Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ve çevresi tarafından görüşleri dikkate alınan Yeni Şafak yazarı Prof. Hayrettin Karaman, partili cumhurbaşkanlığı sistemini öngören anayasa değişikliği teklifiyle ilgili olarak "Ben bir Müslüman olarak 'İslâmî demokrasi'den yana olduğum için saltanat sistemi de, laik bir anayasa da beni tatmin etmez. Tatmin olmadıkları halde günün zaruretleri sebebiyle bu gibi anayasalara razı olanları da mazur görmek gerekir" dedi.
Hayrettin Karaman "Yeni anayasa ve demokrasi" başlığıyla yayımlanan (19 Ocak 2016) yazısı şöyle:
İktadara ve Erdoğan'a muhalif bir hukukçu -ki, böylesi sayılamayacak kadar çoktur- yeni anayasa değişikliği içinde yer alan “cumhurbaşkanının meclisi yeniden seçime götürme yetkisine” atfen “150 yıl geriye gittiğimizi, demokrasinin son bulacağını, bu değişikliğin sonunun kaos olacağını” ifade ediyor. Öyle anlaşılıyor ki bu hukukçu, 1876 Kanûn-i Esâsîsi'nde yer alan “Padişahın meclisi fesih” yetkisini hatırlatıyor ve bu değişiklikle o günlere dönüldüğünü söylemeye çalışıyor.
Okur yazar olduğuna ve adı geçen kanunun, onun okuyabileceği harflere de çevrilmiş bulunduğuna göre ya kanunu okumamış veya bilerek mugalata yapıyor.
Bugün ilgili maddede yapılan değişikliğin özü, hem meclisin hem de cumhurbaşkanının yeniden seçim kararı alabilme yetkisidir; ancak bu karar alındığında her ikisi de yeniden seçime tabi olacaklardır.
Osmanlı 1786 Anayasası'nda ise ilgili maddeler şöyledir:
MADDE 3. Saltanat-ı Seniye-i Osmaniye Hilâfet-i Kübrâ-yı İslâmiye'yi hâiz olarak Sülâle-i Âl-i Osman'dan usûl-i kadîmesi vechile ekber evlâda aittir.
MADDE 4. Zât-ı Hazret-i Pâdişâhî, hasbel-hilâfe Dîn-i İslâm'ın hâmisi ve bil-cümle tebaa-i Osmaniye'nin hükümdar ve pâdişâhıdır.
MADDE 5. Zât-ı Hazret-i Pâdişâhî'nin nefs-i hümâyûnu, mukaddes ve gayr-i mes'ûldür.
MADDE 7.…Meclis-i Umûmî'nin akd ve tatili ve lede-l-iktiza Hey'et-i Meb'ûsân'ın âzâsı yeniden intihâb olunmak şartile feshi,
hukuk-ı mukaddese-i Pâdişâhî cümlesindendir.
Maddeleri bugünkü dil ile açıklayalım:
3.maddeye göre padişah hem sultan hem de halifedir. Sultan olma hakkı da yalnızca Osmanlı soyundan en büyük erkek çocuğa aittir, seçimle değil, verasetle elde edilir.
4.maddeye göre sultan aynı zamanda halife olduğu için İslam dinini korumakla yükümlüdür.
5. maddeye göre sultan kutsaldır ve sorumluluğu yoktur.
7.maddeye göre de meclisi feshetme yetkisi vardır ama yeniden seçim yapılarak meclis teşkili şart koşulmuştur..
Ya okumayan veya okuduğunu anlamayan hukukçu! Bu maddelerin neresi bugünkü anayasaya uygun düşüyor ve benziyor?!
Başımızda Osmanlı soyundan, seçimle değil verasetle makama gelmesi şart olan padişah mı var, cumhurbaşkanı halife, kutsal ve sorumsuz mu, cumhurbaşkanı meclisi seçime götürdüğünde kendisi yerinde mi kalıyor; ey hukukçu sen âlemi kör, herkesi sersem sanıyorsun?!
Gelelim kanunlaşırsa yeni haliyle anayasanın bizi tatmin edip etmediğine:
Ben bir Müslüman olarak “İslâmî demokrasi”den yana olduğum için saltanat sistemi de, laik bir anayasa da beni tatmin etmez. Tatmin olmadıkları halde günün zaruretleri sebebiyle bu gibi anayasalara razı olanları da mazur görmek gerekir.
Laik-demokratik-cumhuriyetten yana olanlar da eğer bu kavramların ve kurumlarının asgari şartında mutabık iseler yapılan değişikliklerin eskisine göre daha demokratik olduğunda birleşmeleri gerekir. Çünkü demokrasinin özü halkın iradesinin rejime ve sisteme yansımasıdır, bu iradeyi etkisiz kılan vesayetlerin bulunmamasıdır; belli bir ideoloji ve menfaat grubunun ayak oyunlarıyla yönetimi ellerinde tutmaları, güdümlemeleri ve denetlemelerinin engellenmiş bulunmasıdır. Yeni değişiklikler bu öze doğru atılmış adımlardır, ayrıca istikrarlı hükümetlere imkan vereceği için ülke ve millet menfaatine daha uygundur.