MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin, cezaevlerindeki tep tip kıyafet uygulamasıyla ilgili kullandığı, “Mahkumların alayı da smokin giyip gelecek hali yok herhalde” ifadelerine tepki gösteren HDP Sözcüsü ve Kars Milletvekili Ayhan Bilgen, cezaevindeki siyasetçilerin ve gazetecilerin böyle bir dertleri ve beklentileri olmadığını, uygulamayla ilgili dikkat çekilen noktanın masumiyet karinesi olduğunu söyledi.
Basın kuruluşlarının Ankara temsilcileriyle bir araya gelen MHP Genel Başkanı’nın ‘tek tip’ açıklamalarıyla ilgili T24’ün sorusunu yanıtlayan Bilgen, "Cezaevindeki özellikle siyasetçi, milletvekili, belediye başkanı ve gazetecilerin smokin giymek gibi bir dertleri ve beklentileri yok. Sadece, hukukun en temel ilkelerinden olan suçu ispatlanana kadar herkesin masum olduğu ilkesi ve adil yargılamanın gereği olan insani bir durumdan söz ediliyor” dedi. Bilgen, şöyle devam etti:
"Geçmişte, tek tip dayatmalarının Türkiye’yi nereye sürüklediğini özellikle güvenlik derdi ya da iddiası olanlarında hatırlaması gerekiyor. OHAL dolayısıyla yaşanan kaosun cezaevlerinde kıyafet provokasyonu ile bir patlamaya dönüşmesinin sorumluğunu hiç kimse taşıyamaz.”
MHP Genel Başkanı, bugün düzenlediği toplantıda tek tip düzenlemesi sorusuna bunun zaman zaman gündeme getirildiğini belirterek, "Cezaevi şartlarına göre bazıları farklı hareketlerde bulunuyor. Bunlar daha sonra hükümetle ilgililer arasında verilecek bir karara bağlıdır. Büyük bazı davetiyelerde olur ya üzerinde yazar, siyah smokin giyin. Mahkumların alayı da smokin giyip gelecek hali yok herhalde” cevabını vermişti.
“Rejimi bir OHAL rejimi olarak tescilliyorlar"
Öte yandan, MYK toplantısına verilen arada düzenlediği basın toplantısında da gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulunan HDP’li Bilgen, OHAL’in yeniden uzatılmasına ilişkin olarak, “Bu tercihi yapanlar artık rejimi bir OHAL rejimi olarak tescilliyorlar. Bu da Türkiye’yi her alanda büyük bir tehditle karşı karşıya bulundurmaya devam ediyor” dedi. Bilgen’in basın toplantısı ve sorulara yanıtları şöyle.
-Türkiye ya OHAL’i bitirecek ya demokrasi iddiasını tümüyle tüketecek. Bundan bir yıl önceki uzatmada usul ve şekil kuralları bile dikkate alınmadı. Yapılmamış bir MGK toplantısı referans olarak gösterildi. OHAL bu şekilde uzatıldı. Bütün bunlar suçtur, sahte evrak niteliğindedir. Devletin Anayasa’da tarif edilmiş kurumlarının bu kadar ciddiyetsiz yaklaşması, o günden bu güne bütün uzatmaları hukuken sakat kılmıştır. Biz OHAL’de daha fazla ısrar edilmemesini, daha fazla suç işlenmemesini, daha fazla insanın özgürlüğüyle ekmeğiyle oynanmamasını istiyoruz. Ama bu tercihi yapanlar artık rejimi bir OHAL rejimi olarak tescilliyorlar. Bu da Türkiye’yi her alanda büyük bir tehditle karşı karşıya bulundurmaya devam ediyor.
-(Seçim ittifakları) Seçim ittifakları anlamında değil, genel olarak görüşmeler, dayanışma ve birlikte çalışma arayışları yapılıyor. Türkiye’nin bütün sorunları için, farklı çatılar altında da olsalar ortak kaygılar için iletişim kurabilecek çevrelerin bir araya gelmesini önemli buluyoruz. Şüphesiz Türkiye’nin batısında da doğusunda da farklı toplumsal kesimlerle birçok alanda ortak çalışma platformları kurmaya çalışıyoruz.
-(Bahçeli’nin ittifak açıklamaları) Kendisi hangi gündemle siyaset yapmak istiyorsa bizi gerekçe göstermeden, bahane etmeden yapabilir. Türk milliyetçileri bu kadar reaksiyoner pozisyon almak zorunda değiller. Kendi sözleri, kendi planları, siyasete yükledikleri anlam neyse bunu yapsınlar. Kim kiminle, hangi çerçevede, hangi eksende bir araya gelecek bıraksın kendileri karar versin. Biz OHAL konusunda tepkisi olan, Türkiye’nin demokrasiden uzaklaşmasının tehlikesini gören bütün toplumsal kesimlerle, muhafazakar, liberal, sol, milliyetçi ayrımı yapmaksızın buluşmanın bir ihtiyaç olduğu kanaatindeyiz. Bunu zaten kararlılıkla yapacağız. Kim bundan kaygı duyarsa bu bizim gündemimizde olmayacak.
Ama bizim için şu anda ittifakların seçim planlamalarının önünde bugün verilecek sınav var. Bugün bu baskıya göz yumup yarın sadece ittifak arayışına girerse siyasi partiler siyasete olan güven iyice biter. Şu anda zaten siyaset sorunları çözmekten uzak bir noktada, toplumu geren, kamplaştıran bir işlev görüyor. Bizse tam tersi bir beklentinin altını çizmek istiyoruz. Şu an toplumun çok ciddi bir kesimi OHAL mağdurudur ve OHAL’in bitmesi için bütün siyasi partiler üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmelidir. Yoksa Türkiye çok daha büyük bir felakete sürüklendikten sonra hangi partinin hangi yöntemlerle parlamentoya girdiğinin, cumhurbaşkanı destek ilanlarıyla hangi pozisyonları kaptığının hiçbir önemi kalmayacak.