Politika

HDP'li Meral Danış Beştaş, Grup Başkanvekili sıfatıyla ilk kez TBMM Genel Kurulu'na seslendi: Üzülerek belirtmeliyim ki…

HDP'nin önceki grup başkanvekilleri Baluken ve Demirel tutuklanırken, Yıldırım'ın ise milletvekilliği düşürülmüştü

08 Mart 2018 03:41

Cumhurbaşkanına hakaretten kesinleşmiş yargı kararı nedeniyle milletvekilliği düşürülen Ahmet Yıldırım’ın yerine HDP Grup Başkanvekili olan Adana Milletvekili Meral Danış Beştaş, TBMM Genel Kurulu’nun bugünkü oturumunda, yaptığı konuşmada “Ahmet Yıldırım'ın ‘padişah bozuntusu’ lafı sebebiyle vekilliğinin düşürülmesi, Türkiye'de değil, dünyada bir ilk örnektir ve çok çok önemlidir. Siyasi rakibine eleştiri yaptığı için milletvekilliği düşürülmüş. Yargıtay 8. Ceza Dairesinin bir içtihadı, kararı çıktı ve o davada -elimde karar örneği de var, tümüyle beraat yönünde bir bozma var” dedi.

Genel Kurul’da siyasi partilerin grup başkanvekilleri Baştaş’ı yeni görevinden dolayı kutlayınca HDP’li Beştaş, “Umarım birlikte ve bir daha kesintiye uğramadan bir yasama dönemini sonlandırırız. Üzülerek belirtmeliyim ki, benden önceki Sayın İdris Baluken ve Çağlar Demirel'in cezaevinde olması ve Ahmet Yıldırım'ın da vekilliğinin düşürülmesi sebebiyle bu görev değişimini yaptık” diye konuştu. 

Türkiye’de HDP’ye  farklı bir hukuk işletildiğini ifade eden Beştaş’ın  genel kurul konuşması şöyle:

“Gerçekten Türkiye'de HDP'ye farklı bir hukuk işletiliyor ve konu biz olunca, yasalar, anayasalar, uluslararası sözleşmeler tümüyle bir kenara konuluyor; yargı hukuk kurallarına göre değil, siyasi talimatlara göre karar veriyor. Şimdi, Ahmet Yıldırım'ın "padişah bozuntusu" lafı sebebiyle vekilliğinin düşürülmesi, Türkiye'de değil, dünyada bir ilk örnektir ve çok çok önemlidir. Siyasi rakibine eleştiri yaptığı için milletvekilliği düşürülmüş. Bunu niye söylüyorum? Yargıtay 8. Ceza Dairesinin bir içtihadı, kararı çıktı ve o davada -elimde karar örneği de var, ileride daha uzun bir konuşmamda söyleyeceğim- tümüyle beraat yönünde bir bozma var.

Burada Muş halkının ve tüm Türkiye halkının iradesi gasbedilmiştir aslında. Erdoğan ve AKP, kendisine oy vermeyenleri bu milletin bir parçası olarak görmediğini ilan etmiş oluyor. Onlara göre, Sayın Ahmet Yıldırım'a oy veren Muşlular, âdeta bu milletin bir parçası değil. Aslında yüzyıl önceki, Kürt'ü vatandaş kabul etmeyen anlayışın bir aynısı devam ediyor yani HDP'ye oy verenler milletin bir parçası değil.

Yani son olarak şunu söylemek istiyorum: Gerçekten, HDP'ye ve bizim milletvekillerine ayrı bir hukuk işletildiğini önemle hatırlatmak istiyorum ve bunun derhâl durdurulması gerekiyor. Hukuk, herkes için eşit derecede ve hiçbir farklılık gözetilmeden uygulanırsa hukuk olur, hukukun üstünlüğü olur. Yani şu anda Sayın Devlet Bahçeli ve Kılıçdaroğlu'nun Erdoğan'a yönelik sözleri, "diktatör heveslisi", "hırsızlar", "Hâkim ve savcıları ihraç ediyorlar.", "Kazanan dolar milyarderi Erdoğan, sevinen hırsız çetesidir." bir sürü laf var ama biz şu anda…

Son olarak, tabii, yarın 8 Mart. Ben de Adana'da olacağım, kendi seçim bölgemde, mitingimiz olacak. Türkiye'deki tüm kadınların 8 Martını içtenlikle kutluyorum ve gelecek yıl 8 Martta umarız gerçekten şiddetin en azından bugünkü düzeyinin altında olduğu ve kadınların ayrımcılığa uğramadığı, kadın-erkek eşitliği, özgürlüğü mücadelesinde önemli bir mesafe alacağımız bir yıl olması dileğiyle yürekten bütün kadınların 8 Martını kutluyorum ve çok teşekkür ediyorum.

Sayın Başkan, sadece tutanaklara geçsin diye söylüyorum: Ben 9 milletvekilliğimizin, hâlihazırda vekilliğinin, tümüyle talimatla çalışan ve karar veren yargı hükümleriyle düşürüldüğünü ifade etmek istiyorum ve vekillikleri düşürülen tek partinin bizim olmamız tesadüf değil. Bu tam da bize oy verenlerin ayrıştırılmasıdır, çifte standarda dayalı bir hukukun işletilmesidir.

Elimdeki Yargıtay 8. Ceza Dairesi Kararı Türkiye Komünist Partisine ilişkin 'Padişah bozuntusu…' aynı cümlelerle verilen bir karardır. Ceza dairesinin kararı ile istinaf dairesinin kararı arasındaki fark bile bu konudaki ayrımcılığı ve milletin farklı şekilde değerlendirildiği, iradesinin gasp edildiği gerçeğini ortaya koyuyor. Biz nesnel olarak olgulara dayalı, sonuçlara dayalı söylüyoruz, bu bizim subjektif yaklaşımımız değil."