Yaşam

'Homofobiye Karşı Bölgesel Ağ' ilk yıllık memorandum'unu yayınlıyor

Kişinin cinsel yönelimi veya cinsiyet kimliği, onurlu ve eşit bir muamele görmesinin önünde bir engel teşkil edemez

13 Mayıs 2013 20:21

Orta Doğu, Kuzey Afrika, Balkanlar ve Kafkasya’da yer alan LGBTIQ örgütlerinin ve girişimlerinin Mayıs 2011’de ortak çalışma kararıyla kurulan 'Homofobiye Karşı Bölgesel Ağ', 2012’nin sözkonusu bölgelerdeki LGBTIQ toplumunun insan hakları için ne anlama geldiğini anlatan ilk 'Yıllık Memorandum'unu yayınlıyor.
 
LGBTIQ (Lezbiyen, Gey, Biseksüel, Trans, İnterseks ve Queer) toplumunun sosyal ve hukuki yaşam koşullarının iyileştirilmesi adına, 17 Mayıs Uluslararası Homofobi Karşıtı Gün çerçevesinde yayınlanacak 'Memorandum 2013' Arnavutluk, Azerbaycan, Bosna Hersek, Cezayir, Ermenistan, Filistin, Gürcistan, Hırvatistan, Irak, İsrail, Karadağ, Lübnan, Makedonya, Mısır, Sırbistan, Tunus, Türkiye ve Yunanistan’ı ele alıyor.
 
Memorandum, LGBTIQ toplumunun suç sayılması ve cezalandırılmasından, din, ahlak ve hatta 'kapitalizmle mücadele' adı altında kınanmasına kadar çeşitlilik gösteren homofobi ve transfobinin net bir resmini çıkarıyor.

Eşcinselliğin ve 'trans davranışların suç sayılmasına, nefret suçu ve söylemine, toplumun ve siyasetin muhalif seslerini baskılamak için eşcinselliğin medyada kötüye kullanımına, anal ve vajinal muayene ve keyfi gözaltılara, çeşitli ülkelerin ekonomik krizlerinden LGBTIQ toplumunun sorumlu tutulmasına, ve homofobik ve transfobik rejimleri meşru kılan ırkçı politikalara ayrıca dikkat çekmeyi amaçlıyor.

Ülkelerine has zorlukları kendi yerel pencerelerinden ifade eden ülkeler, yaşanılır hayatlar sürmek için gerekli olanın sadece eşitlik değil aynı zamanda cinsel yönelimlerimiz ve cinsiyet kimliklerimizle gelen haz ve onurun da olduğunun altını çiziyor.
 
Benzer ayrımcı siyasi pratikleri ve bizleri birbirimizden ayıran zihinsel ve fiziksel sınırları kırmayı hedefleyen Ağ, yalnızca homofobi ve transfobiye karşı değil, heteroseksist ideolojinin nefes almasını sağlayan cinsiyetçilik, milliyetçilik, militarizm ve dini muhafazakârlığın da karşısında kendini konumlandırıyor.