Gündem

Hrant Dink'in hayali 20 yaşında: Agos, Türklerle Ermeniler arasında bir köprü oldu...

"Agos Hrant Dink demekti..."

05 Nisan 2016 21:42

İlk sayısını 5 Nisan 1996’da çıkaran haftalık Agos gazetesi, yayın hayatında 20. yılını doldurdu. Türkiye’nin Türkçe ve Ermenice dillerinde yayımlanan ilk gazetesi olan Agos, kurucusu Hrant Dink’in çabalarıyla sadece bir “cemaat gazetesi” olmanın ötesine geçerek, birçok farklı kesime seslenen yayınlara imza atan ve Türkiye’nin demokratikleşme yolunda vazife üstlenen bir yayın kuruluşu haline geldi.

Agos Genel Yayın Yönetmeni Yetvart Danzikyan ve Genel Yayın Yönetmeni Yardımcısı Karin Karakaşlı, Agos’un kuruluş hikayesini, 20 yıllık yayın hayatını ve Hrant Dink’in katledilmesi sonrası geçirdiği değişimi 32. Gün TV’ye anlattı.

Hrant Dink’in öncülüğündeki kurucu ekipte yer alan Yetvart Danzikyan, gazetenin ortaya çıkmasında Türkiye’de 90’lı yıllarda Ermeni toplumuna yönelik baskıların etkili olduğunu belirterek şunları söyledi:

“90’lı yıllar yine şimdiki gibi milliyetçiliğin çok yükseldiği ve spotların sık sık Ermeni toplumuna döndüğü bir dönemdi. Bu dönem Ermeni toplumu, hakikaten çok bunalmıştı. Karabağ Savaşı üzerinden de Türkiye’deki Ermeni toplumuna yönelik bir baskı atmosferi vardı. Artık Ermeniler konuşamaz hale gelmişti. O (kurucu) grupta, ‘Ermeniler çıkıp sözlerini söylesinler’ diye bir fikir hasıl oldu. Ondan sonra biz bunu günlük mü haftalık mı yapalım derken, biz de dahil olduk gruba. 6 aylık bir hazırlık döneminden sonra da ilk sayı 1996 yılında çıktı.”

 

Türklerle Ermeniler arasında köprü

 

Danzikyan’a göre Agos’un Türkçe yayın yapması, gazetenin Türkler ile Ermeniler arasında köprü kurma imkânı sağlaması için alınan kritik bir karardı:

“Çünkü Türkiye toplumuna seslenmek istiyorduk. Milliyetçi ortam sürekli Ermenilere karşı düşmanlık algısını da besliyordu. O düşmanlık algısını kıracak, Türklerle Ermeniler arasındaki köprüleri kuracak bir imkândı Agos.”

Karin Karakaşlı ise, Agos’un yayınlarıyla “yeni bir Ermeni kimliği” yarattığına dikkat çekerek şunları söyledi:

“Çok fazla içe kapanık bir topluluk olarak yaşıyordu Ermeni toplumu, haklı travmalarından ötürü. Yani bir Anadolu halkı olmaktan, kendi içine kapalı ağırlıklı Hristiyanlık üzerinden tanımlanan bir azınlık grubu haline gelmişti ve yıllardır etliye sütlüye karışmadan bir hayat gidiyordu. Gazeteyle beraber Ermeni kimliğinin politize olması,  gerek kendi kimliği için gerek içinde yaşadığı ülkenin tüm diğer sorunları için mücadeleye talip olması gibi bir “yeni Ermeni kimliği” ortaya çıktı. Zaten anladığım kadarıyla kendisini pek çok kesim açısından tehlikeli yapan noktalardan bir tanesiydi bu.”

 

Ortak dertler platformu

 

Hrant Dink’in katledildiği 19 Ocak 2007 tarihi, Türkiye’nin olduğu kadar gazetenin tarihinde de kırılma noktasına yol açtı. Karin Karakaşlı’ya göre Hrant Dink’in katli, Agos’un içerisinde aslında Dink’in rüyası olan yeni bir sürecin başlamasına vesile olarak Agos’u “ortak dertler” platformu haline getirdi. Sayfa sayısı artan gazetede, diaspora, Türkiye ve Ermenistan Ermenilerine ilişkin haberlerin yanında Türkiye’nin gündemine dair haber, yazı ve dosyaların sayısı da arttı.

 

"Zaten Agos Hrant’tı"

 

Yetvart Danzikyan ise Hrant Dink’in kurduğu Agos ile Hrant Dink’ten sonraki Agos için şu değerlendirmeyi yaptı:

“Tozlu, ağır bir mermer kapağı güç bela itiyorsunuz, yavaş yavaş itiyorsunuz. Bu çaba, Hrant Dink’in hayatına mal oldu. Çok büyük bir bedel ödendi. Devletin de içinde olduğu bir operasyonla Hrant Dink’i katlettiler. Dolayısıyla aslında Agos derken Hrant Dink’ten sonra ‘başka bir Agos’ demek lazım. Bazen soruyorlar, ‘Hrant Dink öncesi ve sonrasını nasıl karşılaştırırsınız?’ Karşılaştıramayız. Mümkün Değil. Zaten Agos O’ydu.”