Gündem

Hüda Kaya: 28 Şubat'ta özgürlük istiyorum diye, bugün de barış istiyorum diye terörist ilan edildim!

"28 Şubat’ta tanklar balans ayarı yaptı, bugün tanklar şehirleri yerle bir ediyor"

01 Mart 2017 12:12

28 Şubat döneminde idamla yargılanan HDP İstanbul Milletvekili Hüda Kaya, "Sadece barış istedik; barış için imzalar atıldı, barış için meydanlara çıkıldı, barış içir surların dibine gittik. Ne oldu? Dün özgürlük istiyorum diye terörist ilan edildim, bugün de barış istiyorum diye" dedi. "Dün, 28 Şubat’ta Sincan'da tanklar balans ayarı yapıyordu. Bugün yine bu ülkenin tankları kendi şehirlerini, ilçelerini, mahallelerini topa tuttu, yerle bir etti" diyen Kaya, "Hatta 28 Şubat’ta şahit olmadığımız, yaşamadığımız şekilde camileri topa tuttu, yerle bir etti" ifadesini kullandı.

Kaya, Meclis Genel Kurulu’nda yaptığı konuşmada, 28 Şubat dönemine ilişkin değerlendirmelerde bulundu. 

Hüda Kaya'nın açıklamalarından satır başları şöyle: 

"O günlerde on binlerce başörtülü kadın, onları destekleyenler ve onların yakınları çok farklı zulümlere maruz kaldı. AKP Hükümetinin üçüncü döneminde ise başörtüsü sorunu hala çözülememişti. Bizler o gün itirazımızı yaptık kadınlar olarak; 'Başörtülü aday yoksa oy da yok' dedik. Bizler önümüzde engel olanlara, gölge edenlere rağmen dik durduk ve mücadeleden hiç vazgeçmedik. 

"28 Şubat’ta tanklar balans ayarı yaptı,
bugün tanklar şehirleri yerle bir ediyor"

Dün bize gölge edenler 28 Şubat’ın mağduriyetlerinden ahkam kesiyorlar. Dün, 28 Şubat’ta Sincan'da tanklar balans ayarı yapıyordu. Bugün yine bu ülkenin tankları kendi şehirlerini, ilçelerini, mahallelerini topa tuttu, yerle bir etti. Hatta 28 Şubat’ta şahit olmadığımız, yaşamadığımız şekilde camileri topa tuttu, yerle bir etti.

"‘Herkes için adalet’
ilkesinden vazgeçmemeliydik"

O gün bizler başörtüsüne özgürlük eylemlerimizi yaparken dilimizden düşürmediğimiz bir slogan vardı, "herkes için adalet, başörtüye özgürlük" diyorduk. Nerede herkes için adalet? Vicdanı olan herkes o gün bizim mücadelemizde yanınızda yer almıştı. Bizim mücadelemiz sadece başörtüsü için değildi. Herkes için adalet ilkesinden vazgeçmemeliydik.

"Dün özgürlük istiyorum diye, bugün barış istiyorum diye terörist ilan edildim"

28 Şubat döneminde kızım radyoda okuduğu bir ayetten dolayı teröristlikle itham edildi, iki yıldan fazla ceza aldı. Şuarâ Suresi 227'nci ayet: "Zalimler yakında nasıl bir devrimle devrileceklerini bileceklerdir." O günün ideolojik bağnazları, "Siz bunu Türkiye Cumhuriyeti devletine söylüyorsunuz" dediler. Bugün ise kan dökülmesin, tabutlar gelmesin, gençler ölmesin, askeri, polisi, genci, sivili, kadını katledilmesin dedik. Sadece barış istedik; barış için imzalar atıldı, barış için meydanlara çıkıldı, barış içir surların dibine gittik. Ne oldu? Dün özgürlük istiyorum diye terörist ilan edildim, bugün de barış istiyorum diye. 

İçimiz yanmıştı o yıllarda. 80 yaşlarında bir kadın, Medine Bircan; başını açmadığı için hastane kapılarında hayatını kaybetmişti. Bunun gibi çok acı örneklerimiz var. Peki ya bugün? Cizre'nin sokağında yedi gün Taybet İnan adında bir kadının sokaktan cenazesini bile aldırmadınız günlerce. Bunu ben Gazze'de, Filistin'de görmedim.

Hani herkes için adalet? 

İmam hatipli çocuklarımızın kollarına kelepçe vurulmuştu o günlerde. Ya bugün, 13 yaşındaki Cemile'nin bedenini kurşunlayıp da günlerce dondurucuda bekletenler… Hani herkes için adalet? Hani Miray bebeğin katledilen bedeni? Lütfen, vicdanlarımızı bir daha sorgulayalım. Medine Bircan'a yüreğimiz yandığı gibi Taybet Kadın'a da yüreğimiz yanabilmeliydi. İmam hatipli çocuklara yüreğimiz yandığı gibi Cemile için, Ceylan için de yüreğimiz yanabilmeliydi. İnanın bugünler geçecek, 28 Şubat bin yıl sürmedi, bugünler de bin yıl sürmeyecek.