Medya

"Hayatın Sesi'ni kararttık, sıra geldi çalışanlarının hayatını karartmaya"

Hayatın Sesi davasında savcı, çalışanların ayrı ayrı 13 yıla kadar hapsini istedi

02 Mart 2018 16:34

Hayatın Sesi davasında savcı, çalışanların 'zincirleme şekilde örgüt propagandası' yaptıkları iddiasıyla ayrı ayrı 13 yıla kadar hapsini istedi. Gazetenin karitüristi Sefer Selvi, bugünkü sayıda Hayatın Sesi davasını çizdi. Selvi karikatüründe, "Hayatın Sesi'ni kararttık, sıra geldi çalışanlarının hayatını karartmaya" diye tepki gösterdi.

Kanun hükmünde kararname (KHK) ile kapatılan Hayatın Sesi Televizyonuna aynı anda hem IŞİD, hem TAK, hem de PKK propagandası yaptığı iddiasıyla açılan davanın üçüncü duruşmasında savcı mütalaa verdi. Duruşma savcısı Cem Üstündağ mütalaasında, televizyonun sahipleri Mustafa Kara ve İsmail Gökhan Bayram ile Genel ve Sorumlu Müdürü Gökhan Çetin’in “zincirleme şekilde örgüt propagandası” yaptıklarını iddia ederek ayrı ayrı 13 yıla kadar hapislerini talep etti.

Evrensel'de yer alan habere göre, Çağlayan’daki İstanbul Adliyesi 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davanının duruşmasında avukatlar Devrim Avcı ve Gülşah Kaya hazır bulundu. Dava kapsamında yargılanan Hayatın Sesi Televizyonu’nun sahibi Mustafa Kara ve ortağı İsmail Gökhan Bayram ile Genel ve Sorumlu Müdürü Gökhan Çetin vareste tutuldukları için duruşmaya katılmadı.

Davanın üçüncü duruşmasında mütalaa veren savcı Cem Üstündağ, “Sanıkların müsnet terör örgütü propagandasını yapmak suçundan muhtelif tarihlerde zincirleme şekilde işledikleri sabit kabul edildiğinden” ayrı ayrı 13 yıla kadar hapislerini talep etti. Mahkeme, esas hakkındaki savunmaların hazırlanması için duruşmayı 24 Nisan’a erteledi.

İddianameyi hazırlayan İstanbul Cumhuriyet Savcısı Fahrettin Kemal Yerli, Hayatın Sesi Televizyonunun yayınında hem IŞİD, hem TAK, hem de PKK propagandası yapıldığını iddia ediyor. İddianameye konu olan suçlamalar arasında 10 Ekim Ankara Katliamı, 13 Mart 2016’daki Ankara Güvenpark ve 19 Mart 2016’daki Taksim Meydanı’nda yaşanan bombalı saldırılara ilişkin son dakika ve canlı yayın haberlerinde olay anına ve sonrasına ait görüntülerin yayınlanması yer alıyor.

Yerli söz konusu görüntülerin yayınlanmasını “terör örgütünün amacına hizmet eder nitelikte olduğu ve örgüt propagandası yapmak” olarak yorumlayarak Kara, Bayram ve Çetin’in 7’şer buçuk yıl hapisle cezalandırılmasını talep ediyor.

“Bu yayınların tümünde insanların ölümüyle ilgili tepkimiz vardır" 

30 Mayıs’taki ilk duruşmada Kara ve Bayram savunma yapmıştı. Kara, kamu hizmeti yayıncılığının gerçekleri halka aktarmaktan ibaret olduğunu belirterek “Bu yayınların tümünde insanların ölümüyle ilgili net tepkimiz vardır ve devlete yönelik eleştiriler neden bunun engellenmediği yönündedir. Tüm terör örgütlerinin propagandasını aynı anda yapmak akla aykırıdır. Sadece RTÜK şikayetlerine dayanan televizyonculuk faaliyetlerinin ağır cezaya konu olmasını doğru bulmuyorum” demişti.

Bayram da savunmasında, Hayatın Sesi Televizyonunun yayıncılık ilkelerinin istisnasız her zaman barıştan yana ve insanların öldürülmesine karşı olduğunu belirterek, toplamda farklı terör örgütlerinin propagandasını yapmanın akla aykırı olduğunu ifade etmişti.

7 Kasım’da görülen 2’inci duruşmada savunma yapan Çetin, Hayatın Sesi Televizyonunun kapatılmasının ardından hazırlanan iddianamenin kapatmaya gerekçe üretmek amacı taşıdığını dile getirdi. Hayatın Sesi Televizyonunun yayın hayatı boyunca kandan ve savaştan yana değil, barıştan yana bir yayın politikası izlediğinin altını çizen Çetin, “İddianamede suçlamalara konu olan görüntüler sıcak ve anlık görüntülerden ibaret. Ankara’da yaşanan terör saldırısında bir vatandaşın tepkisi ile Cizre’de yaşananlarla ilgili Cudi mahallesindeki vatandaşlarla yapılan röportajların televizyondaki bir programda izleyicilere aktarılması da iddianamedeki suçlamalardan. Barışı ve ölümlerin olmamasını savunmak genelde ‘terör örgütü propagandası’ ile eş değer görülüyor” dedi.