Gündem

"Her iktidar, sonlara yaklaştığını anladığı andan itibaren basını susturmaya çalışır"

Prof. Samim Akgönül: Batı Türkiye, 1980'ler ve 1990'lar boyunca hatta şimdi dahi Doğu'daki Kürt basına baskıları hiç görmedi

01 Kasım 2015 14:05

Kayyum ataması yapılan İpek Medya Grubu'na yönelik polis baskınını değerlendiren Prof. Samim Akgönül, "Her iktidar, sonlara yaklaştığını anladığı andan itibaren basını susturmaya çalışır, bu AKP iktidarı için de geçerli ve artık son demler olduğundan bu baskı iyice yükseldi, hukuksuzlaştı" dedi.

T24'e değerlendirmede bulunan Prof. Akgönül, "Özellikle Batı Türkiye'de şu anda basın ve ifade özgürlüğünün önemini anlamış olanlar, 1980'ler ve 1990'lar boyunca hatta şimdi dahi Doğu'daki Kürt basınının ve solcu basının nasıl baskılar altında olduğunu hiç görmedi" eleştirisi yöneltti.

Prof. Samim Akgönül'ün açıklamaları şöyle:

"Türkiye'de özgür basın hiç olmadı. Muhalif basın her zaman ya kapatma ya da toplatılmalarla karsılaştı, ya da muhalif gazeteciler hapse atıldı, öldürüldü. Bu durum, Ahmet Emin Yalman'ın Askale'ye gönderilmesinden Sertel'lerin Tan gazetesi baskınına kadar hep böyle oldu. Özellikle Batı Türkiye'de şu anda basın ve ifade özgürlüğünün önemini anlamış olanlar, 1980'ler ve 1990'lar boyunca hatta şimdi dahi doğudaki Kürt basınının ve solcu basının nasıl baskılar altında olduğunu hiç görmedi. Şu anda görebilmiş olduklarını dilerim.

Ama gerçekten de her iktidar, sonlara yaklaştığını anladığı andan itibaren basını susturmaya çalışır, bu AKP iktidarı için de geçerli ve artık son demler olduğundan bu baskı iyice yükseldi, hukuksuzlaştı. Havuz medyası denilen garip bir "kurum" ortaya çıktı, burada çalışanlar kendilerine "gazeteci" diyorlar bu güzel mesleği lekeliyorlar.

 

Diğer taraftan, aynı havuz medyasında basın emekçileri, gerçek haberciler de var ama vahşi kapitalizmin bir tezahürü olarak ekmek parası derdinde bu insanlar seslerini çıkaramıyorlar ya da otosansür uyguluyorlar.

Sonuçta iktidarın eski ortağı bir basın grubuna bugün yapılan "intikam" operasyonunun kabul edilebilir bir yanı yok. İktidarın bugünkü ortaklarının da bunu görmeleri ve aynı şeyin birgün kendi başlarına geleceğini anlamalarını umarım. Bugün, ilkeler çerçevesinde yapılacak tek sey, yapılan baskı ve havuz medyasına devretme / el koyma operasyonlarına tamamen ve net bir biçimde karşı durabilmek. Ama'sız, Ancak'sız."