Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'a yakınlığı ile bilinen ve AKP çevrelerinin görüşlerini dikkatle takip ettiği ilahiyatçı Prof. Hayrettin Karaman, oruç tutmamak için yeterli sebebi bulunmayan Müslümanların oruç tutmasının farz, tutmamasının ise haram olduğunu ifade etti. Karaman, yazısında “Normal şekilde cinsel ilişki yaparak oruç bozan kimseye keffâret gerektiği konusunda görüş birliği vardır. Gıda veya ilâç olacak bir şeyi yemek ve içmek sûretiyle orucunu bozan kimseye ise keffâretin gerekli olup olmadığı tartışmalıdır” ifadelerine yer verdi.
Hayrettin Karaman’ın Yeni Şafak gazetesinin bugünkü (1 Temmuz 2015) nüshasında “Orucun tutulmaması ve bozulması” başlığıyla yayımlanan yazısı şöyle:
Ramazan'a ulaşan ve orucu tutmamak için yeterli/meşrû sebebi bulunmayan Müslümanın oruç tutması farz, tutmaması ise haramdır. Mazeretsiz oruç tutmayan kimse önemli bir günah işlemiş, İslâm'ın beş şartından biri olan oruç ibâdetini terk etmiş olmaktadır; bunun ahirette cezâsının bulunduğunda şüphe yoktur.
Niyet edip de bozmuş olmayan ve mazeretsiz olarak orucu tutmamış bulunan kimsenin dünyadaki borcu ve cezâsı, tutmadığı sayıda orucu kazâ etmek; yani Ramazan dışında, oruç tutmanın câiz olduğu günlerde tutmaktır.
Zamanında oruca niyet edip başladıktan sonra mazeretsiz olarak orucunu bozan kimsenin de hem ahirette cezâsı, hem de dünyada borcu ve belki de ahiret cezâsını ortadan kaldıracak telâfi imkânı vardır. Bu borcun ne olduğu hususu bozma şekline bağlıdır:
Normal şekilde cinsel ilişki yaparak oruç bozan kimseye keffâret gerektiği konusunda görüş birliği vardır. Gıda veya ilâç olacak bir şeyi yemek ve içmek sûretiyle orucunu bozan kimseye ise keffâretin gerekli olup olmadığı tartışmalıdır.
Hz. Peygamber'e (s.a.v.) birisi gelip şöyle dedi:
- Mahvoldum, ey Allah'ın elçisi!
- Seni mahveden şey nedir, ne oldu?
- Ramazanın gündüzünde eşimle cinsel ilişkide bulundum.
- Bir köle azat edebilir misin?
- Hayır.
- Kesintisiz olarak iki ay oruç tutabilir misin?
- Hayır.
- Altmış fakiri doyurabilir misin?
- Hayır.
Bu konuşmanın üzerinden kısa bir müddet geçtikten sonra Peygamberimiz (s.a.v.)'e bir kap dolusu hurma getirdiler. Muhatâbına , “Bunu götür, yoksullara dağıt” dedi. Adam: “Yemin ederim ki şu Medine'de benden yoksul, buna benim ailemden daha muhtaç bir kimse yoktur” dedi. Sevgili Peygamberimiz (s.a.v.), dip dişleri görülecek kadar güldükten sonra, “Al götür, ailene yedir, bozduğun orucun yerine de bir gün oruç tut” buyurdu.
Bu olayı dayanak olarak alan fıkıhçıların çoğu, cinsel ilişki dışında kalan oruç bozmalarda keffâret gerekmez demişlerdir. Keffaret ise Peygamberimiz'in soru sahibine sıraladığı telâfi yolları; yani sırayla hangisine gücü yeterse “köle azat etmek, altmış gün oruç tutmak, altmış yoksulu bir gün doyurmaktan biridir."
Hanefîlere göre kasten yiyip içerek oruç bozanlara da kazâ yanında keffâret gerekir.
Hayız ve lohusalık sebebiyle oruç tutamayan hanımlarla tam anlamıyla yeme, içme ve cinsel temas sayılmayan bir şekilde oruç bozanlara yalnızca gününe gün kazâ gerekmektedir.
Yolcular, hastalar ve oruca güç yetirmeyenlerin durumunu daha önce açıklamıştık. Gelecek yazıda bu konuyu daha geniş olarak açıklayacağız