Halkların Demokratik Partisi Ankara Milletvekili Filiz Kerestecioğlu, hapishanelerde mahpusların basılı ve görsel yayınlara erişimlerinin engellenmesiyle ilgili Adalet Bakanı Abdulhamit Gül tarafından yanıtlanması istemiyle soru önergesi verdi.
Duvarları Delen Çizgiler adlı karikatür kitabının bazı hapishanelerde 'sakıncalı' olarak değerlendirilirken, bazı hapishanelerde ise bir sakınca görülmediğini aktaran Kerestecioğlu, "Bu kitabın başına gelenler, hapishanelerde ifade ve düşünce özgürlüğünü ya da bilgiye erişim hakkını koruyacak herhangi bir tedbir olmadığı gibi, bu evrensel hakların keyfi biçimde yasaklanabildiğini de kanıtlamaktadır" dedi.
Kerestecioğlu'nun soru önergesi şöyle:
Türkiye’deki pek çok hapishanede, mahpusların ifade ve düşünce özgürlüğü ile bilgiye erişim haklarının ihlaline yol açan uygulamalarla karşılaşılmaktadır. Bunlardan en çarpıcı olanlarından biri; “Görülmüştür” kolektifinin mahpusların çizdiği karikatürleri derleyerek hazırladığı "Duvarları Delen Çizgiler" adlı karikatür kitabının hapishanelerde yasaklanmasıdır. Bu kitap içindeki karikatürler, hapishanelerdeki çizerler tarafından posta aracılığıyla yollanmış, yani mektup okuma komisyonunun denetiminden geçip “görülmüştür” mührüyle damgalanmıştır. Ancak zaten hapishane yönetiminin denetiminden geçmiş karikatürlerden oluşan bu kitap; Tokat, Diyarbakır, Elazığ hapishanelerinde kurumun güvenliğini tehlikeye düşüreceği gerekçesiyle yasaklanmıştır. Daha da ironik olanı, aynı kitabın; Kocaeli, Burhaniye, Trabzon, Tekirdağ ve Bolu hapishanelerinde mahpuslara verilmesinde bir sakınca görülmemesidir. Duvarları Delen Çizgiler kitabının başına gelenler, hapishanelerde ifade ve düşünce özgürlüğünü ya da bilgiye erişim hakkını koruyacak herhangi bir tedbir olmadığı gibi, bu evrensel hakların keyfi biçimde yasaklanabildiğini de kanıtlamaktadır.
Hapishane idaresi ve çalışanlarının keyfi veya ayrımcı tutumlarının yol açtığı ihlallere karşı mahpusların başvurabilecekleri ilk merci ise infaz hakimlikleridir. Ancak infaz hakimliklerinin de mahpus haklarını hiçe sayarak ihlalleri sürdüren kararlar aldığı pek çok örnek bulunmaktadır. Örneğin, Van F Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Ceza İnfaz Kurumundaki mahpuslar, 1 Ağustos tarihinde İnfaz Hakimliğinden Hevi, Yaşam, Yol, Cem, Halk, Damla, TELE-1 ve K-24 TV kanallarının merkezi sistem üzerinden yayınlanmasını talep etmiştir. İnfaz Hakimliği ise tutukluların taleplerini “kurumumuzda merkezi yayın sistemine eklenen kanallar kamu ve ulusal alanda yayın yapan kanallar olup, belirlenen kanalların kurumda bulunan tüm hükümlü ve tutukluların yararlanabileceği nitelikte olmasına dikkat edilmektedir. İnfaz Hakimliği, yayınlanması talep edilen kanalların (Hevi, Yaşam, Yol, Cem, Halk, Damla, TELE-1 ve K-24 TV) örgütlere yönelik yayın yapması ve örgütlerin propagandasını yapması, talep edilen kanalların birçoğunda alt yazıya yer verilmesi ve altyazı ile şifreli bir şekilde haberleşmenin sağlanabileceği” gerekçesiyle reddetmiştir. Bu listedeki kanallardan bazıları ulusal yayın yapma lisansına sahiptir ve Türksat uydusu aracılığıyla yayın yapmaktadır. Fakat, İnfaz Hakimliği taleplerin her birini ayrı ayrı reddetmekte beis görmemiştir. Dahası kararın gerekçesindeki iddialar, özellikle de “altyazı ile şifreli bir şekilde haberleşmenin sağlanabileceği” iddiası, hiçbir kanıta ve olguya dayanmadığı gibi, hakimlerin bu kararı tümüyle kişisel kanaat ve önyargıları çerçevesinde aldıklarını göstermektedir.
Ayrıca hemen pek çok hapishanede mahpusların koğuşta bulundurabilecekleri kitap sayısı, makul bir gerekçe olmaksızın sınırlandırılmakta, bu sayı sınırı hapishaneden hapishaneye değişmektedir. Dışarından kargo ile gönderilen yayınlar hakkında “bir toplatma ya da el koyma kararı” olmasa dahi mahpuslara teslim edilmemekte ve pek çok mahpusun maddi yetersizlik çektiği olgusu hiçe sayılarak kitapların dış kantinden parayla alınması zorunlu kılınmaktadır. Kaldı ki özellikle küçük şehirlerde mahpusların istedikleri yayınların bulunamaması durumuyla sıkça karşılaşılmakta bu durumda mahpusların talepleri doğrudan reddedilmektedir.
İhlallerin mevcudiyeti, Anayasa Mahkemesi tarafından da kayıt altına alınmış; 016/12936 numaralı, “Recep Bekik ve Diğerleri” başlıklı kararda, “Süreli yayınların ceza infaz kurumlarındaki tutuklu ve hükümlülere teslim edilip edilmemesinde keyfiliği engelleyecek, aynı hukuki durumda bulunanlara aynı uygulamanın yapılmasını sağlayacak, açık, yol gösterici ve istikrarlı idari uygulamaları garanti edecek bir mekanizmanın bulunmadığı’’ belirtmiştir.
Bu bağlamda;
Mahpusların koğuş yahut odalarında bulundurabilecekleri kitap sayısının sınırlandırılması, bazı televizyon kanallarının, gazete ve dergilerin yasaklanması için Bakanlığınızca hapishane yönetimlerine gönderilmiş bir karar bulunmakta mıdır? Yoksa bu sınırlandırma ve yasaklamalar hapishane idarelerinin inisiyatifine mi bırakılmıştır?
Anayasa Mahkemesinin ihlal tespitleri göz önüne alınarak Bakanlık tarafından mahpusların ifade ve düşünce özgürlüğü ile bilgiye erişim haklarını korumaya yönelik hapishanelerde uygulanmak üzere hazırlanmış herhangi bir yönerge bulunmakta mıdır?
Türkiye’de mahpusların çoğunluğunun ciddi ekonomik yetersizlikler ve yoksulluk çektiği gerçeği düşünüldüğünde kitap, dergi gibi yayınların dış kantinden alınması zorunluluğunun neden olduğu ihlalleri sonlandırmaya yönelik bir çalışmanız bulunmakta mıdır?
"Duvarları Delen Çizgiler" adlı karikatür kitabına yönelik yasaklamaların kaldırılması için Bakanlık tarafından herhangi bir girişimde bulunulacak mıdır?
RTÜK tarafından yayın yapmasında sakınca bulunmayan kanalların hapishane idarelerince merkezi yayın sisteminden çıkarılması ya da kanal eklenmesi taleplerinin reddedilmesine ilişkin bir girişiminiz olacak mıdır?