Son dönemde artan terör olayları sonrası gerçekleştirilen protesto yürüyüşlerinde yaşanan şiddet olaylarını düzenledikleri iddia edilen Osmanlı Ocakları Genel Başkanı Kadir Canpolat, Papa 16. Benedictus’un 30 Kasım 2006 tarihli Türkiye ziyareti öncesi ‘silahlı eylem’ yapacakları iddiasıyla gözaltına alınan altı kişiden biri. 24 Ağustos'ta Nokta dergisinden Ertuğrul Erbaş'ın sorularını yanıtlayan Canpolat, AKP ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'la ilişkilerini şu şekilde açıklıyor:
"Tayyip Erdoğan’a teşekkür ediyorum. Osmanlı Ocaklarını ona borçluyuz. O olmasaydı, şimdi bizler olmazdık… Şimdiye kadar Erdoğan’dan başka hiç kimseden hoşgörü görmedik. Logomuz başta biraz benziyordu. AK Parti’ye her ne kadar oy versek de artık kopartmak istiyoruz. Zaten Ak Parti Genel Merkezi ile anlaşamadığımız hususlar var. Bizi Ak Parti ile ilişkilendirmeye çalışanlara prim veriyorlar. Ama biz hiçbir partinin güdümünde kalmayı benimsemiyoruz. Hiç kimsenin talimatları ile yönetilen bir ocak olmak istemiyoruz"
Osmanlı Ocakları'na üye olma şartı: Kefenli liderin kefenli askeri olmak
MHP İstanbul İl Başkanı Mehmet Bülent Karataş, “Hürriyet’e alçakça ve şerefsizce saldırı olmuştur. Bu saldırıları da AKP’nin kurdurttuğu Osmanlı Ocakları üzerinden yaptıklarını düşünüyoruz" derken, CHP Genel Sekreteri Gürsel Tekin ise partilerinin Sincan İlçe Başkanlığı'na saldıran kişilerin, kendilerini 'Osmanlı Ocakları' üyesi olarak tanıttıklarını iddia etmişti.
MHP ve CHP tarafından, son dönemde artan saldırıların sorumlusu olarak işaret edilen Osmanlı Ocakları'na katılım şartları şöyle:
*Bulunduğu ülkenin vatandaşı olmak.
*Devletine ve toplumuna karşı yüz kızartıcı suç işlememiş olmak.
*Bağlı olduğu dinin gereklerini yerine getirmek.
*Osmanlıca bilmek ya da Osmanlıca dersi alıyor olmak.
*Kavga ve şiddete asla başvurmamak.
*Daha önce Osmanlı Ocakları’ndan ihraç edilmemiş olmak.
*Ekonomik ve zaman serbestisi olmak.
*Paralel yapı ve benzeri herhangi bir bölücü örgüte üye olmamış olmak.
*Kefenli liderin kefenli askeri olmak.
'Erdoğan, din, dil mezhep ayrımcılığı yapmıyor. Biz de yapmıyoruz'
Kadir Canpolat'ın 24 Ağustos'ta Nokta dergisinden Ertuğrul Erbaş'ın Osmanlı Ocakları'yla ilgili sorularına verdiği yanıtlar şu şekilde:
Vesayet yok diyorsunuz ama ocak merkezi sanki Erdoğanseverler Derneği ya da AKP il başkanlığı gibi. Bu bir çelişki değil mi?
Bakın siz bir Horozcular derneği başkanı olsanız… Horozları seven, horozlara önem veren birisi gelse… Siz onu başınızın üstüne koymaz mısınız?
Tamam size hoşgörülü… Ama ya başkaları? Aksini söyleyen çok insan var.
Onlar siyasi konuşuyor! Hoşgörü bizim olmazsa olmazlarımızdan… Erdoğan, din, dil mezhep ayrımcılığı yapmıyor. Biz de yapmıyoruz.
İstanbul teşkilatınızın bir mensubu, 32 kişiyi katleden terörist hakkında “canlı bombaya rahmet ve yakınlarına sabır diliyorum…” tweet’i atıyor. Bu nasıl hoşgörü?
Kastettiğiniz kişi Furkan Gök… Benim İstanbul İl Gençlik Kolları başkanım. Üç ay öncesinden “Twitter hesabıma saldırı var başkanım” demişti. Bunu üç ay önce bildirdi. Hesabı ele geçirilmiş… Zaten böyle bir dili asla tasvip etmiyoruz. Terörü kınıyoruz. Tasvip eden varsa ihraç edilir. Furkan Gök’ün tweet’ine çakanlar Selahattin Demirtaş’ı niye destekliyor? Genç kardeşimiz. 16-17 yaşında. Biz kendisini kontrol etmeye çalışıyoruz.
Kadir Bey ya ocağın logosu? Basbayağı AKP’nin ampülü işte?
Evet başta biraz benziyordu. AK Parti’ye her ne kadar oy versek de artık kopartmak istiyoruz. Zaten Ak Parti Genel Merkezi ile anlaşamadığımız hususlar var. Bizi Ak Parti ile ilişkilendirmeye çalışanlara prim veriyorlar. Ama biz hiçbir partinin güdümünde kalmayı benimsemiyoruz. Hiç kimsenin talimatları ile yönetilen bir ocak olmak istemiyoruz.
İçinde bulunduğumuz dönem şüphesiz bir Erdoğan dönemi. Erdoğan denilince akan sular duruyor. Erdoğan denilince açılmaz kapılar ardına kadar açılıyor. Tıpkı bir tılsım gibi, Erdoğan kelimesi olmazları olur ediveriyor. Bu tılsımın Osmanlı Ocakları’na faydası olmuş mu?
Erdoğan fotoğraflarını hiç kullandınız mı? Ne bileyim ihale falan?
Asla! Hiçbir talebimiz olmadı.
Hiç kimse gelmedi mi peki bize şöyle yardımcı ol böyle yardımcı ol diye?
Kapıların ardındayım. Görmüyorlar bizi. Görseler belki tavassut olabilir.
'Erdoğan’la bir kahve içmişliğimiz bile yok'
Sizden çekiniyorlar mı?
Bizi Erdoğan kurdurmadı niye çekinsinler?. Erdoğan’la bir kahve içmişliğimiz bile yok. Faaliyetlerine katılıyoruz sadece. Milli İradeye Saygı mitinglerinin tümüne katıldım. Zaman gazetesini bile sadece biz protesto ettik. AK Parti değil. Ama hiçbir çıkarım yok!
Hepsini sattınız mı dergilerin?
İl başkanları talep ediyorlar. Satmak için değil. Gelir elde etmek için değil. Satış için dergi çıkarmıyoruz. Teşkilatlarımız… Herkes kendi yağıyla kavruluyor. Öylesine inanmışlar ki… Taşın altına elini değil gövdesini koyuyor.
İnanmış insanlara lafımı yok. Ama rüzgardan nemalanmak isteyenler? Hiç mi yok?
Tabii ki var. Nemalanmak isteyen var… ‘Başkan desinler’ diyen var… Böyle adamlar gelince arkasını görüyorum. Hemen yol veriyorum. (Not: Osmanlı Ocakları sitesinde yer alan bir bilgiye göre Canpolat Başkan vakti zamanında kendi kardeşi Emin Canpolat’a bile yol vermiş…)
Başkan’ın adamları arasında en ünlüleri ‘kefenli sevdalılar’ şüphesiz. Hani Erdoğan’ı, bir seçim zaferi sonrası İstanbul’da perdeden, çarşaftan bozma kefenlerle karşılayan grup. Şu söz bizzat Osmanlı Ocakları Genel Başkanı Kadir Canpolat’a ait: “Biz kefen giymiş liderin kefen giymiş askerleriyiz!” Ülkücülerin ‘dantelli kefenliler’ diye ‘ti’ye aldığı bu grup sosyal medyada “madem bu kadar kefen giymeye meraklısınız hadi buyurun Hakkari’ye Şırnak’a” paylaşımlarıyla yine gündemde.
'Devletimizin milletimizin güvenliği için birileri kefen giymeli'
Kadir bey ortalık sakinken adamlarınız kefen giyiyordu. Ortalık toz dumanken kefenden bahseden yok. Nerede bu kefenliler?
İnsan sadece öldürmek için kefen giymez. Öldürmek için kılıç alır. Kefenle vermek istediğimiz mesaj şuydu: Devletimizin milletimizin güvenliği için birileri kefen giymeli. Ha bu illa biz olacağız diye bir şey yok. Şehirde anarşi varsa bunu çözecek olan polis. Dağ başında terör varsa bunu bitirecek olan Türk Silahlı Kuvvetleridir.
Bakın biz liderimiz için (Tabi ki Erdoğan’ı kastediyor) iki yüz bin Fetih süresi okuttuk Erzurum’da… Bir milyon da Diyarbakır’da okuttuk… Devletimizin bekası için okuttuk. Bizim duadan başka seansımız yok. Onlar (paralel yapı) beddualarla bizi parçalamayı istiyor. Şu an terör faaliyetlerinin ardında hep onların imzası var.
Sayın Erdoğan ‘kandım’ diyor. Paralel yapıyla hep beraber mücadele edeceğiz! Said Nursi ne diyor öz kaynaklarında? Nemalarda… Nemalarda… (doğrusu Lemalar olacak. Muhtemelen Başkan Canpolat’ın dili sürçtü. Yoksa bizzat odasında tuttuğu bu kitabın adını bilmeme ihtimali oldukça uzak. EE.) ‘Hizmet etmek istiyorsan önce kendi ülkemize hizmet etmeliyiz. Amerika’da da olsam çıkıp gelirim! Hizmeti önce kendi insanına edeceksin. Aranızdan biri çıkacak eserlerimi kendi eserleri gibi söyleyecek.’ İşte bu Said Nursi’nin kerameti!”
Osmanlıspor?
İsminden dolayı benzerlik kuruluyor. Alakamız yok.
IŞİD?
Terör örgütü…
Sedat Peker?
Bir tanışıklığımız yok. Bir bağlantımız. Ben söylemlerini takip ediyorum. Takdir ettiğim yorumları var.
Osmanlı’da ‘ocak’ denilince akla yeniçeri ocağı, yeniçeri ocağı denilince de ‘kazan kaldırmak’ gelir. Gün gelir de kazan kaldırır mısınız?
Asla!
Osmanlı Ocakları tüzüğü, uyulması gereken genel temel kurallar, madde bir: Harama bakmamak ve haram yememek! Üzerine alınan oldu mu?
Hayır olmadı.