Gündem

'Hukuka aykırı talepleri yerine getirmeyince Gebze'ye atandım'

Seçen, ‘Hukuka aykırı talepleri kesinlikle yerine getirmeyerek mevcut deliller doğrultusunda vicdani kanaatim ile hareket ettim’ dedi

21 Mart 2014 17:51

Arzu Yıldız Ankara

Eski İstanbul İstihbarat Müdürü Ali Fuat Yılmazer’in Bugün Tv’de katıldığı bir televizyon programında, eski  Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ’un Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın bilgisi ve talimatı doğrultusunda tutuklandığına dair iddialarına, bir açıklama yapan dönemin yetkili Başsavcı Vekili Fikret Seçen cevap verdi.

Açıklamasında Seçen iddialara ilişkin, “Her yargı mensubu gibi ben de hukuka aykırı talepleri kesinlikle yerine getirmeyerek mevcut deliller doğrultusunda vicdani kanaatim ile hareket ettim. Bu nedenle gerek doğrudan gerekse dolaylı birçok tehdit aldım. Birlikte görev yaptığım tüm hakim ve cumhuriyet savcılarının da aynı şekilde ve hassasiyette görev yaptığına şahit oldum” ifadesini kullandı. Seçen, yargıya müdahale ve çeşitli talimatlar olduğunun herkesin bildiği bir gerçek olduğunu vurgularken, “bu talepleri yerine getirmediğimin en büyük delili başsavcı vekili iken Gebze’ye atanmamdır” dedi.

Ali Fuat Yılmazer’in iddialarına karşılık hazırlanan tekzip metinde Seçen şu ifadelere yer verdi:

"Son günlerde, daha önce İstanbul Emniyeti’nde görev yapmakta iken emekli olan bir emniyet müdürünün bir televizyon kanalında yayınlanan  programdaki ifadeleri üzerine,  İstanbul Adliyesi’nde CMK’nın 250. maddesiyle yetkili başsavcı vekilliğinde görev yapmış cumhuriyet savcılarını ve aynı madde ile görevli özel yetkili mahkemelerde görev yapmış hakimleri zan altında bırakacak çeşitli yorumlar yapılmaktadır. Önce özel yetkili cumhuriyet savcısı daha sonra da özel yetkili başsavcı vekili olarak görev yapan şahsımın da bu haber ve yorumlarda yer alması nedeniyle aşağıdaki açıklamanın yapılması zorunluluğu doğmuştur:"

 

Müdahale arzusunu herkes biliyor

 

“Anayasamızda yargı, yasama ve yürütme ile birlikte devleti oluşturan üç temel erkten birisi olmasına karşın, ülkemizde yürütme organının her dönemde yargıya müdahale arzusunun bulunduğu herkes tarafından bilinen ve çeşitli örnekleri kamuoyuna yansımış bir gerçektir. Bu müdahaleler, yöntem ve yoğunluk açısından farklılıklar göstermesine rağmen geçmişten beri sürüp gitmektedir. Bu nedenle bağımsız ve tarafsız bir yargının varlığı için önemli olan husus, yargının müdahale girişimlerine karşı aldığı / alabildiği tavırdır. Hukuka aykırı olduğuna şüphe bulunmayan bu müdahaleler karşısında yargı mensuplarının hukuk kuralları çerçevesinde sergileyebildiği duruş, aynı zamanda yargının bağımsızlığı ve tarafsızlığının da bir göstergesidir.”

 

Hukuka aykırı talepleri yerine getirmedim

 

“Gerek İstanbul Özel Yetkili Cumhuriyet Başsavcıvekili, gerekse Özel Yetkili Cumhuriyet Savcısı olarak görev yaptığım dönemde, sorumluluğum altında bulunan soruşturma dosyalarında,  hukuka aykırı talepler içeren müdahalelere muhatap oldum. Ancak hukuka bağlı her yargı mensubu gibi ben de her kimden gelirse gelsin hukuka aykırı talepleri kesinlikle yerine getirmeyerek mevcut deliller doğrultusunda vicdani kanaatim ile hareket ettim. Bu nedenle gerek doğrudan gerekse dolaylı bir çok tehdit aldım. Birlikte görev yaptığım tüm hakim ve cumhuriyet savcılarının da aynı şekilde ve hassasiyetle görev yaptığına şahit oldum.

Bununla birlikte, hukuka uygun yöntemlerle elde edilen deliller doğrultusunda ve kanunlarda verilen görev ve yetkiler çerçevesinde yürütülen  adli soruşturmalardaki bilgilerin ve bu kapsamda alınan operasyon kararlarının, adli makamların bilgisi ve onayı dışında kolluk tarafından yürütme organının çeşitli makamlarında bulunan kişilere iletilmesi ve bu kişilerce hukuka aykırı bir takım talimatlar verilmesinin  sorumluluğu, bunlardan habersiz olan yargı mensuplarına ait değildir.”

 

En büyük delili Gebze’ye atanmam

 

“Birçoğu kamuoyu tarafından da yakından takip edilen soruşturmalarda tarafıma çeşitli yöntemlerle iletilen hukuka aykırı talepleri yerine getirmediğimin en büyük delili, 17 Aralık yolsuzluk soruşturması olarak adlandırılan soruşturmalardan sonra, bu soruşturmalarla hiç bir ilgim olmamasına ve hakkımda bir soruşturma bile bulunmamasına karşın İstanbul Başsavcıvekilliği görevinden, daha önceden belirlenmiş hiçbir ilke kararına uyulmayarak Gebze Cumhuriyet Savcılığına tayin edilmemdir.”

Cumhuriyet Savcısı Cihan Kansız tarafından Ergenekon silahlı terör örgütü hakkında yürütülen  soruşturmada, tutuklama istemiyle mahkemeye sevkedilen ve mahkemece tutuklanan, hakkında düzenlenen iddianame ile açılan kamu davası sonucunda 'Cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs etmek' suçundan TCK'nın 312/1. maddesi gereğince müebbet hapis cezasına mahkum edilen eski Genelkurmay Başkanı Mehmet İlker Başbuğ hakkında da, elde edilen deliller ve özelllikle de aynı suç kapsamında İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yapılan duruşmalar sırasında diğer sanıkların aleyhe beyanları gözönüne alınarak soruşturma yürütülmüştür. Bu soruşturma tamamen yürürlükte bulunan mevzuata uygun olarak, kanunların verdiği görev ve yetki çerçevesinde sonlandırılmıştır."

 

İlgili Haberler