Politika

HDP’li Baydemir’den CHP’ye: Demirtaş’a, Yüksekdağ’a yapılanlar yarın sizin başınıza gelecek!

“Önce ayağınıza kurşun sıktılar, denediler…”

16 Kasım 2016 20:24

HDP Merkez Yüksek Kurulu (MYK) üyesi ve Urfa Milletvekili Osman Baydemir, parti milletvekillerinin tutuklanmasına ilişkin yaptığı açıklamada CHP’ye çağrıda bulundu. Baydemir, CHP Genel Başkan Yardımcısı Bülent Tezcan’a yapılan silahlı saldırıyı da hatırlatarak “Bugün Demirtaş'a, Yüksekdağ'a, HDP’ye yapılanlar, siz susmaya devam ederseniz, yarın size de yapılacaktır. Hiç şüpheniz olmasın. Önce ayağınıza kurşun sıktılar. Denediler, sizi sınadılar. Daha sonra başka adımlar atacaklardır” ifadelerini kullandı. 

Baydemir, AKP İzmir Milletvekili Hüseyin Kocabıyık “Halk cezaevlerini basacak, mahkûmları asacak” sözlerine ilişkin olarak da “Cumhurbaşkanı'na soruyorum; siz bu bilgiden haberdar mısınız? Bu algı operasyonundan, bu zemin hazırlamadan bizatihi tutuklama gibi siz mi mesulsünüz? Adalet Bakanı'na çağrıda bulunuyorum, siz bu işin neresindesiniz? Başbakan'a soruyorum, sizin bundan bilginiz var mı? Siz bu işin neresindesiniz?” diye sordu.

Baydemir, HDP Eş Genel Başkanları ve milletvekillerinin cezaevi koşullarına ilişkin basın toplantısı düzenledi. Baydemir şunları söyledi:

Türkiye toplumunun adeta umudu olan, sürü olmayı reddeden ve toplumu sürü halinde yönetmenin hiç kimseye fayda sağlamayacağına inanan, bu konuda yegane muhalefet olan eşbaşkanlarımızın ve milletvekillerimizin tutuklanması bir darbedir ve maalesef bu darbe kesintisiz bir şekilde sürdürülüyor. HDP, tek bir fert kalıncaya kadar asla ve kata toplumun sürü haline getirilmesine izin vermeyecektir, rıza göstermeyecektir. Boyun eğmeyecektir. 

Asla ve kata Selahattin Demirtaş’ın, Figen Yüksekdağ’ın esaret altında tutulmasını, tecritte tutulmasını kanıksamayacağız, bunu meşru görmeyeceğiz. Eşbaşkanımız Selahattin Demirtaş ve milletvekilimiz Abdullah Zeydan, Edirne F Tipi Cezaevi’nde tutuluyor. Silivri 9 nolu Cezaevi’nde milletvekillerimiz Leyla Birlik, Nursel Aydoğan, Selma Irmak, DBP Eş Genel Başkanı Sebahat Tuncel ve milletvekilimiz Nihat Akdoğan tutuluyor. Kandıra 1 Nolu F Tipi Cezaevi’nde, Eş Genel Başkanımız Figen Yüksekdağ, milletvekillerimiz Gülser Yıldırım, Ferhat Encü, Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Eşbaşkanı Gültan Kışanak, önceki dönem milletvekilimiz Ayla Akat Ata ki kendisi aynı zamanda KJA sözcüsü, yine Kandıra 2 nolu F tipi Cezaevi'nde Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Eşbaşkanı Fırat Anlı ve Grup Başkanvekilimiz İdris Baluken tutuluyor.

"Arkadaşlarımız savcılığa çıkarılmadan cezaevlerinde hazırlık yapılmış"

Burada iki hususa dikkatinizi çekmek istiyorum. Bütün bu arkadaşlarımız, eşbaşkanlarımız, milletvekillerimiz daha gözaltına alınmadan, daha mahkemeye çıkarılmadan söz konusu cezaevlerinde hazırlık yapılmış. Yani arkadaşlarımızın tutuklanma kararları daha önceden verilmiş ve hangisinin hangi cezaevine konulacağı daha önce karar altına alınmış. Ortada bir hukuk, bir adalet yok, ortada işleyen bir yargı mekanizması yok. Şu anda arkadaşlarımızın tamamı, başta Eş Genel Başkanlarımız Demirtaş ve Yüksekdağ olmak üzere tecrit altında tutuluyorlar. 

"HDP’lilerin cezaevinde olmasının tek sebebi..."

Bugün Demirtaş’ın, Yüksekdağ’ın ve milletvekillerimizin cezaevinde oluşunun yek talimatı vardır. Bu talimatı veren Cumhurbaşkanıdır. Cumhurbaşkanı size sesleniyorum; Demirtaş ve Yüksekdağ muhaliftir ve rakiplerinizdir. Rakiplerinizle demokratik bir zeminde hesaplaşmanın yegane yolu var, o da sandıktır. Sandıkta alt edemediğinizi cezaevine koymak darbedir. 15 Temmuz darbesi nasıl ki millet iradesine bir darbeyse, bugün sizin talimatınızla cezaevine konulan eşbaşkanlarımızın, milletvekillerimizin yaşamış oldukları da aynı şekilde bir darbedir ve gayrimeşrudur. Size çağrım bu gayri meşruluktan bir an önce vazgeçmenizdir.

"Tutuklanan HDP’liler neden bulundukları illerin cezaevlerinde değiller?"

Demirtaş neden Edirne’de tutuluyor? Diğer arkadaşlarımız neden tutuklandıkları illerin cezaevlerinde tutulmuyorlar? Burada çok ciddi endişelere, kaygılara da dikkatinizi çekmek istiyorum. Sakın ha sakın, aklınızdan geçirmeyin. Bu felaketi başka bir felaketle derinleştirme çabasından bir an önce vazgeçin. Tutuklama hukuksuzluktur, tutuklama darbedir ama tutuklama ile de yetinilmiyor. Öyle görülüyor ki bambaşka bir saldırının ve kaosun fitili cezaevleri üzerinden derinleştirilmeye çalışılıyor. 

"Haberdar mısınız?"

AKP İzmir milletvekilinin atmış olduğu bir tweet var. Bir suikast girişimi olduğunda halk cezaevlerine saldıracak ve cezaevindekileri linç edecek diye. Cumhurbaşkanı'na soruyorum; siz bu bilgiden haberdar mısınız? Bu algı operasyonundan, bu zemin hazırlamadan bizatihi tutuklama gibi siz mi mesulsünüz? Adalet Bakanı'na çağrıda bulunuyorum, siz bu işin neresindesiniz? Başbakan'a soruyorum, sizin bundan bilginiz var mı? Siz bu işin neresindesiniz? 

"Kendimizi özgür hissetmeyeceğiz"

Cezaevinde bulunan eşbaşkanlarımız Demirtaş ve Yüksekdağ, milletvekillerimiz, belediye başkanlarımız gayri hukuki, gayri ahlaki, demokrasi dışı yöntemlerle zindana konuldular. Onlar zindandan çıkmadığı müddetçe biz de kendimizi özgür hissetmeyeceğiz. Onlar çıkıncaya kadar, bu parlamento çatısı altında mücadeleye dahil oluncaya kadar mücadelemiz devam edecektir.

"Tırnaklarına zarar gelirse..."

Eşbaşkanlarımızın ve milletvekillerimizin başına herhangi bir şey gelirse, tırnaklarına zarar gelirse bunun birinci derecede sorumlusu Cumhurbaşkanı, Başbakan, Adalet Bakanı ve dokunulmazlığın kaldırılmasına el kaldıran milletvekilleri olacaktır. Az önce sözünü ettiğim sosyal medya paylaşımını yapan milletvekili sizin kumpasını kurduğunuz algı operasyonunun bir parçası mıdır, yoksa ortaçağ engizisyon döneminin çağrısını yapan başka bir kripto mudur? Bunu açığa çıkarmak sizin sorumluluğunuzdadır.

"HDP’ye kaybettirmek size kaybettirmek olacaktır"

Çatışmanın, ölmenin, öldürmenin bu topluma faydası olmayacaktır. HDP'yi yok etmenin, olağanüstü bir rejimle toplumu susturmanın, Cumhurbaşkanı size de faydası olmayacaktır. HDP'ye kaybettirmek size kaybettirmek olacaktır. Çünkü demokrasi zeminini ortadan kaldırıyorsunuz. Çünkü legal siyaset zeminini ortadan kaldırıyorsunuz. Çünkü binmiş olduğunuz dalı kesiyorsunuz. 

"Halkın iradesine gidelim, bakalım halk ne diyor"

Cumhurbaşkanı sizi aklın, hukukun, legal demokratik siyaset yoluna devam ediyorum. Buyurun hodri meydan. Şiddeti durdurun, baskıyı durdurun, medya üzerindeki sansürü kaldırın bir kez daha halkın iradesine gidelim. Bakalım halk ne diyor. Milli iradeyi dilinize pelesenk ettiniz, sakız gibi çiğniyorsunuz. Peki Demirtaş, Yüksekdağ ve milletvekillerimiz altı milyon insanın iradesi değil de nedir? Sizin milli iradeden kastınız sadece ve sadece size oy verenlerse, kusura bakmayın bizler sizin yönetim şeklinize muhalefet ediyoruz.

"Eşbaşkanlarımıza ve milletvekillerimize selam olsun"

Cezaevlerinde bulunan eşbaşkanlarımıza, milletvekillerimize ve belediye başkanlarımıza binlerce kez selam olsun. Onlar bir gün mutlaka özgürlüklerine kavuşacaklardır. İşte o gün geldiğinde bu ülke bir kez daha aklın, vicdanın yolunu bulduğunda, bu darbeyi meşru görenler ve bunun şakşakçılığını yapanlar, emin olun utançlarından yüzümüze bakamayacaktır. Ve o gün de inşallah ortak çabamızla, ortak mücadelemizle yakındır. Halkımıza çağrımdır, lütfen moralinizi bozmayın. Karamsarlığa kapılmayın, korkmayın. Çünkü korkması gerekenler hukuksuzluğu dayatanlardır. Esas korkması gerekenler zulmü reva görenlerdir.

Açıklamanın ardından Baydemir basının sorularını yanıtlarken şunları söyledi:

"İddiaların zemini olmasaydı bu açıklamayı yapmazdık"

Eğer bir risk olmasaydı biz bu açıklamayı yapmayacaktık. Bir kaç gün boyunca tecrit uygulamaların ve olası saldırıların önlenmesi konusunda kimi temaslarımız oldu. Bu temaslardan sonuç almadığımız için bu çağrıyı yapıyoruz. “İşkenceye sıfır tolerans” denilen bir dönemde söz konusu cezaevi müdürü hakkında işkence iddiaları var. Kendisine selam vermeyen bir mahpusu tecritle cezalandırdığına dair bir sicili var. Elbette ki bizim muhatabımız cezaevi müdürleri değildir. Bizim muhatabımız Cumhurbaşkanı'dır, Başbakan'dır, Adalet Bakanı'dır ve Meclis Başkanı'dır.

"Meclis Başkanı'ından tık yok"

Ey Meclis Başkanı sen nasıl bir meclis başkanısın? Şu anda ana muhalefet misyonunu gören bu parlamentonun üçüncü büyük siyasi partisinin eşbaşkanları cezaevinde tutuklu, tecrit altında ve senden tık yok, ses yok. Bu nasıl bir anlayıştır, bu nasıl bir insani bir duruştur, bu nasıl bir ahlaki duruştur? 

"Cezaevinde olmalarının nedeni başkanlık"

Eş Genel Başkanlarımız bugün cezaevindeyse, bunun sebeplerinden biri de başkanlık konusudur. Eşbaşkanlarımız özgürlüğe kavuşuncaya kadar bizim açımızdan hiçbir yasa ve anayasal çalışma meşru değildir. Bu meclisin üçüncü büyük siyasi partisi, iradesi, yönetim kademesi, milletvekilleri cezaevindeyken kimse parlamento işliyor, yasa işliyor, hukuk işliyor, ahlak işliyor iddiasında bulunamaz.

"CHP'ye sesleniyorum..."

Ana muhalefet partisine sesleniyorum; bugün Demirtaş'a, Yüksekdağ'a, HDP’ye yapılanlar, siz susmaya devam ederseniz, yarın size de yapılacaktır. Hiç şüpheniz olmasın. Önce ayağınıza kurşun sıktılar. Denediler, sizi sınadılar. Daha sonra başka adımlar atacaklardır.

Sevgili eşbaşkanımız Demirtaş ile insan hakları aktivistiyken çok sık kullandığımız, insan hakları ortamının veciz bir sözü vardı: Susma, sustukça sıra sana gelecek.