Magazin

Hülya Koçyiğit: Kimse baskı altında değil, bilakis herkes fazla özgür!

"Milletçe böylesine önemli bir konuda haklı bir müdafaa yaparken 'Afrin Bildirisi'nin sırası değildi"

10 Şubat 2018 15:31

Yeşilçam oyuncusu Hülya Koçyiğit, Türkiye gündemini değerlendirdi. "Söylenildiği kadar baskı olduğunu düşünmüyorum. Bundan daha açık bir toplum görmedim ben" diyen Koçyiğit, "Bir kere böylesine bir iletişim çağında yaşarken, sosyal medya hayatımızın bu kadar içindeyken kim kendini baskı altında hissedebilir ki? Kimse baskı altında değil, bilakis herkes fazla özgür. Çok fazla atıp tutuyorlar" diye konuştu.

Türk Silahlı Kuvvetleri'nin Suriye'nin kuzeybatısında bulunan Afrin'e yönelik 22 gün önce başalttığı Zeytin Dalı Harekâtı'na ilişkin görüşlerini de paylaşan Koçyiğit, " Afrin bir mecburiyet. Bıçak kemiğe dayanmıştı. Başka türlü hareket edemezdik" dedi. Afrin harekâtının durdurulması için 170 kişinin imzaladığı bildiriynin yeri olmadığını belirten ünlü oyuncu, "Milletçe böylesine önemli bir konuda haklı bir müdafaa yaparken bu bildirinin sırası değildi" ifadesini kullandı.

Posta gazetesinden Alev Gürsoy Cimin’in sorularını yanıtlayan Hülya Koçyiğit ve eşi Selim Soydan'ın açıklamaları şöyle:

Artık sizinki gibi uzun soluklu aşklar göremiyoruz…

Selim Soydan: Evlendiğimizde, 5 Temmuz 1968’de ben Fenerbahçe’de futbol oynuyordum, Hülya da çok ünlü bir oyuncuydu. Herkes bu işin en fazla bir yıl süreceğini söylemişti. 50 yıldır sürüyor!

Evliliğinizi magazin dünyasından uzakta yaşadınız…

H.K.:
 Çünkü reklama ihtiyaç yoktu. Selim başarılı futbolcuydu, ben de ilgi görüyordum. Birbirimizin şöhretini kıskanmadık. Magazin basını işe bulaşsaydı aramızda çatışma olabilirdi.

S.S.: Maçta hata yaptığımda “Sen oyna Hülya, sen oyna” diye bağırıyorlardı. Gururum inciniyordu. Bu yüzden futbolu 31 yaşında bıraktım. Yoksa daha oynardım. Hülya’ya zarar vermekten korktum.
 

"Kumar tutkuma laf etmedi"

Bu fedakarlık aranızda hiç sorun olmadı mı?

S.S.: Benimki fedakarlık sayılmaz. 1960’lı yıllarda maalesef kumar tutkunuydum. Evliliğimizin ilk dört yılı da oynamayı sürdürdüm. Bir gece eve geç geldim. Baktım Hülya uyumamış. “Neden bekliyorsun beni” dedim. Çorba yaptığını söyledi. İçten içe de deli oluyordum. Çünkü bu konuyu hiç açmıyordu. Oturduk çorba içtik. En sonunda dayanamadım ve “Kumar tutkuma neden bir şey söylemiyorsun? Nasıl bir kadınsın sen?” dedim. Tek bir cümle etti: “Bir gün hatanı anlayacaksın!” Ben de, “Eğer bir daha elime kağıt alırsam beni asla affetme” dedim. O günden beri de hiç kumar oynamadım.

H.K.: Her kumar oynadığında eleştirseydim, ailenin rızkını harcadığını söyleseydim daha da çıldıracaktı. Ben yaptığının yanlış olduğunu kendisinin anlayacağı günü bekledim. Evlilikte sabır şart!


‘Futbolcular çapkın olur’ derler…

S.S.: Evlenmeden önce yapılacak işler onlar! Aileler bekar çocuklarına “Gitme, yapma” diye fazla karışıyorlar. Bu doğru değil. Evlenmeden önce çocuğun her şeyi yaşaması gerekir.

H.K.: Evet aileler çok karışıyorlar çocuklara. Bıraksınlar, çocuklar hayatı kendileri yaşayarak öğrensinler. Görsünler ki evlenince gözleri dışarıda, sokakta kalmasın.

Sizinki ilk görüşte aşk mı?

S.S.: Ben Hülya’ya aşık olmuştum ve peşinden çok koştum. Hâlâ da aşığım. Çok iyi bir insandır. Kimseyi kırmaz, aleyhte konuşmaz. Hülya bir yana dünya bir yana. Buna kızım da dahil. İyi olan her şeyi ben ondan öğrendim. Öncelikle de dinlemeyi... Çok sinirli ve hırçın bir insandım. Hülya’nın tüm ailemize çok özel dokunuşları oldu, oluyor. Hülya en büyük değerimdir.


Hülya Hanım, tüm bunları duyup da şımarmaz mı insan?!

H.K.:
 Herhalde şu dünyada bir tek Selim’e şımarmışımdır! Ona da şımarıklığımı hoş göreceği için çok ufak tefek, ölçülü kaprisler yapmışımdır.

S.S.: Evlendiğimizde Hülya 20, ben 28 yaşındaydım. Hülya herkesin aşık olduğu biriydi. Çok zor bir evlilikti. Bu yükü taşımak o kadar ağır ki. İçten içe onu kıskandım ama belli etmedim.

Bu büyük aşkın arasına bir de Hülya Hanım’ın akciğer kanseri girdi.

H.K.: Önce kızım Gülşah meme kanseri oldu. Çok sarsıcıydı. Ve ben maalesef Allah’a hayatımda ilk kez isyan ettim, “Neden benim çocuğum” dedim. “Ona bir şey olacağına bana olsaydı” dedim. Ve ben de hasta oldum. Sonradan tövbe ettim tabii.

Hem kızı hem de eşi hastalanan Selim Bey’e Allah kuvvet versin…

H.K.: Allah, Selim’e o gücü verdi. İkimize de ilgi, şefkat, sevgi gösterdi. İşte o dönem Selim’e biraz şımardım.

S.S.: Hülya, Amerika’da akciğer ameliyatına girerken, “Buraya kadarmış Selim” dedi. En kahrolduğum an odur. Hülya bir de şunu söyledi: “Eşyalarımı oradaki dolaba koydum. Bana bir şey olursa onları orada bırakma.” O lafı bitirdi, ben de bittim.

"Allah'a isyan etmemeyi öğrendim"

Şu anda sağlık cephesinde durum nasıl?

H.K.: Kızımın tedavisi bir müddet daha sürecek. Benimse bitti. Ameliyatla akciğerdeki kanserli bölüm tümüyle çıkarıldı ve doktorların söylediğine göre; beden tümüyle temizlendi. Tekrar eder mi etmez mi, onu Allah’tan başka kimse bilemez. İnşallah tekrar etmez. Beni hastalığın erken teşhis edilmesi kurtardı. Kızım Gülşah birazcık geç kalmıştı.

Kanser olduğunuzu duyunca ne hissettiniz?

H.K.: Doktor Amerika’da kanser olduğumu söyleyince yıkıldım. Türkiye’ye dönüp kendime gelmek istedim. İzin vermedi. Çok ısrar edince “En fazla bir haftalığına gidin” dedi. Bu hastalığın bana öğrettiği en önemli şey; Allah’a isyan etmemek oldu. Kızımı da, torunlarımı da Allah inancıyla yetiştirdim. Küçük torunum Aslışah’ı da öyle yetiştirdim. Ama onun ilgi alanı biraz farklı. Şu an o da çok iyi.

"Bebek ilanı erken oldu"

Torununuz Neslişah Alkoçlar Düzyatan ikinci bebeğine hamile…

H.K.
: Bebek geldiğini biraz erken ilan ettiler. Çünkü çok heyecanlandılar, ikisi de çocukları çok seviyor. Özellikle damadım Engin Altan. Zaten baştan en az üç çocuk istediğini söylemişti.


Ailenizde sizden sonra artık yeni bir oyuncu var. Damadınız Engin Altan Düzyatan’ı nasıl buluyorsunuz?

H.K.: Bizden farklı olarak bu işin eğitimini almış. Çok beğeniyorum. Doğru roller seçiyor. ‘Diriliş’ dizisi onun için biçilmiş kaftan. İşini bilerek yapıyor. Harika oynuyor. Olağanüstü de bir sesi var. S.S.: Karakteri de oyunculuğu gibi mükemmel. Ailesi de öyle. Hepsi fevkalade.

Belki ‘Diriliş’te torununuzun eşi Engin Altan Düzyatan ile oynarsınız? 

Bu işler hiç belli olmaz. O yüzden yapmam ya da yaparım diyemem.

Hükümete yakın olduğunuzu açıkladığınız için çok eleştirildiniz...

H.K.: Defalarca çok net biçimde açıkladım; Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ı ben çok başarılı buluyorum. Ben her zaman dürüst oldum. Eleştiriye de açığım. İsteyen istediğini söylesin…

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı sevmenizin ana nedeni ne?

H.K.: Sevmekten öte takdir ediyorum. Çok da destekliyorum. Ama eğitimin düzeltilmesi konusunda kendisinden beklentimiz var. Sanat konusunda da daha büyük teşviklere ihtiyaç duyuyoruz. 

"Bu ülkede kimse baskı altında değil, bilakis fazla özgür"

Şu an Türkiye’yi nasıl buluyorsunuz?

H.K.: Söylenildiği kadar baskı olduğunu düşünmüyorum. Bundan daha açık bir toplum görmedim ben. Bir kere böylesine bir iletişim çağında yaşarken, sosyal medya hayatımızın bu kadar içindeyken kim kendini baskı altında hissedebilir ki? Kimse baskı altında değil, bilakis herkes fazla özgür. Çok fazla atıp tutuyorlar.

CHP lideri Kılıçdaroğlu’nun Adalet Yürüyüşü’nü çok inandırıcı bulmadığınızı söylemiştiniz…

H.K.: Kemal Kılıçdaroğlu birçok hayati konuda sesini çıkarmayıp kendi milletvekili Berberoğlu hapse girince “Adalet istiyorum” dedi. Daha sonra birileri kendisine “Herkes için adalet” istemesini söyledi. Oysa Kılıçdaroğlu kendi milletvekili için yürüyüşe, yola çıkmıştı. Keşke sadece bu konu için değil, herkesi ilgilendiren genel konular için yola çıksaydı demiştim. O da yanlış anlaşıldı.

Afrin Harekatı’na bakışınız nedir?

H.K.: Afrin bir mecburiyet. Bıçak kemiğe dayanmıştı. Başka türlü hareket edemezdik. Hem de hakkımız bu. Çünkü tecavüze uğruyoruz. Terörden kimse bizim kadar çekmemiştir. Artık yeter. Bir de insanın gücüne gidiyor. NATO ülkesiyiz, Amerika’nın dostuyuz. Ama Amerika bize düşmanlık yapan PKK’ya destek veriyor. Tüm bunlar insanı isyan ettiriyor. Şu an yaptığımız haklı bir meşru müdafaa. Ayrıca 3,5 milyondan fazla mülteci var ülkemizde. Onlar da inşallah kendi ülkelerine yavaş yavaş döner. Dönebilmeleri için onlara zemin de hazırlıyoruz. Tıpkı Fırat Kalkanı’nda yaptığımız gibi. O çok başarılı bir operasyon. Oraya insanlar döndü ve hayat başladı. Aynı şeyi burada da yapmak mümkün. Sınırımız ne kadar güvenli olursa biz de o kadar huzurlu oluruz.

Sanatçıların ‘Afrin Bildirisi’ için ne diyeceksiniz?

H.K.: Milletçe böylesine önemli bir konuda haklı bir müdafaa yaparken bu bildirinin sırası değildi.

"Gün gelecek herkes Tayyip Bey'i takdir edecek"

‘Akil İnsan’ olduğunuz için de bir kesim sizi çok eleştirmişti…


H.K.: PKK terörü ayrı şey, Kürt halkıyla barışmak, onlara yıllarca verilmeyen haklarını teslim etmek ayrı şey. Bu konuda elimi taşın altına koyduğum için hiç pişman değilim. Elçiye zeval olmaz.

Başkanlık sistemine nasıl bakıyorsunuz?

H.K.: Onun da Türkiye için gereklilik olduğuna her geçen gün biraz daha ikna olmaya başladım. Çünkü başkanlıkla yönetilen ülkelerde çok daha kolay hareket edilebiliyor. O konuda da ‘Evet’çiydim. Önemli bir sistem değişikliği. Yeni şeyler hep ürkütür. Ama zamanla “İyi ki böyle yapılmış” diyeceğimiz günler gelecek.

Sanatçılar muhalif olmalı mı?

H.K.: Sanatçı dürüst olmalı.

Selim Bey, eşinizin aldığı siyasi eleştiriler sizi üzüyor mu?

S.S.: Hülya hiçbir zaman aklını, fikrini hiç kimseye satmadı, satmaz da. Hülya, Tayyip Bey’i çok seviyor. Ama ülkesini sevdiği için Tayyip Bey’i seviyor. Kimsenin söylemediğini Hülya dört yıl önce söylemişti, “Gün gelecek, herkes Tayyip Bey’i takdir edecek.”

H.K.: Hâlâ da öyle düşünüyorum. Yaptıklarından dolayı bir gün herkes Erdoğan’ı takdir edecek. “İyi ki üçüncü havalimanı yapıldı yoksa perişan olacaktık” diyecek herkes. “Kim yaptırdı bunu?” dediklerinde ise Recep Tayyip Erdoğan döneminde yapıldığını anlayacaklar.

"Aslı Enver'i kendime benzetiyorum"

Kendi döneminizde hangi aktörleri beğenirdiniz?

H.K.: 
Ediz Hun, Fikret Hakan, Yılmaz Güney, Ekrem Bora, İzzet Günay ve Sadri Alışık çok iyiydi.

Damadınız dışında bu günden kimleri beğeniyorsunuz?

H.K.: Erkan Petekkaya, Bergüzar Korel-Halit Ergenç, Kıvanç Tatlıtuğ, Kenan İmirzalıoğlu ve Çağatay Ulusoy’u başarılı buluyorum.

Kendinize benzettiğiniz oyuncu var mı?

H.K.: Aslı Enver’i tarz ve hava olarak kendime benzetiyorum. Ama buna ben değil halk karar verir.
 

"Dizilerde benim yaşıtım kadınlar hep aynı"

Neden ekranlarda göremiyoruz sizi?

H.K.: Seçim yapabileceğim kadar çok sinema filmi yok. TV dizilerinde ise hep aynı roller. Dizilerde benim yaşımdaki kadınlar hep birbirine benziyor. Ayrıca olumlu tipleri de canlandırmıyorlar. Hep fettan, arabozucu, hırslı anne, kayınvalide karakterlerini oynuyorlar. O yüzden bu işlere heveslenmiyorum. Bir tek ‘Diriliş’teki Türk’ün anası kadına verilen değer hoşuma gidiyor. İşte o rol çok güzel.

Selim Bey, siz hangi futbolcuları beğeniyorsunuz?

S.S.
: Arda Turan çok iyi futbolcu. Ama çocuğa çok hücum ediyorlar. Anlayamıyorum.