Almanya'da CDU-FDP Koalisyonu ve ‘Büyük Koalisyon’ en muhtemel hükümet olasılıkları olarak zikrediliyor. Uzmanlar her iki olasılıkta da galibin Angela Merkel olacağı görüşünde.
Almanya'daki seçim yarışının son on gününe girilirken, Berlin kulislerinde koalisyon hesapları da hız kazandı. Kamuoyu araştırma şirketi FORSA tarafından yapılan bir seçim anketine göre, şu anda yüzde 39'luk oy oranı ile Başbakan Merkel'ın partisi Hrıstiyan Demokrat Birlik Partisi birinci sırada geliyor. Onu yüzde 28 ile Sosyal Demokrat Parti izliyor. Ancak koalisyon hesaplarında esas belirleyici olan bu iki büyük kitle partisinin geleneksel koalisyon ortaklarının alacağı oylar olacak.
Başbakan Merkel, koalisyon ortağı Hür Demokrat Parti (FDP) ile yeniden hükümet kurma arzusunu her fırsatta dile getiriyor. Ancak FDP'nin seçim barajını aşıp aşamayacağı şüpheli. Sosyal Demokratların olası koalisyon ortağı Yeşiller de oy kaybı yaşıyor. Peki, bu gelişmeler iki kitle partisini birleştiren bir ‘Büyük Koalisyon'a kapı aralar mı?
Siyasi parti ve seçim analizleriyle tanınan Berlin Hür Üniversitesi'nden siyaset bilimi uzmanı Prof. Dr. Oskar Niedermayer, DW Türkçe’ye yaptığı açıklamada bu olasılığın göz ardı edilmemesi gerektiğini belirtiyor. Niedermayer, Sosyal Demokrat ve Hrıstiyan Demokratların bu deneyimi 2005-2009 döneminde yaşadıklarını hatırlatarak böyle bir olasılığın en çok SPD’yi zorlayacağını savunuyor:
“Aritmetik olarak baktığımızda büyük koalisyon da olasılıklardan biri. Ancak her iki parti de bunu istemiyor. CDU, FDP ile yoluna devam etmek istiyor. SPD ise Yeşiller ile koalisyon kurmak istiyor. Ancak tüm yollar tıkanırsa büyük koalisyon ister istemez gündeme gelecektir. Kuşkusuz yaşadığı büyük koalisyon travması sonrasında düşen oyları nedeniyle en çok SPD, bu konuda zorluk çekecek, parti içinde büyük tartışmalar doğacaktır. Ancak Sosyal Demokratlar için en akıllıca yol, bu görünüyor. Aksi halde seçimlerin yinelenmesini isteyecek olan SPD, sandıkta seçmenince cezalandırılabilir.”
‘Büyük Koalisyon en çok SPD'yi zorlar'
Prof. Dr. Oskar Niedermayer her tür ihtimalin eninde sonunda Angela Merkel'ı işaret ettiğini kaydediyor. Niedermayer, olası koalisyonların Merkel'ın politikalarında bir değişikliğe yol açıp açmayacağını ise şu sözlerle değerlendiriyor:
“CDU-FDP koalisyonu gerçekleştiği takdirde Merkel’ın politikasında da pozisyonunda da pek bir değişiklik olmayacaktır. Belki iç politikadaki ağırlığı artabilir. Çünkü FDP'nin oyları geçen seçimlere kıyasla oldukça düşük bekleniyor. Yani koalisyon dengeleri Hrıstiyan Demokratlar lehine kayabilir. Şayet Büyük Koalisyon olursa durumun farklı olacağını düşünüyorum. Zira koalisyon dengeleri değişecektir. SPD kendi programını uygulamak isteyecek ve uzlaşılar aranmak zorunda kalınacaktır. Bu da Merkel’ın gücünün eskisi kadar belirgin olmayacağı anlamına gelebilir.”
‘Mutlak galip Angela Merkel'
Siyasi partiler için projeler yürüten halkla ilişkiler uzmanı İmran Ayata da Angela Merkel’ın gerek Almanya'da gerek AB içinde güçlü bir siyasetçi profili çizdiğini belirtiyor. Ayata, Merkel’ın güçlenen konumuna paralel olarak kendisinden siyasette iz bırakacak hamlelerin beklendiğini dile getiriyor:
“Gerek FDP ile gerek SPD ile yapılacak koalisyondan çıkacak mutlak galip Angela Merkel olacaktır. Bu nedenle on iki yıllık bir hükümet kariyerine doğru gittiğinden hareketle bugünün ve geleceğin Almanya başbakanından küçük adımlarla başlattığı kadın, aile ve göçmenler gibi hassas politikalara artık damgasını vurması bekleniyor.”
‘Seçim kampanyaları sıkıcı ve vasat’
Almanya’daki seçim katılımına da değinen uzmanlar, 2013 Almanya seçimlerinin heyecansız ve sıradan geçtiği konusunda hemfikir. Siyaset bilimi uzmanı Prof. Dr. Oskar Niedermayer, Almanya’nın vasat bir seçim yarışına sahne olduğunu ileri sürüyor:
“Ben seçimlere yüksek bir katılımın olacağından şüpheliyim. Zira açıklamalara ya da yorumlara baktığımızda oldukça sıkıcı ve heyecansız bir seçim kampanyası geçirdiğimizi görüyoruz. İnsanları motive edecek onları harekete geçirebilecek bir kampanya ile henüz karşılaşmadık. Ayrıca kamuoyu yoklamalarına göz atarsak NSA skandalı ya da yardım paketi gibi konuların protesto oylarını çekebileceğini söylemek de güç. Açıkçası bu konulara medya, halktan daha fazla ilgi gösterdi.”
Halkla ilişkiler uzmanı İmran Ayata da büyük ve etkileyici projelerden uzak, sıradan bir seçim arifesi yaşandığını kaydediyor. Ayata, ülkedeki skandalların ve tartışmalı konuların ise kısa vadede küçük partilere hizmet ettiğini savunuyor:
“Böyle komplike konulara kolay cevap veren partilerin belli kesimlerden ilgi görmesi şaşırtıcı değil. Ayrıca tartışmalı konularda büyük partilerin konsensüse gittiklerini biliyoruz. Mesela yardım paketi, hem hükümetin, hem de SPD ve Yeşillerin oylarıyla kabul edildi. Daha küçük, marjinal grupların konsensüsün dışında kalan konuları savunması, belirli kitlelere çekici gelebilir ama siyasette uzun vadede bir alternatif olduklarını düşünmüyorum.”
Deutsche Welle Türkçe