Yardımcı İstihbarat Elemanı Erhan Tuncel’in verdiği bilgiler doğrultusunda hazırlanan, ‘Hrant Dink’in öldürüleceğine’ dair F4 İstihbarat Raporu’nun Hrant Dink öldürülecek’ raporunun kendisinden gizlendiği gibi İstanbul’dan da gizlendiğini, LOG kayıtlarının silindiğini iddia eden dönemin Emniyet İstihbarat Daire Başkanı Sabri Uzun, bazı polis şeflerinin ise cinayete göz yumduğunu öne sürdü.
Hürriyet'ten Toygun Atilla'nın haberine göre, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosu Savcısı Yusuf Hakkı Doğan tarafından 8 saat sorgulanan Uzun, 11 sayfalık ifadesinde şunları söyledi:
“Hrant Dink öldürülecek’ raporunu benden gizledikleri gibi İstanbul’dan da gizlediler. F4 raporları İl Emniyet Müdürleri tarafından Daire Başkanlığı’na gönderilmelidir. F4 raporunu Trabzon’dan gönderen kişi Ramazan Akyürek’tir. Raporu bizden saklayan birim İstihbarat Daire Başkanlığı C Şube Müdürlüğü’dür. O zaman C Şube Müdürü de Ali Fuat Yılmazer’dir. Bu rapor bana sunulmadı. Rapor hakkında hiçbir bilgi verilmedi”
‘Sorumlu Yılmazer’dir’
“Muhittin Zenit’in düzenlediği haber raporunu gizlerseniz ortada bir şey kalmaz, suçlu İstanbul polisi olur. Hem koruma tedbir emri, hem de F4 haber alma raporu dikkate alındığında sorumlu İstihbarat Daire Başkanlığı C Şube Müdürü ve yetkilileridir. Ya benden gizlendi ya Mülkiye başmüfettişlerinden gizlendi. Ya da resmen hainlik yapıldı. Yani bu soruşturmanın asıl sorumluları gizlenmeye çalışıldı.
Bunun Anayasa dışı bir güç merkezinin, şûranın işi olduğunu herkes biliyor. Esas itibarıyla devlet içerisindeki yapılanma amacına ulaşmak ve yetkili makamları inandırmak için önce altyapıyı hazırladı, devlet kurumlarında kendilerinden olmayan kişileri tasfiye ettirdi. Daha sonra da yetkili kurumlarını, MGK’yı, Başbakanlığı, yüksek yargıyı, Cumhurbaşkanı’nı, ulusalcı bir yapılanma olduğunu ve bu ulusalcı yapılanmanın anayasal kurumlara karşı çete eylemlerine başvurduklarına inandırmak için bir taraftan bazı eylemleri gerçekleştirecek kişilere yol verdiler. Eylemlerin olmasını önlemediler. Toplumu, kurumları inandırdılar. Amaçladıkları operasyonları gerçekleştirdiler. Bu Hrant Dink olayı da bu olaylardan biridir. Hatta başlangıcıdır. Tabiri caizse bir üzüm salkımının sapıdır. Diğer operasyonlar bu sapa bağlı tanelerdir.
Dink cinayeti diğer operasyonlar ve soruşturmalar için fünye görevi görecekti. Bu fünyeye bağlı patlayıcılar ise Ergenekon, Balyoz, Odatv, Fuhuş ve Casusluk, Amirallere Suikast, Şike, 28 Şubat operasyonlarıdır.
Dink cinayetinde tetiği çeken Ogün Samast Trabzon’a gidecek ve orada yakalanacaktı. Esas itibariyle bu olaylardan haberleri var diye gereken tedbirleri almadılar diye Trabzon Alay Komutanı Ali Öz ve mahiyetindeki personele yönelik başlayacaktı. Samsun Otogarı’nda Jandarma mıntıkasında Ogün Samast yakalandı. Dolayısıyla şahıs Trabzon’a gidemedi. Operasyon Trabzon’dan başlatılamadı. Planlandığı gibi olmadı”
‘Deliller kaybedildi’
“Ben Erhan Tuncel’in istihbarat elemanlığından çıkartıldığına inanmıyorum. Emniyet İstihbarat Daire Başkanlığı’nın İDP dediğimiz, İstihbarat Değerlendirme Projesi-İstihbarat arşiv kaydı elektronik ortamda tutulmaktadır. Eğer bu kayıtlar silinmişse değişiklik yapılmışsa en az 6-7 bilgisayarda değişiklik yapılması gerekiyor. Bunun da bilirkişi aracılığı ile tespiti mümkündür. Eğer 6-7 bilgisayar kaydı birden değiştirilmiş ise burada bir hile yapılmış ve adaletten gerçekler saklanmıştır. Suç delilleri kaybedilmiştir.
İstihbarat elemanının görevine son verildiğinden alarm durumu söz konusudur. Bilgi akışı kesilmiştir, olay kontrolden çıkmıştır. Kesinlikle kişinin yaşam hakkı denetim altına alınması lazımdır"
‘Kayıtlar silinmiş’
“Olaylarla ilgili 18 görüşme olmasına rağmen sadece Muhittin ile yapılan görüşme İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderiliyor. Diğer kayıtların hem ses hem de LOG kayıtlarının silindiğini duydum. LOG kayıtlarının silinmesi amacı suç delillerinin kaybolması, yasadışı, illegal faaliyetlerin gizlenmesi, hukuk devletinin dışına çıkılmasıdır”