12 yıl bulunan ve Başbakanlık yapan kişi de şimdi Cumhurbaşkanı ve yeni anayasaya bir madde koyacaklar, otomatikman başkan olacak.
Bütün bu süre zarfında neden Türkiye’yi uçuramadığını ve şimdi sadece sıfatı değişince nasıl olup da uçurabileceğini ise bir türlü anlatmıyorlar.
Geçmiş dönemde istediği kanunu çıkardı, milletvekilleri çoğu kez hangi kanunun hangi maddesini değiştirdiklerini bile bilmeden parmak kaldırıp indirdiler.
İstediği her tür genelgeyi yayınladı, onun istemediği kimse genel müdür vs olamadı.
Bakanları kendi seçti, hangi işleri yapacaklarını bile ona sordular, onun sözünden adım çıkmadılar. O kadar ki memleketin kupon arazilerinin alınıp satılması bile onun izni ve gözetimi altında cereyan etti.
İstediği işadamına ihaleler verdi, ihaleyi alanı beğenmiyorsa ihaleyi iptal de etti.
Ve şimdi başkan olmak istiyor çünkü Türkiye o başkan olursa uçup gidecek! Peki başkan olursa ne yapacak?
Onun istemediği kimse bürokraside yükselemeyecek. Eskiden olduğu gibi!
Canı ne istiyorsa başkanlık kararnameleriyle kanunlaşacak. Daha önce olduğu gibi yani.
İstediği adamı bakan yapacak. Başbakan iken de öyle yapmıyor muydu?
İhaleler filan onun istediği gibi olacak. Daha önce böyle değil miydi? İhale mevzuatı iktidarı döneminde 162 defa değişikliğe uğramadı mı?
O zaman uçuramıyordu da şimdi sıfatı değişince mi uçuracak peki?
Bu iş nasıl olacak?
Uçurtmacı bakanlar şunu da bir açıklasalar da öğrensek, iyi olmaz mı?
Başbakan'a iki sorum var
Fetullahçıların kendi iktidarları döneminde palazlanmadıklarını söyleyen Başbakan’a iki sorum var.
1– FETÖ’ye üye olmak, yönetmek vs gibi gerekçelerle devletteki işlerinden atılan memurların, memuriyete giriş tarihleri nedir?
Tek tek bilgi gerekmez. Fetullah Gülen’in peydahlandığı tarihten itibaren, beşer yıllık dönemler halinde yüzdelerle ifade edilecek bir yanıt benim için yeterli olur.
2– Bu memurlardan müdür, müdür yardımcısı, daire başkanı, başkan yardımcısı, genel müdür, genel müdür yardımcısı, kaymakam, vali, gibi makamlarda bulunanların yüzde kaçı, hangi dönemde bu makamlara terfi etmiştir?
Yine tek tek bilgi istemiyorum, Fetullahçıların peydahlandığı tarihten itibaren beşer yıllık dönemler için yüzdeler halinde yanıt yeterlidir.
Birbirlerinden çok şey öğrenmişler
Geçenlerde Denizli’de FETÖ’cü avı sırasında yakalanan eski bir kamu görevlisinin evinde ayakkabı kutusuna doldurulmuş paralar çıktı.
990 bin ABD Doları ve 50 bin 550 Euro’nun hepsi ayakkabı kutusuna sığmadığı için bir bölümü de bir valize tıkıştırılmıştı.
Bunları gösteren fotoğrafı, kamuoyuna Denizli Valisi servis etti. Bir vali için ilginç bir hareket tarzı ama zamanın ruhuna uygun bir davranış olarak görülebilir ve üzerinde durmak da gerekmez.
Valilik ya da Emniyet Basın Bürosu’nun işini Vali yapıyorsa, mutlaka bir bildiği vardır deyip geçelim.
Ama bir tereddüt de yaratıyor haliyle: Acaba Vali Bey, ayakkabı kutularındaki paraların görüntülerini tweet’lerken, bu fotoğrafların 17 Aralık’ı hatırlatacağını düşünmüş müydü?
Benim ilgimi çeken şey, paraların evlerde ayakkabı kutularına doldurulup saklanması fikrinin ilk kimden çıktığı.
Hatırlarsınız bu bilgiyle ilk kez 17 Aralık yolsuzluk ve rüşvet operasyonu sırasında karşılaşmış, şoke olmuştuk. Önce Halkbank Genel Müdürü’nün evinden çıkmıştı kutu kutu para desteleri.
Sonra da Reza’nın dağıttığı rüşvetler, çocukları ile birlikte rüşvet işine giren bakanlar filan.
“Acaba bu ayakkabı kutularında para saklama fikrini ilk bulan kimdi” diye düşünmemin nedeni bu.
Çünkü neresinden baksanız ortada bir “fikri hak” var ve bir Müslüman, diğer Müslüman’ın hakkını yememeli.
Fotoğrafları servis eden Denizli Valisi, paralarla yakalanan adamın bu paraları neden evde ayakkabı kutusunda sakladığına ilişkin bir bilgi paylaşmadı.
Hatırlarsınız, daha önce yakalanan kişi bu paralar ile imam hatip lisesi yaptıracağını söylemişti ki hayır işi için toplanan paraların ayakkabı kutularında saklanması da bir ilkti.
Acaba Denizli’de yakalanan da böyle bir hayır işi peşinde miydi, merak ettim doğrusu.
Bu fotoğraf da gösteriyor ki eski ortaklar geçmiş zamanda birbirlerinden çok şey öğrenmişler.