28 Mart 2021 12:34
HDP Parti Meclisi, gündemdeki gelişmeleri değerlendirmek üzere 6 aylık bir aradan sonra yüz yüze toplandı. Toplantının açılış konuşmasını yapan HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar, "Nevruz meydanlarından aldığımız güçle, parti çalışanlarımızın inancı ve kararlılığı ile arkamızdaki 10 yılların birikimi ile HDP’yi sonuna kadar savunacağız. HDP’yi fikriyat olarak da teşkilat olarak da savunacağız. HDP’yi mutlaka yaşatacağız. açıklamasını yaptı.
Sancar, "Önemli bir toplantı, Türkiye’nin gözü kulağı bizde. Burada ne konuşulacak diye merak ediyorlar, etsinler. Biz gündemimizi konuşacağız. Bize dayatılan gündem kapatma davası, vekilliklerin düşürülmesi, siyasi operasyonlar. Bizim gündemimiz ise halkın gündemi. Bu gündemi Nevruz meydanlarından Artvin’e, Hopa’ya kadar bütün ülke ile dinamik şekilde paylaştık. Nevruz meydanlarından verilen mesaj açıktı. Bu ülkede insanlar özgürlük istiyor, eşitlik istiyor, iradesine sahip çıkıyor. Nevruz meydanlarında toplanan milyonlar halkın dayattığı gündemlere açık ve güçlü bir şekilde cevap verdiler. Bu cevap irademize sahip çıkıyoruz, özgürlüğümüzü savunuyoruz mesajı idi. Evet bu mesaj bize bu dönemde en güçlü destek olmuştur." dedi.
Sancar şu ifadeleri kullandı:
"Meydanlardaki coşku bizim haklılığımızı ve kararlılığımızı pekiştirmiştir. Artvin’de Hopa’da arkadaşlarımızın ekonomi, iş, aş, yoksulluk. Eşitsizlik gündemi ile yaptıkları toplantılardan da aynı mesajlar çıktı. İnsanlar aşına, ekmeğine, özgürlüğüne, onuruna sahip çıkmakta kararlı. İktidar tükeniyor, tükendikçe elinde kalan tek imkânı devreye sokuyor. Bu imkân da devletin çıplak zor aygıtıdır. Polisi ile yargısı ile demokrasi güçlerini sindirmek istiyor. Böylece iktidarını sürdürebileceği inanıyor. Oysa bu halka verebilecekleri bir şey kalmadığını herkes görüyor, kendileri de biliyor.
Arka arkaya çeşitli planlar, bildirgeler yayınlıyorlar, insan hakları eylem planı adı altında bir belge açıklıyorlar, ekonomi eylem planı bir program açıklıyorlar, bunların tamamının anlamı aslında geçmişten bugüne bu ülkeye yaptıkları çöküşlerin itirafıdır. İnsan hakları eylem planı insan haklarını nasıl ayaklar altına aldıklarının açık itirafıdır. Bu iktidarda insan hakları alanında kendi yaptıkları tahribatları düzeltecek bir adım beklemiyoruz. Haklar onlara ihtiyaç duyanlarındır. Haklar onlarla yaşamayı arzu eden insanlarındır, halklarındır, toplum kesimlerinindir. Dolayısıyla hakların kazanılmasının da tek yolu vardır: Mücadele, kesintisiz mücadele. İnançla, kararlılıkla haklara ve özgürlüklere sahip çıkmak, bunları geliştirmek, geleceğe en güzel şekilde devretmektir.
Ekonomi alanında açıkladıkları program aslında talanın, rantın, savaş politikalarının çöküşünün açık itirafıdır. Neyi kötü yaptılarsa o programda kendi itiraflarıyla görebilirsiniz. Bizler de diyoruz ki açıkladığınız eylem planlarının sizi iktidarda tutacak herhangi bir imkân yaratması söz konusu olamaz Çünkü bu çöküşün sebebi bizatihi bu iktidardır, bu iktidarın zihniyetidir, icraatlarıdır.
Bütün bunlar yaşanırken, özellikle 2018 seçimlerinden bu yana ekonomi giderek çökerken ve bu çöküşün yükünü geniş halk kesimleri omuzlamak zorunda kalırken, hatta ezilenler, yoksullar, emekçiler bu yükün bedelini ödemeye zorlanırken, iktidar başka gündemler yaratmaya çalışıyor, insanları başka gündemler üzerinden kendi programının, fikirlerinin arkasına dizmeye çalışıyor. Bunların başında kutuplaştırma, ayrımcılık, gerilim ve savaş politikaları geliyor. Bu iktidarın şu an bu ülkede geleceğe dair kadınlara, gençlere, emekçilere, halklara söyleyebildiği tek şey daha fazla baskı, daha fazla şiddet daha fazla ayrımcılıktır. Biz de bunun tam tersini söylüyoruz. Daha fazla özgürlük, daha fazla refah ve eşitlik diyoruz, ve mutlaka savaş politikalarına karşı toplumun inşa edeceği barışı sürekli dile getiriyoruz.
Bize yönelen baskıların temelinde de bu var. Bu ülkenin geleceğine en güçlü programı sunan parti HDP’dir. Bu ülkede özgür ve eşit bir yaşamı, barışı getirecek olan fikriyat HDP fikriyatıdır. Bu ülkeden baskıyı yasakları talanı yalanı çıkaracak olan güç HDP'nin etrafında kenetlenen halkların gücüdür. İşte bunu bildikleri için de bizi denklemin dışına çıkaracak operasyonları devreye sokuyorlar ancak bunların nafile olduğunu bir kez daha açıklıkla söyleyebilirim. HDP’yi denklemin dışına çıkarmaya çalışan, HDP fikriyatını, öncesindeki bütün örgütlenmeleri, partileri denklemin dışına çıkarmaya çalışan siyasi iktidarların ve partilerin kendileri erimiş, tarihin karanlık sayfalarına gömülmüştür. Bu sefer de bundan farklı olması için hiçbir neden yok. Tam tersine aynı şeyin daha çok tekrar etmesi için daha fazla neden var.
HDP’yi kapatmaya çalışmak nafile bir çabadır. Çünkü HDP bir bina değildir, HDP şahıslardan ibaret değildir. HDP güçlü bir fikriyattır. HDP bu ülkenin aydınlık geleceğidir. O nedenle HDP’yi kapatamazlar. HDP’yi kapatma çabası sadece kendi iktidarlarının artık bitmekte olduğunun açık itirafı anlamını taşır. Daha fazlasını değil.
Nevruz meydanlarından aldığımız güçle, parti çalışanlarımızın inancı ve kararlılığı ile arkamızdaki 10 yılların birikimi ile HDP’yi sonuna kadar savunacağız. HDP’yi fikriyat olarak da teşkilat olarak da savunacağız. HDP’yi mutlaka yaşatacağız. Bunu herkes böyle bilsin ve hesabını herkes buna göre yapsın.
HDP’nin ülkenin siyasi dengelerini belirleme gücü herkesin bildiği bir gerçek. Biz bu gücü sonuna kadar büyüterek yürüteceğiz. Bu gücü mutlaka hayata geçireceğiz. Bu ülkede toplumsal dengelerin, siyasal iktidar hesaplarının tamamını belirleyecek temel güç HDP’dir. HDP bu gücünü sonuna kadar kullanacaktır. Kapatma davasının sonucu ne olursa olsun biz bu gücü kullanmaktan asla vazgeçmeyeceğiz. Bu gücü kullanacak imkânlarımız, yollarımız var. Öncelikle parti çalışanlarımız ve seçmeniz ve Türkiye’nin tüm demokrasi güçleri buna inansınlar. HDP yoluna devam edecektir. HDP’yi kapattırmayacağız. HDP’yi kapatma hamlesini boşa çıkaracağız. HDP’yi büyüterek yola devam edeceğiz. Bu iktidarın hileleri hurdaları çoktur, biliyoruz. Bu bize dert değil. Bizim direnişimiz ve kararlığımız onlara dert olacaktır. HDP yaşayacaktır. Çünkü HDP halktır. Çünkü HDP haklıdır, haklı olduğu için de yoluna en güçlü şekilde devam edecek.
Bu yolda yürürken hepimize önemli görevler düşüyor Parti Meclisimiz en yüksek karar organı olarak bu sorumluluğun farkında. Bugün PM’de bütün imkânları, ihtimalleri ana hatlarıyla tartışacağız ve yolumuzun ana hatlarını birlikte tartışacağız ama yolumuz bellidir. Yolumuz demokrasi, özgürlük, aş, iş, eşitlik, barıştır.
Peki bu yolu nasıl yürüyeceğiz? Bu yolu yürüyecek haritalarımız da, imkânlarımız da vardır. Hangi imkânı, hangi seçenekte, hangi ihtimale göre kullanacağımızı da öncelikle parti organlarımıza göre belirleyeceğiz. Parti organlarımızda en başta PM’de tartışarak yolumuzun haritasını da çıkaracağız. Ama sadece parti organları ile tartışmakla yetinmeyeceğiz. Halkla buluşacağız. Önümüzdeki hafta Mardin’de bölge toplantısı yapıyoruz. Bütün önemli sivil toplum kuruluşlarını, meslek örgütlerini, kanaat önderlerini davet ediyoruz, onların önerilerini dinleyeceğiz ve not edeceğiz.
En kısada sürede ülkenin önde gelen saygın hukukçuları ile toplantı gerçekleştireceğiz. Onların da fikirlerini ve önerilerini dinleyeceğiz. Demokrasi güçleriyle tabanımızla buluşmaları kesintisiz yapacağız. Buradan çıkacak önerileri en son yine parti kurullarımızda masaya yatıracağız. Hangi seçenekte nasıl hareket edeceğimizi, hangi ihtimale nasıl cevap vereceğimizi netleştirip bu sürecin sonunda Türkiye ve dünya kamuoyuyla paylaşacağız. Ama bir şey açık ve nettir. HDP’yi savunacağız ve yaşatacağız. Bu bizim bu yolda ışığımız, bu yolu aydınlatan parolamızdır. Diğer bütün seçeneklerin bu ışığın altında, bu ışığın çerçevesinde değerlendirmesini istiyoruz herkesin. Yürüyüşümüzün rotası ve hedefini bu ışık belirleyecektir. HDP yaşayacaktır. HDP büyüyerek yoluna devam edecektir.
Karşımızda her türlü yalana, hurdaya başvurmayı kendine hak gören bir zihniyet var. Her gün sayısız yalan dökülüyor medyalarından. Bizleri bir saniye bile konuşturmadan bizler hakkında saatlerce, günlerce tartışıyorlar. Bir kez daha söyleyelim, bu tartışmalarda ve bu politikalarda çok ciddi bir ahlaki bozukluk vardır. Siz sözüne bir saniye bile yer açmadığınız bir partiyi ve temsilcilerini günlerce tartışıyorsunuz, her türlü iftirayı atıyorsunuz, her türlü yalanı saçıyorsunuz ama muhatapları dinlemiyorsunuz. Bu ahlaksızlıktır. Biz sözümüzü söyleyecek mecraları buluruz, yaratırız halkımıza sözümüzü ulaştırırız.
Nitekim bu kadar yalana, propagandaya, psikolojik savaş operasyonuna rağmen istedikleri etkiyi yaratamıyorlar. Yaratamadıkarı için de hırçınlaşıyorlar, hırçınlaştıkça en kaba yöntemlere sarılıyorlar. Her toplantıya, hak talebine, itiraza polislerle yöneliyorlar. Polis şiddeti ile engellemeye çalışıyorlar. Çünkü haksız olduklarını biliyorlar. Haklılığın dalga dalga yayılmasından korkuyorlar. Bir gecede İstanbul Sözleşmesi'ni feshedebiliyorlar, Anayasa, hukuk tanımadan. Bunu da açıklamak için olmadık çürük gerekçelere dile getiriyorlar ama Buna cevabı yine meydanlarda kadın hareketinin güçlü sesi veriyor. “İstanbul Sözleşmesi kadınların anayasasıdır. Hukuksuzluğunuzu da polis şiddetinizi de mutlaka yeneceğiz” diye haykırıyorlar. Dün Kadın Meclisi toplantımız da bütün bunları en güçlü en coşkulu şekilde bütün ülkeye ve iktidara açıkça gösterdi.
İstanbul Sözleşmesi'nden çıkmak basit bir mesele değildir. Bunun iyice farkına vardı iktidar. Çünkü İstanbul Sözleşmesi'nden çıkmak bu ülkede geleceği daha karanlık, şiddet dolu bir ortamla kurma planıdır. Bu karanlığı yırtan da kadınların güçlü mücadelesidir. Kadınların, halkının mücadelesine ilham veren kararlılıktır. Eğer iktidar kadınlarla bu şekilde bir kavgaya tutuşmak mecburiyetinde hissediyorsa kendini bu yolda karanlık yanlarını devreye sokabileceğine inanıyorsa gerçekte kaybetmiştir ve bunu geri çevirecek hiçbir imkânı da yolu da kalmamıştır. Yine hak savunucularına, adalet savunucularına yönelen baskı da haktan adaletten korkunun büyüklüğünü gösteriyor. Son olarak milletvekilimiz, kardeşimiz Ömer Faruk Gergerlioğlu'nun milletvekilliğini düşürürken de işte bu haktan, adaletten, hakkı ve adaleti savunanlardan duydukları korkuyu dışa vurdular. Bu kadar açık hukuksuz bir işleme ancak büyük bir korku neden olabilir. Bu kadar hukuksuzluğu göze alabilmek için hak mücadelesinden, vicdan mücadelesinden gerçekten büyük bir korku duymak gerekir.
Bu iktidar baskıyı bir yöntem olarak kullanıyor. Yasak bu iktidarın zaten mayasında var. Her türlü zulmü yapıyorlar ama doymuyorlar. Bu onları tatmin etmiyor. Kötülük yapmak istiyorlar. Kötülük adı hukuksuzluklar en dibe varana kadar yalan ve keyfilik demektir. Sadece baskı ile yetinmemek aynı zamanda insanlara eziyet etmek anlamına gelir kötülük. İşte Ömer Faruk Gergerlioğlu kardeşimizi sabah namazı için abdest alırken o panikle, o telaşla derdest edip götürmeleri tam da bu kötülüğün açık belgesidir. Bu onların alınlarına kara bir leke olarak yazılmıştır. Bunu silmeleri mümkün değildir. Bizler için de onur belgesidir.
Siz kötülük yapmaya devam edin. Biz iyiliği büyütmeye kararlıyız. Siz baskıya, zorbalığa devam edin biz adaleti herkes için savunmaya devam edeceğiz. Siz bu ülkenin geleceğini karartabileceğinizi sanıp durun, biz bu ülkeye aydınlığı getireceğiz. HDP bu ülkede eşitlik içinde kardeşçe yaşamanın, barışın, demokrasinin güvencesidir. O nedenle sorumluluğumuz büyük, görevimiz ağırdır. Ama inancımız da kararlılığımız da bir o kadar sağlamdır. Tekrar ediyoruz, HDP’yi kapatma çabası korkunun tavan yapmış halidir. HDP’yi kapatma çabası bu ülkeyi karanlığa teslim etme hırsının yansımasıdır. Kapatma davası sadece HDP ile ilgili bir mesele değildir, bu ülkenin geleceği meselesidir.
Bu ülkenin demokrasi yoluna, barış özlemine, özgürlük iradesine inanana herkesin duruşunu açıkça ortaya koyması, bu operasyona karşı açık ve net tavır almasını bekliyoruz. Bıkmadan, usanmadan diyoruz ki, bu yardım çağrısı değildir. Bu herkese kendi sorumluluğunu hatırlatma görevidir. ‘HDP’nin etrafında kenetlenin’ demiyoruz. Bu ülkenin geleceğine sahip çıkmak için sorumluluğunuzu yerine getirin diyoruz. Bütün demokrasi güçlerine sesleniyoruz: Barıştan adaletten yana derdi olan herkese bu çağrıyı yapıyoruz. Bu çağrıyı sadece burada, bu ülkede değil, uluslararası kamuoyuna da yapıyoruz. Türkiye’nin üye olduğu kuruluşlara da sesleniyoruz.
Bu kuruluşlar belli ilkelerle ortaya çıkmış örgütlenmelerdir. Türkiye’deki hukuksuzluğa, adaletsizliğe Avrupa Konseyi de, Avrupa Birliği de sessiz kalırsa, seyirci kalırsa kendi ilkelerini, kendi değerlerini çiğnemiş olur. Bizim uluslararası alana çağrımız da yardım çağrısı, imdat feryadı asla değildir. Çünkü bizim gücümüz halktır, kararlılığımızı haklılığımızdan alıyoruz. Eğer birilerine bir şey hatırlatıyorsak, bunun anlamı herkesin sorumluluğunu yerine getirme mecburiyetidir.
Biz bu sorumluluğu hatırlatmaya devam edeceğiz. Haklılığımız ve halktan aldığımız destek bizim yolculuğumuzun en güçlü kaynağıdır. Son olarak şunu da belirteyim, bu kadar pespaye bir iddianameyi hukukçular hazırlamış olamaz. Bunu hazırlayanlar basit ve saçma siyasi bildiriler yazmaya alışmış olan kişilerdir. Dolayısıyla kapatma davası iddianamesi Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı binasında hazırlanmış değildir. İktidarın Küçük ortağının genel merkezinde hazırlanmıştır, büyük ortağının sarayında son şekli verilmiştir. Bu ülkede vicdanlı hukukçular olduğuna inanıyoruz. Vicdanını satmayı kabul etmeyecek, vicdanının sesini dinleyecek hukukçuları olduğuna dair inancımızı da korumaya devam edeceğiz. Anayasa Mahkemesi'nde de böyle hukukçular olduğunu biliyoruz. Herkesin zorlu bir imtihandan geçeceği açıktır. Adalet imtihanından hukukçular da geçecek. Bizim isteğimiz herkesin kendi geleceği için, çocukları için bu imtihandan alnının akı ile çıkmasıdır. Biz vicdanını korumak isteyen herkese gerekli halk desteğinin mevcut olduğunu göstereceğiz. Onları halkın gücü ile cesaretlendireceğiz. Biz vicdanını korumak isteyen herkese haklılığımızı anlatarak cesaret vermeye devam edeceğiz.
HDP’nin yoluna devam edeceğine dair, HDP’nin savunulacağına ve yaşatılacağına dair kararlılığı ve arkamızdaki güçlü birikimi ve kuvvetli ortak aklımızla bir kez daha ortaya koyacağız. Yolumuz açık. Bundan kimsenin şüphesi olmasın. Bu fikriyatın, bu fikriyatı yeşerten bütün kaynakların bize verdiği bu değerli emaneti en iyi şekilde koruyacağız. Bizden sonrakilere de en güçlü şekilde teslim edeceğiz."
© Tüm hakları saklıdır.