Bilinçli kullanılırsa yararlı olan minik haplar, yanlış kullanılınca kansere, felce ve hatta ölüme yol açıyor.
Eski Sağlık Bakanlığı Müsteşarı ve Hacettepe Üniversitesi GENAR (Genetik Araştırma ve Tanı Laboratuvarı) Enstitüsü Direktörü Dr. Serdar Savaş Cumhuriyet gazetesine verdiği demeçte, vitamin kullanırken kişinin hastalığa yakalanmasında faktör olan genetik yatkınlığın önemini vurguluyor ve ekliyor: "Eğer kişide hastalığa yakalanmada genetik bir yatkınlık varsa ve yanlış vitamini kullanırsa gen yapısında değişiklikler artar. Örneğin genetik olarak akciğer kanserine yakalanma riski yüksek olan kişi bilinçsizce A vitamini kullanıyor ve sigara içiyorsa akciğer kanseri riski de artar
Günlük hayatta sıkça kullanılan, kemikleri güçlendirme, cildin yaşlanmasını yavaşlatma, kolesterol kontrolü, kalp ve damar, bağırsak sağlığı, saç, diş ve tırnakları güçlendirme gibi etkileri olduğu bilinen vitaminler bilinçsiz tüketilirse sağlığa zararlı hale geliyor. Hekimler, bilinçsiz vitamin kullanımının insan sağlığına olumsuz etkilerinin olabileceğine dikkat çekerek, vitaminin vücutta fazla ya da az olmasının bütün metabolizmada bozukluğa yol açarak kalp hastalıklarına, kanserle, kemik erimesine, felçlere hatta ölüme yol açabileceği uyarısında bulunuyorlar. Toplumdaki genel vitamin yargılarının her birey için doğru sonuç vermeyeceği belirtilirken, kişinin genetik yatkınlığına bağlı olarak vitamin kullanması gerektiğine dikkat çekiliyor.
Zehirlenme ve ölüm
Kimi insan kendini biraz halsiz hissedince, kimisi gereğinden fazla enerji tükettiğinde ya da yeteri kadar beslenemediğini düşündüğünde vitamin kullanıyor.
Doğru ve bilinçli kullanıldığında yararlı olan bu minik rengârenk haplar, yanlış kullanıldığı takdirde ölüme bile yol açabiliyor. Uzmanlar, Türkiye’de vitamin kullanırken yeterli bir bilincin olmadığını, genellikle dost, arkadaş, yakın tavsiyesi ile olabildiği gibi genel geçer faydaları bilinen vitaminlerin isimlerine göre satın alınmasıyla tüketildiğini söylüyorlar.
Vitamin tüketiminde ilk sıralarda yer alan ABD’de vitaminlere harcanan paranın son 1 yılda 2 katına çıkması üzerine Time dergisinin sağlık yazarı Jane Brody bir araştırma yaptı. Araştırmanın sonuçları çarpıcıydı. Ülkedeki vitamin tüketicilerinin çoğu, günlük ihtiyaçlarının 50 ila 100 kat üzerinde vitamin tüketiyordu. Yine aynı ülkede yapılan araştırma, vitaminlerin zehirlenmelere neden olarak ölümlere yol açtığını ortaya çıkardı.
Saç, göz, ten rengi...
Sağlkı Bakanlığı eski müsteşarı ve Hacettepe Üniversitesi GENAR (Genetik Araştırma ve Tanı Laboratuarı) Enstitüsü Direktörü Dr. Serdar Savaş, her insanın vitamin ihtiyacının farklı olduğunu vurgulayarak, vitamin doz miktarının da buna göre ayarlanması gerektiğini söyledi. Savaş “Nasıl insanların saç, göz, ten renkleri; boyları, huyları farklıysa gün içerisinde alınması gereken vitamin miktarları da farklıdır” dedi
Kişinin genetik yapısındaki farklılıkların ve değişikliklerin vitamin oranlarını etkilediğini dile getiren Savaş, bütün besin maddelerinin, minerallerin, yağların, karbonhidratların, proteinlerin de bireyin ihtiyacına yönelik olması gerektiğini; toplumdaki ortalama değerlerin bireylere uymayacağının altını çizdi.
İnsanların vitamin kullanımında yeteri kadar bilinçli olmadığını dikkat çeken Dr. Savaş, “Bir arkadaşı kullandı ya da doktor bir başkasına verdi, ona iyi geldi diye vitamin kullanılıyor. Rafta okuyup nelere iyi geliyormuş diye kullananlar bile var. Vitamin kutularının üzerinde yazanlar yanlış bilgiler değil. Yanlış olan vitaminin kişiye yönelik dozunun miktarı” diye konuştu.
Genetik yatkınlık
Dr. Savaş, genetik alanında yapılan bilimsel çalışmaların da hız kazandığını, bu sayede alınması gereken vitamin, ilaç ve besin destekli ürünlerin dozunun da kişiye özel olarak ayarlanabileceğini söyledi. Her insanda trilyonlarca hücre olduğunu, hücredeki çekirdekte ise insanın fiziksel ve sağlık durumunu belirleyen kromozomların, kromozomlarda da DNA’ların bulunduğunu kaydeden Savaş, hastalıkların oluşumunda bu hücrelerin etkilerini anlattı.
Etik problemler
Genetik ve kromozom hastalıklarının oluşumu hakkında da bilgi veren Savaş, hücre içinde yer alan kromozomlardaki kırılmaların, bozulmaların ya da paketlenmiş DNA iplikçiği üzerinde bulunan moleküllerdeki değişikliklerin, kromozom hastalıklarına neden olduğunu söyledi.
Dr. Serdar Savaş, ayrıca açılmış DNA üzerindeki molekül değişimi, mutasyonu gibi nedenlerin de genetik hastalıklara yol açtığını vurguladı. Savaş, genetik yatkınlığın, günümüzde değiştirilmesinin mümkün olmadığını, bunun önünde etik, hukuki hem de teknik problemlerin olduğunu ancak önümüzdeki yıllarda olabileceğini anlattı.
Kişiye özel tıp devrimi
İlaçların, vitaminlerin tümünün genel geçer kurallarla insanlara verilme devri bitiyor ve kişiye özel tıp devrimi başlıyor diyen Dr. Serdar Savaş, farmakogenetik yani kişiye özel ilaçlarla tedavilerin önümüzdeki yıllarda başlayacağını ve bunun tıpta bir devrim olacağını söyledi.
Kişinin yatkınlığının ve yaşam tarzının belirlendiği tüm çalışmalara ‘’Toplum Sağlığı ve Genom Bilimi’’ denildiğini anımsatan Savaş, bu bilimin ilk kez 1998’de ABD’nin Atlantik Eyaleti’nde kurulduğunu, Türkiye’de ise 2004’te Hacettepe Üniversitesi Teknokenti’nde GENAR Enstitüsü olarak kurulduğunu söyledi.
Çok uzak değil...
Bilkent Üniversitesi Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Tayfun Özçelik ise kişiye özel tedavinin önümüzdeki yıllarda başlayabileceğini belirterek, ‘’Özellikle kanser ve otoimmun (vücudun savunma mekanizması ile ilgili hastalıklar) hastalıklar konularında gelişmeler bekleniyor” dedi.
Prof. Dr. Özçelik, Toplum Sağlığı ve Genom Bilimi’nin çok önemli olduğunu dile getirerek “Ülkemizde genom bilimi üzerine araştırma yapan Bilkent, Hacettepe, Boğaziçi, İstanbul ve Ankara üniversitelerini sayabiliriz. Tabii ki araştırmalar yalnızca bu kurumlarla kısıtlı değil. Pek çok başka üniversite de bu konuda araştırma yapıyor. TÜBİTAK’ta SBAG (Sağlık Bilimleri Araştırma Grubu) ve TBAG (Temel Bilimler Araştırma Grubu) da katkılarda bulunuyor” dedi
İnsan Genom Projesi nedir?
1990 yılının ekim ayında başlayan Genom projesine aralarında ABD, Fransa, Japonya, Avustralya, Nijerya’nın da bulunduğu 18 ülke destek verdi. Proje ile insanların tüm kromozomlarındaki DNA iplikçikleri üzerinde bulunan ve Nükleotit adı verilen 4 kimyasal parçanın; Adenin (A), Timin (T), Guanin (G) ve Citocin’in (C) DNA üzerinde nasıl dizildiğinin bulunması amaçlandı. Bu diziliş 2002 yılında öğrenildi ve ardından bazı hastalıkların genetik yapı ile olan ilişkileri ortaya konuldu.
Proje sonunda kanser, kalp kirizi, felç, şeker hastalığı, kemik erimesi, Alzheimer gibi birçok hastalığın genetik ilişkileri bulunmaya başlandı.
--------------------------
Yaşam tarzını değiştirme ile hastalığa olan yatkınlıkların da bir ölçüde önlenebildiğini belirten Eski Sağlık Bakanlığı Müsteşarı ve Hacettepe Üniversitesi GENAR (Genetik Araştırma ve Tanı Laboratuarı) Enstitüsü Direktörü Dr. Serdar Savaş, “Eğer birey sebze ve meyvelerden yana yeteri kadar besleniyorsa, genlerin kodlamakta sorun yaşayabildiği enzimlerin, süratli çalışmasını sağlayarak, iş yapmalarına yardımcı olacaktır. Ama bu sebze ve meyvelerin de türü ve miktarı da kişiden kişiye göre değişir’’ dedi.
Savaş, A,B ve C vitamininin zengin bir antioksidan olduğunu belirterek, şunları söyledi: “Vücuttaki bir çok kimyasal tepkime, vitaminlerin etkisi ile oluyor. Vitaminin fazla ya da az olması, bütün metabolizmada bozukluğu yol açar. Bu da kalp hastalıklarına, kansere, kemik erimesine ve felçlere yol açabilir. O nedenle her birey, gerek beslenmesinde gerek dışarıdan ekstra olarak aldığı vitamin miktarlarında tamamen kendi ihtiyacı doğrultusunda uygulama yapmalıdır.
Enerji deposu yiyecekler
A VİTAMİNİ
Çocukların büyümesine yardımcı olan A vitamini bedenin direncini sağlar. Gözü korur, besler ve iyi çalışmasını güvence altına alır. A vitamini süt, koyun, dana, tavuk ve balıketi, yumurta, tereyağı, havuç, kereviz, lahana, ekmek, çilek, portakal, maydanoz, armut, elma, patates ve domates gibi sebze ve meyvelerde bulunuyor.
B (1) VİTAMİNİ
Gelişmeyi sağlar, sindirimi kolaylaştırır. Bl vitamini süt, taze sebzeler, mercimek, bira mayası, fındık, ceviz, yumurta, portakal, nohut, balık, dana eti, kepek, sakatat, muz, havuç, kestane ve lahana, karnabaharda bulunuyor.
B (2) VİTAMİNİ
Şekerin özümlenmesini sağlayan bu vitamin, sinir sistemini düzene sokar. Solunum sisteminin çalışmasına yardımcı olur. Bulunduğu besinler arasında süt, peynir, taze ve kuru sebzeler, ceviz, fındık, ekmek, patates, dana eti, salatalık, sakatat yer alıyor.
B (6) VİTAMİNİ
Dokuların yenilenmesini, cildin parlaklığını ve gerginliğini sağlar. B6 vitamini et, süt, bira mayası, koyun eti, yeşil salatalıklar, muz, lahana, ıspanak, karaciğer, ekmek, taze ve kuru fasulye gibi sebze ve meyvelerde bulunuyor,
C VİTAMİNİ
Kemiklerin ve dişlerin gelişmesini sağlar. Organizmayı grip, nezle gibi hastalıklara karşı dirençli kılar. C vitamini, limon, portakal, brokoli, çilek, greyfurt, biber, havuç gibi sebze ve meyvelerde bulunuyor.
D VİTAMİNİ
Kemikleşmeyi sağlayan D vitamini kandaki fosfor ve kalsiyum miktarını yükseltir. Sucuk, balık ve su ürünleri, tereyağı, peynir, istiridye, ,sül'.e bulunur.
E VİTAMİNİ
Vücudumuz için hayali önem taşıyan E vitamini yağda eriyen vitamin türlerindendir. Göz sağlığı için hayati önem taşır. Buğday, pirinç, mısır, darı, çavdar, marul, soyada bulunur.