Gaziantep'in Beybahçe mahallesi yaralı. Kanıyor gibi hala. Hafızaların hantallığında yok olmaktan korkuyor.
Kentin çarşı pazarında, parklarında hararetli referandum tartışmaları yaşanırken bu mahalle ise, geçen yıl 20 Ağustos'ta kına gecesini hedef alan canlı bomba saldırısında yaşamını yitiren 40'ı çocuk, 56 kişinin sessiz sessiz yasını tutuyor.
Ağırlıklı olarak Siirt Pervari'den, Şanlıurfa'dan, Şırnak, Van'dan göç alan mahallenin dar yokuşlarında, toplanan kadınlar Antep fıstığı kırıyor, çoluk çocuk da top ve çakıl taşı peşinde oynuyor.
O koşuşturan çocuklardan biriydi 7 yaşındaki Azad Aydınalp. Mahallelerindeki kına gecesinde, yaz şenliği görmek istedi, dolandı etrafında eğlencenin, koştu sağa sola. Sonra... Patlama duyuldu ve o da, '40 çocuktan biri' oldu.
"Sanki dün oldu, hiç unutamıyoruz, ne akşam ne gündüz, yatamıyoruz artık" diyor annesi Zehra Aydınalp. "Gece oluyor, saat 3 oluyor hep gözümün önüne geliyor oğlum..."
Azad, ilkokul 1'inci sınıfa gidiyordu. Birinci dönem karnesini saklamış annesi, hafif buruşuk, çıkarıyor. Azad sanata meraklıymış. Görsel Sanatlar, Müzik, Oyun ve Fiziki Etkinlikler 'Çok iyi'. Matematik dersini o kadar da sevmemiş 'Geliştirmeli' demiş öğretmeni. Galatasaraylıydı. Sarı Kırmızılı renklerle çekilen fotoğrafları da çıktı annesinin açtığı torbadan.
"Ben uzaktaydım, eşim de gececiydi, çocuklar oynarken patlama sesi duyuldu. Koştum çocukları almaya, o da yaralıydı babası da. İkisini de aldım doktora götürdüm. O geceyi Allah düşmanıma bile vermesin" diyor anne.
Baba Servet de tekstil fabrikasındaki gece mesaisinden çıkmış, mahalleye giriyordu.
Otobüs durağına yaklaşmıştı. Siirtli çiftin kına gecesinden Kürtçe şarkılar yükseliyor, geleneksel kıyafetler ve kahkahalarla renkli bir eğlence düzenleniyordu.
Bir anda duyulan patlamada baba Servet de ayağından yaralandı. Şimdi zor yürüyor, çalışamıyor, hala raporlu.
Salonunda soba kurulu, divanların duvara dayandığı küçük bir dairede yaşıyorlar. Sobanın üstünde de çocuk çorapları sarkıyor. Azad'ın kardeşleri Kader, Berfin ve Barış'ın çorapları.
"İki kızım vardı, iki oğlan, şimdi üç tane kaldı ... Büyük oğlan da yaralıydı ama o akşam ben görmedim. Aklım gitmişti. Onlar da artık korkuyor, akşamları hiç dışarı çıkamıyorlar."
Zehra tek istediklerinin saldırıyı yapanın tespit edilmesi olduğunu söylüyor. Kayıplar ve yaralılar için de tazminat ödendiğini anlatıyor.
Saldırıyla ilgili 11 şüpheli hakkındaki iddianame bu hafta hazırlandı.
İddianamede IŞİD'in Gaziantep sorumlusu olduğu belirtilen Mehmet Kadir Cebael'in, kimliği belirlenemeyen canlı bombaya, tahrip gücünü artırmak için taktikler verdiği yer aldı.
Canlı bomba için ise '20-25 yaşlarında, 170-175 cm boylarında, Türkçe konuşan bir şahıs' deniyor.
Soruşturma sürüyor. Aile bir an evvel sonuçlanmasını bekliyor.
Sık sık da mahalleye 15 dakika mesafede taşları yeni dikilen mezarlığa gidip oğulları Azad'ı ziyaret ediyorlar.
Yamaca uzanmış 56 mezarlık bir arada. Hayattaki son imzaları taşlarına 20 Ağustos, kiminin de 21 Ağustos olarak atılmış. Çoğu 18 yaşın altında.
Zehra, Gaziantep'ten gitmek istediğini söylüyor ama "Nasıl bırakayım oğlumu burada" diyor.
Yaşadıkları semtte IŞİD bağlantılı hücre evleri olduğu iddialarından rahatsız, hükümete de tepkililer.
Bu iddiaların yeterince dikkate alınmadığını söylüyorlar.
Zehra, saldırı sonrası ailelerin sessiz kalmasını eleştiriliyor, yaşananların da hafızalardan silinmemesini istiyor: "Devlet bir şeyler verdi herkes sustu. Dünyayı verseler istemem, oğlumu yanımda isterim."
Mahallede Kürt nüfus ağırlıkta. Ailelerin kimi HDPli, kimi HüdaPar'lı kimi de AKP'li.
Referandum öncesi siyasi partilerden de mahalleye ziyaretler oluyor.
"Ne değişebilir hayatınızda referandumdan sonra?" diye soruyorum, ailenin babası Servet, 'Evet çıkarsa, herkesin kaderinin tek bir kişinin eline teslim edilmiş olacağını' söylüyor