Medya

Hürriyet yazarı Ergin: İlker Başbuğ’un yargılanacağı davanın muhtemel sonuçlarından biri, eski defterlerin açılması olacaktır

Ergin, "İlker Başbuğ davaları tartışma yaratmaya aday" başlıklı bir yazı kaleme aldı

21 Eylül 2021 10:02

Hürriyet yazarı Sedat Ergin, eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ hakkında “FETÖ’nün siyasi ayağı” tartışmasında söylediği sözlerin ardından 4 yıl hapis istemiyle açılan davanın muhtemel sonuçlarından birinin eski defterlerin açılması olabileceğini belirti.

Ergin yazısında şu ifadeleri kullandı:

"Bu duruşmayla ilgili vurgulanacak noktalardan biri şudur. 2009 yılında TBMM’de yapılan yasa değişikliğiyle askerlerin sivil mahkemelerde yargılanabilmelerinin önünün açılması, özünde demokrasi ve hukuk anlayışı bakımından sorunlu olmayan, AİHM içtihatlarıyla uyumlu bir durumdur.

Bununla birlikte, o tarihte getirilen bu düzenlemelerin aynı zamanda sahte delillere dayandırılmış olan kumpas davalarının önünü açtığı ve büyük mağduriyetlere de neden olduğu da objektif bir gerçektir.

Galiba meselenin temelinde, bu tartışmada konu edilen olayların, FETÖ’nün özellikle AK Parti iktidarıyla ilk büyük kırılmayı yaratan 2012 yılı başında MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ı tutuklama girişimiyle başlayan, 17-25 Aralık hamleleriyle ivme kazanan ve son olarak 15 Temmuz 2016 darbe girişimine kadar tırmanan süreçlerin çok öncesindeki bir dönemde meydana gelmiş olması yatıyor.

Özellikle 2009 yılında, yani bundan 12 yıl önce, AK Parti iktidarı ile o yıllarda “FETÖ” denmeyen Gülenci örgüt arasında atmosfer bugünkünden çok farklıydı ve yakın bir ilişki yapısı söz konusuydu. O dönemdeki konjonktürde yapılan düzenlemelerin de sonucu olarak, Gülenciler, kendi adamlarını yerleştirdikleri özel yetkili mahkemeler üzerinden kumpas davalarıyla Türk Silahlı Kuvvetleri’ni hedef alan tasfiye operasyonlarını gerçekleştirebilmişti.

İlker Başbuğ’un yargılanacağı davanın muhtemel sonuçlarından biri, işte bütün bu eski defterlerin açılması olacaktır. Ayrıca, bu davanın aynı zamanda ifade özgürlüğünün sınırları konusunda AİHM ve Anayasa Mahkemesi içtihatları üzerinden ciddi hukuki tartışmalara sahne olması da kaçınılmazdır.

AİHM’in özellikle kanaat açıklamaları ve eleştiriler karşısında, siyasilerin “daha tahammüllü” olmaları yolundaki kuvvetli içtihadı, uzun sürebilecek bu yargılama sürecinde karşımıza çıkacak en önemli hukuki mülahazalardan biri olursa şaşırmayalım."