Gündem

Hürriyet yazarı Ergin, Nurettin Kurt'un o fotoğrafının hikâyesini yazdı: Ne kadar gözü kara olduğunun en çarpıcı örneği

"Bu olay aslında aynı zamanda onunla çalışmanın zorluğunu da gösteriyor. Zorluk, her seferinde onu zapt edebilmek, atılganlığının davet edeceği bela ve tehlikelerden kendisini korumak noktasında karşımıza çıkardı"

16 Nisan 2022 14:00

Hürriyet gazetesi yazarı Sedat Ergin, 12 yıl birlikte çalıştığı, geçen hafta hayatını kaybeden gazeteci Nurettin Kurt’un çektiği meşhur "PKK’lı hava korsanı" fotoğrafının hikâyesini yazdı. 

Ergin, Kurt'un vefatının ardından kaleme aldığı yazısında, "Ne kadar gözü kara olduğunun en çarpıcı örneği, 29 Ekim 1998 gecesi Esenboğa Havalimanı’nda piste sızarak uçak korsanı PKK’lı teröristin fotoğrafını çekmesi hadisesiydi. Bu, kanımca Türk basın tarihine geçecek bir gazetecilik olayıdır" dedi. 

Ergin, şu ifadeleri kullandı:

"Korsanın kaçırdığı THY uçağının indiği havalimanında karartma uygulanıyordu. Alana kimse alınmıyordu. Bürodan foto muhabiri Volkan Yıldırım ile birlikte havalimanının Çubuk tarafındaki arka yolundan dolaşıp gecenin karanlığında tel örgülerin altından geçerek içeri sızmış, yerde sürünerek uçağın önüne kadar gelmiş ve flaşı patlatıp kokpitteki teröristin fotoğrafını çekebilmişti.

Dahası, kalkıp dikkatini çekmek üzere elini sallayıp teröriste seslenmişti. Uçak korsanıyla konuşmak, soru sormak istiyordu. Üzerinde el bombası bulunan PKK’lı teröristin Nurettin’in hareketlerini yanlış değerlendirip ters bir hareket yapması her şeyi altüst edebilir, orada büyük bir facia da yaşanabilirdi. Çünkü, kuledeki polisin uyguladığı bir taktikle kandırılan korsan, kaçırdığı uçağın Bulgaristan’daki bir havalimanına indiğini zannediyordu ve o sırada özel tim mensupları baskın yapmak üzere arka kapıdan sessizce uçağın içine sızmakla meşguldü.

Nurettin de uçağın önünde korsanın fotoğrafını çekiyordu. Güvenlik görevlileri flaşın patlamasıyla Nurettin’i fark edince tabii büyük bir kriz yaşanmış, olay yerine gelen bir askeri yetkili “Vatan hainleri, hepinizi gebertmek lazım” diye azarı basmıştı. Nurettin Kurt, biraz sonra havaalanı karakolunun nezarethanesinde demir parmaklıkların arkasındaydı. Burada sabahladı. Ama sakladığı filmi bir şekilde bürodan gelen bir arkadaşına aktarabilmişti.

Nezarethaneye düşse de ertesi günü uçak korsanının tek fotoğrafı Hürriyet’te çıkmıştı ve daha sonra da dünya basınında... Nurettin’in bir üstün hizmet brövesi daha olmuştu.

Bu olay aslında aynı zamanda onunla çalışmanın zorluğunu da gösteriyor. Zorluk, her seferinde onu zapt edebilmek, atılganlığının davet edeceği bela ve tehlikelerden kendisini korumak noktasında karşımıza çıkardı.

Ama Nurettin ile çalışmanın şu rahatlığı da vardı. Ona bir görev verdiğiniz zaman işin muhakkak yapılacağını bilmenin güveni içinde o dosyayı kafanızda kapatıp başka işlere yönelebilirdiniz.

Nurettin Kurt, kitabında Esenboğa hadisesini anlatırken 'Gazeteciliğin ruhu bu...' diyerek şöyle diyor:

'Kimse bana oraya git, korsanı görüntüle, demedi. Olay yerine kendi isteğimle gittim. Ben gitmesem kimse bana niye gitmedin diye hesap da sormazdı. İşte bu gazeteciliğin, mesleği severek yapmanın ödülü olsa gerek.'"

Gökçer Tahincioğlu yazdı: Bir efsaneyi uğurlarken

TIKLAYIN-  Hayatını kaybeden Nurettin Kurt "Kovuldum" demişti, Hürriyet haberinde "Emekli oldu" dedi