Politika

HDP'li Taşdemir'den Başbakan'a: Ağrılılar belediyeden memnun diye mi kayyım atadınız?

"'Halkın iradesine başvurmak ihanet değildir' ifadeleri nasıl değerlendirilmeli?"

13 Ocak 2017 16:39

HDP Ağrı Milletvekili Dirayet Taşdemir, Başbakan Binali Yıldırım'ın cevaplaması isteğiyle Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne (TBMM) sunduğu soru önergesinde "Tutuklama ve kayyum uygulamaları ile HDP/DBP yöneticileri üzerinden, bu hizmetlerden memnuniyetini açıkça ifade eden halk mı cezalandırılmak istenmektedir?" ifadesine yer verdi.

Taşdemir, "Burada ancak bir kısmı belirtilebilen bu hizmetler halkın takdirini kazanmış, Sosyal belediyecilik anlayışını Ağrı’ya getiren Belediyelerden memnuniyet düzeyi, AKP’li belediyelerle kıyaslanamayacak düzeyde artmıştır" dedi.

Dirayet Taşdemir'in soru önergesi şöyle:

Son dönemde demokratik siyasetin tasfiye sürecinin bir parçası olarak HDP ve DBP’li vekiller, parti yöneticileri ve belediye eş başkanları tutuklanmakta, Belediyelere kayyım atanmaktadır. Şimdiye kadar 10 bine yakın HDP ve DBP üyesi, 11 HDP milletvekili, 73 Belediye Eşbaşkanı tutuklanmış ve en son Ağrı Tutak Belediyesi’nin de eklenmesi ile 59 belediyeye kayyum atanmıştır.

Ağrı’da hali hazırda Tutak ve Diyadin Belediyeleri’ne kayyum tarafından el konulmuş, Ağrı Belediyesi eş başkanı Mukaddes Kubilay ise tutuklanmıştır.

Ağrı’da BDP’nin 2014 yılı yerel seçimlerinde 1. parti çıkmasının ardından, Hükümetin ildeki hizmetleri siyasi rekabet unsuru haline getirdiği, BDP ve HDP seçilmişlerini hedef alan bir politika anlayışı izlediği basında eleştiri konusu olmuştur. 30 Martta yapılan yerel seçimler, itirazlar sonucu tekrarlanmak üzere 1 Haziran’a bırakılmış, BDP adayları Mukaddes Kubilay ve Sırrı Sakık 2 bin 853 oy farkla belediye eşbaşkanları seçilmiştir. AKP’nin kazanmak için devletin bütün araçlarını kullandığı, çok sayıda güvenlik gücünü psikolojik bir baskı yaratmak amacıyla Ağrı’ya sevk ettiği, Nihat Hatipoğlu gibi kişilerle dini propaganda yapıldığı seçimlerin, bu anlamda belediye başkanlığı seçiminden ziyade bir referandum olarak değerlendirildiği görülmektedir.

Cumhurbaşkanlığı seçiminde Selahattin Demirtaş yüzde 61.28 oy alırken, Erdoğan’ın yüzde 36.44’lerde kalması ve nihayet 2015 seçimlerinde Diyadin provokasyonuna rağmen HDP’nin yüzde 78.22’lik oyuna karşılık AKP’nin ancak yüzde 15.83’ü yakalayabilmesinin ardından AKP’nin ildeki başarısızlığını kabullenemeyerek bütün siyasi enerjisini buna odakladığı dikkat çekmektedir. Ağrı halkı; ilde 3 vekili bulunan, belediyenin kendisinde olduğu AKP’nin 12 yıl boyunca hizmet vermemesinin yanıtını, 2015 Haziran seçimlerinde 4 vekilliği birden HDP’ye teslim ederek vermiştir.

Bu bağlamda;

1-  Devlet hukukunda Devletin kendi davranış biçimleri açısından suçluların davrandığı gibi davranamayacağı, kendini onlarla aynı konumda göremeyeceği düzenlenmiştir. Bu nedenle Devletin intikamcılık, hırs gibi tepkilere dayanan bir siyasetin üzerine çıkarak,  tarafsız ve çoğulculuğu teşvik eden bir siyasetle yükümlü olduğu belirtilmektedir. Devletin bu yükümlülüğünü göz önünde bulundurarak; 10 bine yakın HDP ve DBP üyesinin, 11 HDP milletvekilinin, 73 Belediye Eşbaşkanının tutuklanması ve 59 belediyeye kayyum atanmasının,  AKP’nin Parti Tüzüğü’nde ve Seçim Programı’nda da yer alan demokratik ve çoğulcu siyaset üzerindeki etkilerinin yol açtığı sonuçlar nasıl giderilecektir?

2-  Yerel seçimlerde Ağrı’da halkın 51’i tercihini BDP’den yana kullanmış, eş başkan Mukaddes Kubilay’ın tutuklanması ile bu irade görmezden gelinmiştir. Kayyım atanan Tutak ilçesinde AKP ancak yüzde 5,6 oy alırken, BDP 38,5 oy ile birinci parti olmuştur. Kayyum atanan Diyadin ilçesinde ise BDP 48,4 oy alırken AKP yüzde 32,2’de kalmıştır. Kayyum atamalarından sonra Belediyelerin çeşitli kamu kurumlarınca onaylanan projelerine onay verilmeye başlanmıştır. Kapatılmayan birimler çalışanlarının çıkartılması yoluyla işlevsizleştirilmiştir. Bu çerçevede, kayyum ve tutuklama uygulamalarının Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Suriye için söylediği “Halkın iradesi silahtan güçlüdür”, “Gerçek demokraside halkın iradesi vardır, gerçek demokraside halkın iradesine, düşüncesine saygı vardır” gibi ifadeleri, şahsınızın referandum üzerine söylediği “Halkın iradesine başvurmak ihanet değildir.” ifadeleri bağlamında nasıl değerlendirilmesi gerekir?

3-  Ağrı Belediyesi sadece 2016 yılı içerisinde toplam 7330 metre yeni su hattı çekmiş, 650 su şebekesini değiştirmiş, 740 adet su şebekesi arızası giderilmiştir. Çimlendirme, ağaçlandırma ve çiçek ekimi ile Ağrı’nın çehresini değiştirmiştir.  45 bin m2 sıcak asfalt yol çalışması yapılmış, üst geçitler inşa etmiş, Tahir Elçi Meydanı ile kentin demokrasi tarihini simgeleştirmiştir. Hava kirliliği ile bilinen Ağrı’da 6500 baca temizliği yapılmıştır. Belediyede kentte bir ilk olarak oluşturulan Kadın Politikaları Merkezi ile kadınların kamusal hayata katılımı için önemli çalışmalara başlanmış; kadın semt pazarı ve tekstil atölyesi kurulmuştur.

Diyadin’de Diyadin Belediyesi tarafından 100 yıllık ilçe tarihinde ilk defa 4 tane park yapılarak halkın bir araya gelebileceği alanlar yaratılmıştır. Ebru Yalçın Kütüphanesi ile ilçe kütüphaneye kavuşturulmuştur. Kadın Yaşam Merkezi kurularak ilçede kadınların üretkenliğinin açığa çıkarılması için çalışılmıştır. 5000’e yakın fidan dikilmiş, iki adet köy garajı yapılmıştır. İlk defa şehir merkezine asfalt dökülmüş, 1. Cadde trafiğe kapatılarak dekoratif taşlarla döşenmiş ve caddenin adı Yaşar Kemal caddesi olarak değiştirilmiştir. Bütün taksicilere ücretsiz plaka dağıtılarak korsan taksicilik engellenmiştir. Daha önce günde 1.5 saat su verilen ilçede, günde en az 15 saat su hizmeti alınır hale gelmiştir.

Tutak’ta Devletin 6 trilyona çıkardığı alt yapı ihalesi iptal edilerek, 425 milyara mal edildi, 20 km alt yapı tamamlandı. 5 dönüm mesir alanı, 25 km kumlama ve yol açma çalışmaları yapıldı. Şehir merkezi girişinde ilk defa ağaçlandırma yapıldı. Menfez çalışmaları ile alt yapı güçlendirildi.

Burada ancak bir kısmı belirtilebilen bu hizmetler halkın takdirini kazanmış, Sosyal belediyecilik anlayışını Ağrı’ya getiren Belediyelerden memnuniyet düzeyi, AKP’li belediyelerle kıyaslanamayacak düzeyde artmıştır. Tutuklama ve kayyum uygulamaları ile HDP/DBP yöneticileri üzerinden, bu hizmetlerden memnuniyetini açıkça ifade eden halk mı cezalandırılmak istenmektedir?