Gündem

HDP'li Gergerlioğlu'ndan Aysel Tuğluk tepkisi: Böyle bir insanı cezaevinde tutuyorsunuz, şu zalimliğe bakın!

Gergerlioğlu, yaptığı konuşmada KHK'lıların yaşadığı sorunlara da dikkat çekerek, "Bakın bu iktidar her şeyi ile adeta cinayet işliyor. Her şeyi ile insanlık dışı fiillere imza atıyor" dedi

13 Mart 2022 20:24

HDP İzmit İlçe Örgütü, 4. Olağan Kongresi'nde konuşan HDP Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu, eski HDP Eş Genel Başkan Yardımcısı Aysel Tuğluk'un cezaevinde yaşadıklarını aktararak, "Böyle bir insanı cezaevinde tutuyorsunuz şu zalimliğe bakın" dedi. Gültan Kışanak'ın Tuğluk sağlık durumu hakkındaki son bilgileri aktaran Gergerlioğlu, "Kışanak Başkanımız diyor ki: “Ben hayatta sigara içmedim ama Aysel arkadaşımız sigara içiyor fakat sigarayı yakmayı beceremiyor. Ben hiç sigara içmeyen birisi olarak sigarayı yakıyorum ona veriyorum sigarayı kendi başına yaksa saçını yakacak." ifadelerini kullandı. 

HDP Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu, eski Avrupa Birliği Bakanı Ali Haydar Konca ve çok sayıda kurum temsilcisinin de katıldığı kongrede divan üyelerinin belirlenmesinin ardından konuşma yaptı.,

Gergerlioğlu şu açıklamaları yaptı:

"Kobani Kumpas Davası değil aslında tam bir komedi sergileniyor!"

Değerli arkadaşlar tüm güçleri ile bizi engellemeye çalışıyorlar. Kobani Kumpas Davası, Kapatma Davaları ile yoğun bir şekilde üstümüze gelmeye çalışıyorlar ama biz gittikçe büyüyoruz! Arkadaşlarımız üzerinde terör estiriyorlar, bakın Kobani Kumpas Davalarına gidiyoruz vekil arkadaşlarımız ile, arkadaşlarımız savunuyor ve tamamen bir komedi olduğunu görüyoruz! Geçtiğimiz gün gittik; Van Muradiye’den bir polis davet etmişler müşteki olarak! Polis Muradiye’de Kobani olaylarının olduğunu söylüyor ve bu konuda müşteki olduğunu söylüyor. Peki oradaki arkadaşlarımız sordu: “Sen bizi tanıyor musun? Biz yargılanıyoruz bizden şikayetçi misin ey polis memuru? Biz mi sana bir şey yaptık?” “Hayır ben sizi tanımıyorum, sizden de şikayetçi değilim.” Dedi. Hemen hakimler devreye girdi! “Sayın polis memuru şikayetçisin değil mi? Şu arkadaşlardan şikayetçisin.” “Evet şikayetçiyim.” Mahkeme böyle yürüyor, böyle bir mahkeme var!

Gülten Kışanak Başkanımız diyor ki: “Ben hayatta sigara içmedim ama Aysel arkadaşımız sigara içiyor fakat sigarayı yakmayı beceremiyor. Ben hiç sigara içmeyen birisi olarak sigarayı yakıyorum ona veriyorum sigarayı kendi başına yaksa saçını yakacak.

Gergerlioğlu, ATK'nın Aysel Tuğluk raporuna tepki gösterdi 

Aysel Tuğluk arkadaşımız hasta mahpus ve yargılanacak, gelip ifade vermesi istenecek! Aysel Tuğluk adına kadın arkadaşlarımız savunma verdi geçtiğimiz duruşmada. Düşünün bir hasta mahpusa ifade verdirmeye çalışan bir mahkeme var karşımızda ve Gülten Kışanak arkadaşımız Aysel Tuğluk vekilimizin yaşadıklarını anlattı. Bakın ne anlattığını burada anlatayım ilk defa duyacaksınız son yaşadıklarını! Gülten Heval diyor ki: “Aysel Tuğluk arkadaşımız koğuşta bazen avluya çıkıyor ve kapıyı kapatıyor sürgülü. Daha sonra avludan kapıyı çalıyor. “Kapıyı açın içeriye gireceğim.” Diyor. Biz diyoruz ki: “Aysel Heval sen sürgüledin biz buradan açamayız ki. Avludan açılır o sürgü. Çek sürgüyü açılsın.” Yok bunu beceremiyor! Bunu yapamıyor! Camı açıp oradan sesleniyoruz, şöyle yapacaksın diye.” Bir sürgüyü çekmeyi beceremeyen bir insanı şu anda cezaevinde tutuyorlar. Düşünün şu vicdansızlığı. Bir sürgüyü çekmesini bilemeyen, yapamayan bir insanı Aysel Tuğluk vekilimizi şu anda zindanda tutuyorlar. Başka? Gülten Kışanak Başkanımız diyor ki: “Ben hayatta sigara içmedim ama Aysel arkadaşımız sigara içiyor fakat sigarayı yakmayı beceremiyor. Ben hiç sigara içmeyen birisi olarak sigarayı yakıyorum ona veriyorum sigarayı kendi başına yaksa saçını yakacak. Böyle bir insanı cezaevinde tutuyorsunuz şu zalimliğe bakın. Şu İstanbul Adli Tıp Kurumu’nun kararına bakın! Şu skandala bakın! Bu rezaleti görmeniz için doktor olmanıza, hekim olmanıza gerek yok, tam bir skandal yaşanıyor. Gülten Heval: “Biz Aysel’e çay koydurtmuyoruz, yoksa elini yakar. Arkadaşlarımız çay döktürtmüyor, kettledan çay dökemiyor, bunu beceremiyor, siz böyle bir bilinç kaybı, zihinsel yetersizlik yaşayan bir insanı zindan da tutuyorsunuz. Güya bilimsel kararlarla onu zindanda tutuyorsunuz! Bu iktidarın vicdansızlığı bu noktada! Hiç kimseyi ayırt etmeksizin bu vicdansızlığa devam ediyorlar. Biz gittik arkadaşlarımız ile Kandıra Cezaevi’nin önüne, bakın yaptığınız insanlık dışı. Aysel Tuğluk’u serbest bırakın. Binlerce arkadaşımıza zulmediyorsunuz, hasta mahpus, hastalık deyince akan sular durur dedik, hakkımızda soruşturma başlatıldı. Düşünebiliyor musunuz? 8 yıla kadar benim için ceza istedikleri bir soruşturma başlatıldı. El insaf ya! Şu ülkenin haline bakın! Şu rezalete bakın! Biz tamamen absürt bir yargılamanın sürdüğünü görüyoruz ve başka da bakın Ankara’da da isyan ediyordum neler neler yaşanıyor şu ülkede.

"Yüzde 85 engelli MS hastası bir kadını Sincan Cezaevi’ne koydular müdür bey benimle görüşmekten kaçındı"

Daha geçen gün yüzde 85 engelli MS hastası bir kadını Sincan Cezaevi’ne koydular. yüzde 85 engelli, yürüyemiyor, eli ayağı tutmuyor, felç, altı bezleniyor, evde annesi altını bezliyormuş, polisler gelince kadın demiş ki: “Bu kadar beni yargılayıp ceza verdiler ama herhalde bunu yapamazlar, beni cezaevine herhalde götürmezler. Memur bey beni almayacaksınız değil mi? Bu kadar kötü bir durumdayım.” Ve alıp 3 Mart’ta cezaevine götürmüşler, girdi içeriye. Ben gerçekten isyan ettim gittim Sincan Kadın Cezaevi’ne müdür beye nasıl içeride tutulur ne yapıyorsunuz demek için. Müdür bey benimle görüşmekten kaçındı. Diyecek tek kelimeleri yok.

"KHK ile ihraç edilen insanları o kadar bir çaresizliğe sürüklüyorlar"

Öylesine insanlara zulmediyorlar ki bakın son 1 haftanın bilançosunu açıklayım; KHK ile ihraç edilen insanları o kadar bir çaresizliğe sürüklüyorlar ki; daha geçen hafta Ordu’da bir polis memuru çaresizlikten, açlıktan, susuzluktan ve köşeye sıkışmışlıktan dolayı benzine üzerine döktü ve kendini yaktı 3 çocuk babası. Ankara’da ihraç edilmiş bir astsubay kendini asarak intihar etti, Giresun’dan gencecik bir öğretmen 36 yaşında kahrından ihraç edildikten sonra beraat de etmesine rağmen işine iade edilmediği için, nişanlısı da onu terk etmiş, sosyal bir dışlama da yaşamış ardından kahrından kanser olmuş 36 yaşında kanserden vefat etti. Bakın bu iktidar her şeyi ile adeta cinayet işliyor. Her şeyi ile insanlık dışı fiillere imza atıyor. El insaf diyoruz!

“Bir Kürt kadını temizlik işçisi olarak çalışıyor Bolu Belediyesinde, kadın Selahattin Demirtaş fotoğrafı paylaşmış sosyal medyada “Vay efendim sen nasıl Selahattin Demirtaş fotoğrafı paylaşırsın?” hemen işten atmışlar!

Bakın biz şunu çok net söylüyoruz; bize yönelik tüm baskılar Kürt meselesini devre dışı bırakmak içindir ama biz diyoruz ki; Türkiye’nin en önemli insan hakları ihlali Kürt meselesindeki devletin yaptığı ihlallerdir. Bu çok nettir! Bizi devre dışı bırakmaya çalışıyorlar boşuna! Sonunda tüm siyasetçiler aynı yere geliyor değil mi? “Kürt realitesini tanıdık diyorlar. AB’nin Diyarbakır’dan geçer!” tamam bunu söyle bravo deriz çünkü gerçeği görüyorsun. Geçtiğimiz günlerde Sn. Kemal Kılıçdaroğlu da Diyarbakır’a gitti! Kürt meselesinde helalleşeceğiz diye gitti, herkesle görüşmeye çalıştı! Herkes ona soru sordu Diyarbakır zindanlarında kalmış bir mahpusu ziyaret etti. Helalleşeceğiz dedi, bu ülkede her kesimden insanla helalleşeceğiz dedi! Kürt meselesinde çözüm yolları sundu. Biz bu olumlu gelişmeleri tebrik ederiz. Güzel adımlardır, tüm siyasi partilerin atması gereken adımlardır ama tam bu yaşanırken bir başka olumsuz gelişme de maalesef bir CHP Belediye Başkanı ile yaşandı. Biz doğruya doğru yanlışa da yanlış deriz. Bakın Bolu Belediye Başkanı var Tanju Özcan diye birisi. İnanılmaz uygulamalar yapıyor. Suriyelilere daha yüksek elektrik su parası alacakmış, abuk sabuk şeyler. En son bir vukuatı daha duyduk. Bolu İl Eş Başkanımız aradı beni: “Vekilim bu Belediye Başkanı bir fiile imza attı bu ne iştir?” “Ne oldu Başkanım?” “Bir Kürt kadını temizlik işçisi olarak çalışıyor belediyede, kadın Selahattin Demirtaş fotoğrafı paylaşmış sosyal medyada “Vay efendim sen nasıl Selahattin Demirtaş fotoğrafı paylaşırsın?” hemen işten atmışlar! Bir çözüm bulun dedi. biz bunun üzerine Belediye Başkanı’na çağrı yaptık. Bakın hiç hakaret etmeden. “Sen bu yanlıştan vazgeç sevgili Başkan’ın fotoğrafını paylaşmak bir onurdur, lütfen bu işçiyi geri al, yaptığın yanlıştan da geri dön.” Maalesef ki bize hakaretlerle döndü. Siz sevgili Başkanvekillerimiz, Eş Genel Başkanımız Figen Yüksekdağ’ı, binlerce üyemizi zulmen cezaevinde tutuyorsunuz bir de üstüne bir mazlum, emekçi kadın temizlik işi yapıp ancak hayatını kazanan bir kadın Selahattin Demirtaş fotoğrafı paylaştı diye işten atıyorsunuz! El insaf! Bu nasıl bir hal? Selahattin Demirtaş bu halkın onurlu bir evladıdır! Hiç kimse ona hakaret etmeye, Selahattin Demirtaş fotoğrafı paylaştığı için bir kimseyi işten atmaya kesinlikle hakkı yoktur, biz de buna kesinlikle izin vermeyiz. Çok net bir şekilde söyleyelim; Sevgili Başkan cezaevinde olabilir, o mazlum kadın işten atılmış olabilir ama biz işte bunun için varız! Bu haksızlıklara, hukuksuzluklara boyun eğmemek için HDP var! Biz bunu kesinlikle kabul etmiyoruz. Partimize yönelik tüm bu saldırıları kesinlikle kabul etmiyoruz. Arkadaşlarımıza yönelik tüm bu saldırıları kesinlikle kabul etmiyoruz.

"HDP ve siz vekilleri siyaset yapamayın! Tek dertleri bu"

Siyaset yapmamızın önüne geçmeye çalışıyorlar. İşte Kobani Kumpas Davası devam ediyor, işte Kapatma Davası devam ediyor! Bugün 13 Mart, geçen sene bugünler vekiliniz olan beni Meclis’ten atma hazırlıkları yapıyorlardı biliyorsunuz. 17 Mart’ta benim vekilliğimi düşürmüşlerdi. Partimize kapatma davası açmışlardı, onun maalesef ki yıl dönümüne yaklaşıyoruz. Tüm bu yaptıklarından sonra bizi boş yere zalimce, hukuksuzca zindana attıktan sonra ve biz Anayasa Mahkemesi kararı ile ve daha doğrusu halkın gücüyle Meclis’e döndükten sonra zulümlerine devam ediyorlar. Şimdi de geçtiğimiz günlerde sizler adına bir temsilciyim Meclis’te Ankara’da ve sizler adına Almanya’da Demokrasi ve Özgürlük Konferansına çağrıldım. Her kesimden entelektüellerin, aydınların katıldığı bir konferansa, biletimizi de aldık son gün Ömer Faruk Gergerlioğlu yurt dışına çıkışın yasak! “Ne oldu? Ben milletvekiliyim öyle bir yasak yok nereden çıktı bu.” “Yasak hakkında yargı kararı var!” “Peki niye önceden söylemediniz ben biletimi aldım son gün.” Apar topar mahkemelere koşturduk, hakkımızda bir soruşturma varmış ve fırsattan istifade, ben cezaevindeyken hakkımda bir yurt dışı yasağı koymuşlar fırsatçılık! Peki ben vekilliğe geri döndüm kaldır bunu, milletvekilinin dokunulmazlığı vardır bu dokunulmazlık milleti temsil ettiği için vardır, milletin söyleyemediğini rahatça söylesin diye, yoksa benim nefsime verilmiş dokunulmazlık değil ki bu dokunulmazlık sizin dokunulmazlığınız arkadaşlar. Bütün bunlara rağmen, itiraz ettik ve itirazımızı reddettiler Almanya’ya gidemedik. Yurt dışı yasağımız devam ediyor. Şu hale bak! Apaçık bir şekilde Anayasa’yı çiğniyorlar, lamı cimi yok! Neden? HDP ve siz vekilleri siyaset yapamayın! Tek dertleri bu. Sizin her türlü siyasetinizin önüne geçeceğiz demeye çalışıyorlar ama hiç uğraşmasınlar, biz vekiller, partimiz olarak sesimizi tüm Türkiye’ye hatta tüm dünyaya duyurmaya devam edeceğiz!

"Ne oldu? Hani ‘One minute’ diyordun!"

Değerli arkadaşlar şu anda maalesef ki Türkiye’de arkadaşlarımız da bahsetti; iç ve dış politikada büyük yalpalamalar var! Daha dün kendisinin muhalifi herkesi İsrail’in uşağı olarak niteleyen bir iktidar şu anda büyük bir törenle İsrail Cumhurbaşkanı’nı karşıladı, ne yapacağını bilemiyor! Ne oldu? Hani ‘One minute’ diyordun! Hani bütün ümmet-i Muhammedîn temsilcisiydin, ne oldu? Ne oldu sana itiraz edene hemen ‘İsrail’in uşağı’ diyordun ne oldu? En başta sen karşılıyorsun. Bu ne hal? Ne dediklerini bilmiyorlar! Binlerce hekim yurt dışına gidiyor, artık Türkiye’de uzmanlık sınavına çalışmıyorlar bile, herkes yurt dışına gidiyor, binlerce genç ve binlerce hekim yurt dışına gidiyor. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a bu soruluyor tepesi atıyor beyefendinin “Giderlerse gitsinler.” Diyor! Bu ne demek? Bu toplumda insanlar ölürlerse ölsünler demektir! Hekim ya binlerce TL, milyonlarca TL’lik tesislerle hekimler yetişiyor şu ülkede! Ne kadar masraf yapılıyor biliyor musunuz? En ağır eğitimi hekimler alır! En pahalı eğitim tıp fakültelerinde. Sen bu kadar uğraş pratisyen, uzman hekim, akademisyen, hoca yetiştir “Giderlerse gitsinler” bu para senin mi? Milletin parası bu! Nereye gidecek bu paralar? Hiç bunun hesabını veriyor musun? Şu hale bakın!

"Ülkeyi bir nükleer cehenneme çevirecekler"

Değerli arkadaşlar say say bitmez! Gerçekten şu anda ülkenin varını yoğunu satmakla meşguller, ne yapacaklarını bilemez bir haldeler, biz Meclis’te elimizden geldiği kadar engel olmaya çalışıyoruz! Nükleer düzenleme yasası geçtiğimiz hafta çıktı, tüm gayretlerimize rağmen! Ne yapacaklar? Ülkeyi bir nükleer cehenneme çevirecekler, Çernobil kazasının olduğu bir dünyada Mersin Akkuyu Nükleer Santrali yapım çalışmaları devam ediyor ve büyük bir tehlike! Sinop’ta aynı şekilde büyük bir tehlike, yarın öbür gün bu nükleer reaktörler patlarsa bunun hesabını kim verecek? “Allah’ın taktiridir, fıtrattır, kazadır.” diyecekler! Demode olmuş bir teknoloji, dünya artık bunlardan vazgeçti ama yok! Birilerine para kazandıracaklar başka bir kafaları yok inanın ki!

"Meclis’te de ilimizde de muhalefetimizi yapıyoruz, yapmaya da devam edeceğiz"

Bunlarla da yetinmiyorlar bir yönetmelik çıkardılar! Son kalan zeytinliklerimizi de hallediyorlar! Zeytinlikler maden kuyularına çevrilebilir diye bir yönetmelik çıkardılar! Durduramadık ama yargıya taşındı, inşallah bu konuda geri adım attırırız! Biz elimizden gelen tüm gayretle Meclis’te muhalefetimizi yapıyoruz, yapmaya da devam edeceğiz. İlimizde de yapıyoruz.

Kocaeli’nde çok önemli 35 yıllık bir gazeteci öldürüldü! İktidara muhalif bir isimdi Güngör Arslan yazdıklarını beğenirsiniz beğenmezsiniz ama bir gazeteci gazetesindeki odasında masasında öldürüldü çok vahim bir cinayettir.

İlimizdeki gelişmeleri takip ediyorum, çok vahim gelişmeler oluyor! Bakın 23 gün oldu! Kocaeli’nde çok önemli 35 yıllık bir gazeteci öldürüldü! İktidara muhalif bir isimdi Güngör Arslan yazdıklarını beğenirsiniz beğenmezsiniz ama bir gazeteci gazetesindeki odasında masasında öldürüldü çok vahim bir cinayettir. Kocaeli’nde birçok skandalı ortaya çıkaran, iktidarın belediyenin birçok skandallarını ortaya çıkaran bir gazeteci vahim bir şekilde öldürüldü. Bu cinayet basit bir cinayet değil! Siyasete eleştiriler getiren bir gazetecinin cinayeti bakın nasıl şu anda sümenaltı edilmeye çalışılıyor! Vahim gelişmeler var! Daha dün avukatı ile görüştüm. Avukatı diyor ki: “23 gündür dosyasındaki ifadeleri alamıyorum. Gizlilik kararı var deniliyor.” Diyor. “İnsanların ifadesini alıp okumak zorundayım, dosyaya hakim olamam, verin fotokopisini<.” “Hayır.” CMK 153/3’e göre alması gerekiyor gerçekten yasal olarak ama tek bir belge bile alamıyor! Neyi saklamaya çalışıyorlar? Buradan Kocaeli Valisi’ne, Kocaeli Emniyet Müdürü, TEM Şube Müdürlüklere de soruyorum “Ne oluyor? Ne bitiyor? Ne dönüyor?” Kocaeli Cumhuriyet Başsavcılığı’na soruyorum ne iştir bu? Muhalif bir gazeteci öldürülmüş, avukatı 23 gündür dosyadan tek bir şey göremiyor! Böyle bir şey olabilir mi? Ne gizlenmeye çalışılıyor? Ne saklanmaya çalışılıyor? Bize bir açıklar mısınız? Etkin ve adil bir soruşturma yürütülmelidir! Tutuklanan 10 kişi vardır ve aralarındaki bir kişi de son derece dikkat çekmektedir! Eski Ülkü Ocakları Başkanı ve MHP’li kimliği ile bilinen ve Büyükşehir Belediyesi’nden aldığı ihaleler ile tanınan Av. Ersin Kurt da bu arada tutuklananlar arasındadır! Neler oluyor? Neler bitiyor? Biz yargısız infaz yapmayız! Soruşturma adil bir şekilde yürüsün! Hiç kimse suçlu ilan edilmez ama eğer ki bir avukatın önüne set çekilmeye çalışılıyorsa orada şüphe dağları büyür! Bunu da çok net bir şekilde söyleyelim ve mülki amirleri de buradan Kocaeli Milletvekili olarak uyardığımı da söylemiş olayım. Kocaeli Valisi daha tek bir açıklama yapmış değil! Belli ki arkasında çok önemli işlerin olduğu bir cinayet var ortada ama halen bir esrar perdesi var. Hiçbir şey aydınlatılmıyor! Biz bunları aydınlatmaya devam edeceğiz ve üstüne gideceğiz hem yerelde hem genelde.

"Yukarı Hereke’de biz de CHP de yoğun baskı yaptık ve tesisi engelledik"

Bakın Yukarı Hereke’de bir çöp tesisi yapmaya çalıştılar, yoğun bir tazyik yaptık, il ve ilçe yöneticilerimiz, ben yerelde, Meclis’te yoğun bir tazyik yaptık, muhalefet partileri CHP Milletvekilimiz Tahsin Tarhan da aynı zamanda yoğun bir muhalefet yaptık ve şimdi sanırım çöp tesisi askıya alındı. Kartepe’de Yıldızlar Holding’in haddehanesi çok büyük bir hava kirliliğine, çevre kirliliğine yol açacaktı, sanırım o konuda da bir geri adım attırabildik. Yoğun bir mücadele sergiliyoruz, gerek Meclis’te gerek yerelde açıklamalar yaptık. Her iki husus hakkında da soru önergelerimizi verdik ve ciddi bir takip altında tutuyoruz. Kocaeli’nin zaten önemli çevre kirlilikleri var ve bu konuda oldukça sorunlu bir kentken bir de bunun üstüne yeni çevre kirliliği, hava kirliliği eklenmesini kesinlikle kabul etmeyiz değerli arkadaşlar.

"19 Mart Cumartesi günü Gebze’de Nevruz kutlayacağız!"

Haftaya da buradayız! Haftaya hepimiz Gebze’ye gidiyoruz. 19 Mart Cumartesi günü Gebze’de 9 Ocak’ta mitingimizi yaptığımız alanda, Newroz kutlamamızı yapacağız, Newroz piroz be diyeceğiz! Neşe ile ve zafer türküleri ile kutlayacağız. Hiç kimse haftaya Cumartesi günü bir işim var vekilim gelemeyeceğim.” Demesin, şimdiden işler iptal, haftaya 19’unda cumartesi günü Gebze’deyiz diyelim.

"Sağlık sorunları olmasına rağmen zulmen hala onları cezaevinde tutuyorlar"

DİAYDER konusuna önceki konuda da değinmiştik. Şimdi de değinelim. Şu anda DİAYDER iddianamesinin haksızlığı, hukuksuzluğunu hepimiz çok iyi biliyoruz. Ben duruşmaya da gittim, gerçekten çok üzücü. Yargılanan Kürtlerin kimliği çok net! Kürtçe yargılanıyor! Kürt kimliği yargılanıyor! Kürtlerin anadilleri ile dinlerini öğrenme hakları yargılanıyor! Kürtlerin tercih ettiği mezhebe göre ibadet etme hakkı yargılanıyor başka bir şey değil! Tek bir tutarlı delilleri olmamasına rağmen onlarca arkadaşımızı tutuklu olarak halen tutuyorlar! Birkaç arkadaşımız serbest bırakıldı bu mahkemede ama daha çoğu halen maalesef ki tutuklu, çok büyük bir haksızlık, birçok arkadaşımızın sağlık sorunları var, hocalarımızın, melelerimizin sağlık sorunları olmasına rağmen zulmen hala onları tutuyorlar. Tel tel dökülmelerine rağmen onları tutuyorlar! Gerçekten bu iktidar tel tel dökülüp böyle denize düşen yılana sarılır misali ne yapacağını bilemez bir halde! Tel tel dökülüyorlar!

"Bir önceki kongrede Adalet Bakanı’nın affını konuşmuştuk, bu kongrede de Tarım Bakanı’nın affını konuşuyoruz! Bakalım önümüzdeki kongrede darısı kimin başına?"

Önceki kongrelerde biz bakın bir önceki kongrede Maliye Bakanı’nın istifasını, daha doğrusu affını konuşmuştuk. Bir önceki kongrede Adalet Bakanı’nın affını konuşmuştuk, bu kongrede de Tarım Bakanı’nın affını konuşuyoruz! Bakalım önümüzdeki kongrede darısı kimin başına? Kimin başına olsun arkadaşlar? DİAYDER iddianamesi ve davası tamamen çürük bir iddianame ve dava, bunu çok net bir şekilde biliyoruz. Sanırım 18 Mart’ta ikinci duruşma, tüm arkadaşlarımızdan hassasiyet istiyoruz Çağlayan’da duruşma olacak. Hocalarımızı yalnız bırakmayalım çünkü çok zalimce bir karar, 7-8 aydır zulmen tutuklular, binlerce arkadaşımız gibi. Bu davaya da gereken hassasiyeti lütfen gösterelim. Hepinizi sevgiyle, saygıyla selamlıyorum. Teşekkür ederim.

 

Aysel Tuğluk ile ilgili Adli Tıp Kurumu, neye karar vermişti? 

Adli Tıp İhtisas Kurulu Kocaeli Kandıra cezaevinde tutuklu bulunan ve daha önce 'demans' teşhisi konulan eski HDP Eş Genel Başkan Yardımcısı Aysel Tuğluk'la ilgili hazırladığı 4 Şubat tarihli raporda "cezaevi sorumluluğunun tam olduğu" görüşüne vardı. 25 sayfalık raporda Tuğluk için sadece "hafif bilişsel bozukluk" tespitinde bulunuldu. Tuğluk'un yargılandığı Ankara 22. Ağır Ceza Mahkemesi raporu inceleyerek tahliye istemini karara bağlayacak ancak raporun nedeniyle tahliye kararı çıkması beklenmiyor. 

TIKLAYIN | Adli Tıp Kurumu, Aysel Tuğluk için "cezaevinde kalabilir" raporu verdi!