Gündem

HDP Grup Başkanvekili Oluç: AKP heyetine çok açık bir şekilde baro sisteminin yanlış olduğunu ilettik

25 Haziran 2020 16:49

HDP Grup Başkanvekili Saruhan Oluç, baro sistemine dönük yapılmak istenen değişikliğin yanlış olduğunu AKP’ye ilettiklerini belirterek, “Bu sistemle aslında barolar zayıflatılmak ve siyasi iktidara itaatkar yapılar haline getirilmek isteniyor” dedi. Komisyon aşamasına baro başkanlarının dahil edilmesi gerektiğini belirten Oluç, "Bu olmadan iktidarın kendisi dayatacaktır. Avukatların, özellikle savunma hakkı kullananların ciddi sorunları olduğunu biliyoruz" dedi.

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Grup Başkanvekili Saruhan Oluç, Meclis’te düzenlediği basın toplantısıyla gündeme dair değerlendirmelerde bulundu. Dün AKP'nin baro teklifi üzerine HDP'ye yaptığı ziyarete ilişkin konuşan Oluç, "Söylemeden geçemeyeceğiz; bu ziyaretler yapılıyor ama maalesef muhalefetin önerileri iktidar tarafından dikkate alınmıyor. Bunu infaz yasasında gördük, umarız barolar konusunda aynı tutumu takınmaz. Bu bir ortak akıl yaratmaya yönelik bir adım olarak yaratır. Daha önce en ufak adım atılmadı. Bu yasa önce komisyona ardından da Genel Kurul’a getirilecek” dedi.

"Baro başkanları dahil edilmeli"

Komisyon aşamasında baro başkanlarının dahil edilmesi, öneri ve eleştirilerinin dinlenmesi gerektiğinin altını çizen Oluç, “Bu olmadan komisyon tartışmalarının son derece yararsız bir hale gelecektir. İktidarın kendisini dayatacaktır. Avukatların, özellikle savunma hakkı kullananların ciddi sorunları olduğunu biliyoruz. Bunu bütün siyasi partiler biliyor, kendileri de bunu defalarca dile getirdi. Bu sorunlar en temel noktadan, hukuk fakültelerinin niteliğinden başlıyor. Hukuk fakültelerinin niteliği ve eğitim süreci yargı açısından ciddi bir sorun olmaya devam ediyor. Meseleyi onun üzerinden örneklendirmek istemiyoruz ama düşünün, bir ülkede Burhan Kuzu anayasa profesörü ve Burhan Kuzu tek kişi değil. Çok Burhan Kuzular var. Ve Burhan Kuzuların eğitimi sürdüğü bir hukuk fakülteleri sisteminin yarattığı sorunlar ve sonuçlar hepimizin malumu” diye belirtti. 

"Ruhsat gaspları ve iptalleri meselesi ciddi bir sorun"

Savunma hakkının kısıtlanmasıyla ilgili ciddi sorunların yaşandığına dikkati çeken Oluç, AKP ile gerçekleşen ziyarete dair şunları söyledi: “Adil yargılanma hakkı, savunma hakkı ve silahların eşitliği hakkı ve ilkeleri çok ciddi bir şekilde çiğneniyor. Tutuklu avukatlar meselesi vardır. Bu da avukatların, savunma hakkını kullananların ciddi bir sorunu haline gelmiştir. Ruhsat gaspları ve iptalleri meselesi vardır bu da ciddi bir sorundur. Bütün bu sorunlar varken, esas itibariyle bu sorunların çözümü doğrultusuna adımlar atılması gerekirken biz çoklu baro olsun mu olmasın mı tartışmasıyla uğraşıyoruz. Aslında iktidarın hedefi makul avukat yaratma projesidir. Şimdi bu makul avukat yaratma projesi çerçevesinde esas itibariyle bu barolar tartışmasını iktidar partileri yürütmektedir. Yargının bağımlı ve taraflı hale geldiği yargı alanında tuzun koktuğunu biliyoruz. Baro sistemi tamamen iktidarın hedefleri doğrultusunda bir tartışmasıdır. Biz AKP heyetine de çok açık bir şekilde baro sisteminin yanlış olduğunu ifade ettik.”

"Barolar, itaatkar yapılar haline getirilmek isteniyor"

Oluç, “Bir ilde birden fazla baronun olması demek hukuk birliğinin sağlanması açısından ciddi sorunlar ortaya çıkmasına neden olacaktır. Bu sistemle aslında barolar zayıflatılmak isteniyor ve siyasi iktidara itaatkar yapılar haline getirilmek isteniyor. Bu uygulama aslında baroları siyasi bir araç olarak kullanan hedefidir. Aslında siyasi iktidar kendisine yönelik, hukuk ve yargı alanında attıkları adımlara eleştirilerin ve muhalif sesleri azaltmak için bu tartışmaya yeniden ısıttı, gündeme getirdi. Bu çoklu bölünmüş baroların birçok sakıncası var.  Mali açıdan yaşanacak sorunlar var. Aynı zamanda avukatların eğitimi ve stajları açısından yaşanacak sorunlar var.  Biz bunu, iktidar ittifakının mutlak iktidar yaratma hedeflerinden biri olduğunu düşünüyoruz. Bu nedenle de kendilerine fikirlerimizi anlattık. Bu konuda esas muhatap olan baroların seslerine ve sözlerine kulak vereceğiz” şeklinde konuştu.

"Emniyet Genel Müdürlüğünün hukuktan ne anladığını biz biliyoruz"

Baroların yürüyüşüne dönük müdahaleye ilişkin emniyetin “muamele hukuka uygundur” açıklamasına tepki gösteren Oluç, “Yani Emniyet Genel Müdürlüğünün hukuktan ne anladığını biz biliyoruz. Şiddet kullanmak, hukuku çiğnemek, insan haklarını çiğnemek. Bu çerçevedir. EGM ne derse dersin, uluslararası hukuk açısından da bakıldığında, Anayasal çerçeve açısından da baktığımızda yapılan iş hukuka uygun değildir. Ben Merak ediyorum, iktidar partisinin bütün mensupları, yürütmenin bütün mensupları gerçekten yapılan bu aykırı tutumu böyle mi değerlendirmektedirler” dedi.
 
"Tekil fişleme operasyonu"
 
İçişleri Komisyonu'na getirilen Güvenlik Soruşturması ve Arşiv Araştırması Kanunu Teklifi'ne ilişkin de konuşan Oluç, “Daha önce AYM’nin 'hak ihlali var' dediği konuyla ilgili bu görüşmeler yapılıyor. İktidar bloku, Anayasayı ve Anayasa Mahkemesi’nin bu kararını bypass etmek için yeni bir teklifle karşımıza geldi. Kanunilik ve eşitlik ilkeleri ihlal edilmektedir. Teklif iktidarın dayattığı şekilde genel kurula gelirse bu fişleme anlayışının yeni bir versiyonudur. Bu da aslında iktidarın mutlak iktidar yaratma amacının bir sonucudur diye düşünüyoruz" dedi.
 

"Cizve ve Şırnak'ta durum vahim"

Oluç, iktidarın salgın sürecine dair "kitlesel bağışıklık ve sürü bağışıklığı sistemine" dönüş yaptığını ifade etti. Oluç, "Ciddi risk olan yerler var.  Geçtiğimiz hafta Adalet Bakanıyla görüştüm. Cizre ve Şırnak’taki vaka artışına dikkat çektim. Bu konuda önlem alınması gerektiğini kendisine anlattım. Oradaki hızlı vaka artışı ve aynı zamanda oradaki imkanların sınırlılığı son derece ciddi sorun yarattığını söyledim. Kendisi de bu konuda gerekli adımların atılacağını ve önlemlerin alınacağını söylediler. Ama gelinen noktada Cizre ve Şırnak'ta durum vahimdir. Diyarbakır, Mardin, Urfa ve Van’da ciddi sorunlar var” dedi.
 

"10 gün içinde RTÜK’te 10 başvuruda bulunduk"

Radyo Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) Başkanı Ebubekir Şahin'e “şaibeli bir durumdasınız” diyen Oluç, “Geçtiğimiz 10 gün içinde RTÜK’te 10 başvuruda bulunduk. Çeşitli kanallarda HDP hakkında yapılan tezvirat, ağır hakaretlerle ilgili programlar devam etmektedir. Hukuki adımlar atmaya devam edeceğiz. Gazeteci, yorumcu, akademisyen kılığında çıkıp açıkça yalan, çarptırma yapma hakkınız yok. Eğer RTÜK gereğini yapmazsa RTÜK hakkında da hem hukuki hem de anayasal haklarımızı kullanacağız” diye konuştu. 

"Sadece Türköne değil tüm bu davalar yeniden gözden geçirilmeli"

Daha sonra gazetecilerin sorularını yanıtlayan Oluç, “MHP Genel Başkanı’nın Mümtazer Türköne’nin yeniden yargılanması ile ilgili değerlendirmesi ve çağrısı oldu. Nasıl değerlendirirsiniz“ sorusuna “Sayın Bahçeli çok önceleri, tam tarihini hatırlamıyorum ama şöyle bir çağrıda da bulunmuştu. FETÖ’cü olduğu iddiasıyla yargılanan, hakkında soruşturma yürütülen savcı ve hakimlerin hazırladığı iddianameler ve bu iddianamelerle açılan davaların hepsi gözden geçirilsin, demişti. Bu sözünün arkasında durmadı. Biz bunu Genel Kurul’da da ifade ettik. Biz ifadenin doğru bir ifade olduğunu düşünüyoruz. Hem önceki dönem Eş Genel Başkanımız Sayın Selahattin Demirtaş hem milletvekilliği düşürülen Leyla Güven, Musa Farisoğulları ve şimdi geçmiş dönem milletvekillerimiz olan ve cezaevinde bulunan davaları süren ve tutuklu bulunan milletvekillerimizin iddianameleri, yargılanan, yurt dışına çıkan hakim ve savcıların eseridir. Sadece Türköne değil tüm bu davalarla ilgili yeniden gözden geçirilmesi ve bu davaların yok hükmünde sayılması gerektiğini düşünüyoruz.”

"Demirtaş rehin tutuluyor"

Oluç, AYM’nin eski Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş ile ilgili verdiği karara ilişkin soruya ise, şunları söyledi: “Sayın Demirtaş’la ilgili hakkında verilen kararda ihlal olduğuna ve tazminata hükmetti. Sayın Demirtaş'ın durumu şudur; Hem uluslararası hem de ulusal düzeyde hakkında 4 kez ihlal kararı verilmiştir. AİHM ve AYM bu kararları almıştır, yerel mahkemeler bu kararları vermiştir. 4 kez hakkında ihlal kararı verilen Demirtaş, halen rehindir. Bu konudaki ihlal kararları devam edecektir. AİHM’in ve AYM’nin önünde dosyalar vardır. Bu konuda kararlar almaya devam edeceklerdir. Bir siyasi partinin liderini cezaevinde rehin tutma eylemi olduğunu düşünüyoruz. Yasadışıdır, Anayasa’yı çiğneme anlamına gelmektedir.”