İmralı Heyeti üyesi ve DTK Eşbaşkanı Hatip Dicle, 7 Haziran'da yapılacak seçimlerin referandum nitelediği taşıdığını belirterek, "AKP, bugün Kürdü bir kaşık suda boğmaya hazırlanıyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan önce kalkıp 'Ben İzleme Kurulu'nu doğru bulmadım', 'Dolmabahçe'de sağlanan mutabakata karşıyım, doğru bulmadım' diyor. Ancak kendine bütün bu bilgiler veriliyordu.
HDP Mersin İl Örgütü, seçim çalışmaları kapsamında kentte dayanışma yemeği düzenledi. Yemeğe HDP Mersin milletvekili adayları, HDP İzmir Milletvekili Adayı Ertuğrul Kürkçü, İmralı Heyeti üyesi ve DTK Eşbaşkanı Hatip Dicle, Akdeniz Belediyesi eşbaşkanları ve bazı demokratik kitle örgütü temsilcilerinin yanı sıra HDP'li yöneticiler katıldı. HDP milletvekili adaylarının yemeğe katılanları selamlamasının ardından etkinlik HDP İzmir Milletvekili Adayı Ertuğrul Kürkçü'nün konuşması ile başladı.
DİHA'nın haberine göre, Kürkçü'nün ardından ise İmralı Heyeti üyesi ve DTK Eşbaşkanı Hatip Dicle yemeğe katılanlara hitap etti. Dicle konuşmasında 2015 seçimlerinin çok önemi üzerinde durarak, seçimlerin referandum niteliğinde olduğunu söyledi.
'İttihat ve Terakki zihniyetini bugün AKP barındırıyor'
Günümüzdeki her gelişme ve her olayın mutlaka tarihi köklerden beslendiğini belirten Dicle, Ermeni soykırımın yüzüncü yılı olması itibariyle önümüzdeki genel seçimin 100 yıl önce yaşanan olaylar ile de kıyaslanması gerektiğini belirtti. CHP ile özdeşleştirilen İttihat ve Terakki Partisi'nin kuruluş dönemini anlatıp, Osmancılıktan Türkçülüğe dönen anlayışı üzerinde duran Dicle, izlediği politika ile Osmanlı İmparatorluğu'nu tümden tarihe gömecek bir maceraya sürükleyen bu zihniyeti şimdi AKP'nin temsil ettiğini ifade etti.
'AKP, bugün Kürdü bir kaşık suda boğmaya hazırlanıyor'
Özgürlükçü söylemler ile ortaya çıkan AKP'nin, AB programını desteklediğini, reformcu bir parti olduğunu ve bunu ileriye götürmek için halktan çok büyük destek aldığını dile getiren Dicle, "O gün ki söylemler ile bugünkü söylemleri karşılaştırdığımızda arada benzerlik bile bulamazsınız. 'Kürt sorunu benim de sorunum' diyen bir parti, bugün 'Türkiye'de Kürt sorunu yoktur' diyebiliyor. Ya da 'Kobanê düştü, düşecek' diye DAİŞ gibi insanlığın belası olmuş bir örgüte arka çıkabiliyor. Bunlar bununla da yetinmiyorlar aynen İttihat ve Terakki gibi önce ittifakçılarını her kesimden her halktan seçti ve sonradan güçlendiği oranda, iktidara hakim olduğu oranda, hepsini bir tarafa atıp düşman gördüyse AKP'nin yaptığı da bundan farklı değil. AKP'nin 13 yıllık iktidarını göz önünde bulundurulduğunda birlikte yol yürüdüğü arkadaşları da nerdeyse düşman ilan edildi. Bugün Kürdü bir kaşık suda boğmaya hazırlanıyorlar" şeklinde konuştu.
Dicle, ardından sözü Çözüm Süreci'ne getirdi. Süreci sabırla sürdürenin ve bütün tahriklere rağmen yine bu süreci halkların kardeşliği temelinde çatışmadan çözmeye çalışanın PKK Lideri Abdullah Öcalan ve 40 yıldır mücadele eden Kürt hareketi olduğunu vurgulayan Dicle, sözlerinin devamında ise şunları söyledi: "İmralı'da, İzleme Kurulu'nun önünde müzakereler yapılacaktı. Çözüm sürecinin müzakerelere evrilmesi sadece Türkiye'ye değil, Ortadoğu'ya da büyük bir kazanım olacaktı. Dünyada da örneği az olacaktı. Çünkü dünyada bu tür sorunların çözümünde hep uluslararası arabulucular olurdu, ancak ilk defa ezilenlerin sözcüsü ve devlet yetkileri bir arada olacaktı. Ancak AKP bu süreci sabote etti."
'Süreç bozulmuştur ve sorumlusu Cumhurbaşkanı'dır’
PKK lideri Abdullah Öcalan'ın kendini sadece Kürtlerin değil, aynı zamanda Ortadoğu halklarının sözcüsü olarak gördüğünü de belirten Dicle, "Sayın Öcalan, bütün bu anlayışla ilerlerken, Cumhurbaşkanı Erdoğan önce kalkıp 'Ben İzleme Kurulu'nu doğru bulmadım', 'Dolmabahçe'de sağlanan mutabakata karşıyım, doğru bulmadım' diyor. Ancak kendine bütün bu bilgiler veriliyordu. Açık açık devlet yetkilileri bize diyordu, 'Burada yaptığımız bütün görüşmeler iki saat sonra başbakan ve cumhurbaşkanının masasında oluyor' diye. Bu açıkça bu süreci sabote etmektir, şu anda süreç bozulmuştur ve bunun da sorumlusu cumhurbaşkanıdır" diye ifade etti.
'AKP ülkeyi iç ve dış savaşa sürüklemek istiyor'
Çözüm sürecinde dair bu dikkat çekici açıklamalarının ardından HDP barajı aştığında, AKP ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın hedeflediği o diktatörlük sistemine ulaşamayacağının altını çizen Dicle, AKP'nin bütün amacının HDP'yi Ağrı'da ve Roboski'de olduğu gibi çeşitli provokasyonlar ile geriletmek olduğunu ifade etti.
‘Diktatörlük hevesine karşı HDP halkların çimentosudur'
İmralı Heyeti üyesi ve DTK Eşbaşkanı Hatip Dicle, 7 Haziran seçimlerinin AKP'nin barışa karşı savaş, demokrasiye karşı diktatörlük heveslerini durdurma seçimi olacağını söyledi. Dicle, "Kürdistan'da gerillaya her gün operasyonlar düzenleniyor. Devlet bugüne kadar gerillanın Türkiye topraklarında çeşitli yerlerde üs bölgelerinin olduğunu biliyordu, ateşkes vardı. Peki, niye şimdi kalkıp 'bir devletin sınırları içerisinde silahlı insanlar dolaşınca biz buna müsaademi edeceğiz' diyorlar. Devlet bunu hep biliyordu. Bu yüzden tek amaçları bu süreci sabote etmek. Eğer güçleneceklerse HDP'yi baraj altında bırakarak, 70-80 milletvekilini yanlarına çekip, Türkiye'yi tek başına diktatörlüğe götürecek bir sitemi inşa edecekler ondan sonra da içte ve dışta bir savaşı kışkırtacaklarından kimsenin şüphesi olmasın" dedi.
'HDP barajı aşarak AKP’yi geriletecek ya da Türkiye savaşa sürüklenecek’
Dicle, bu yüzden 7 Haziran seçimlerinin sıradan bir seçim olmadığını, seçimlerin demokrasi ile diktatörlük arasında bir seçim olacağının vurguladı. "Verilecek oylar ile ya HDP barajı aşarak, AKP'yi geriletecek yada Türkiye bir savaş girdabına sürüklenme noktasına gelecek" diyen Dicle, yaşanacak bu savaşın ise 3 dünya savaşı niteliğinde olacağına dair Öcalan'ın geçmişte yaptığı uyarılarına atıfta bulunarak şunları söyledi: "Bunun için bu seçim çok önemli. Bu seçimler, AKP'nin barışa karşı savaş, demokrasiye karşı diktatörlük heveslerini durdurma seçimi olacak. Onun için bütün halkları, işçileri, emekçileri, bütün farklılıkları kucaklayarak diyoruz ki HDP demokrasiyi inşa etmenin, devlet yerine topumu güçlendirmenin ve bütün tolumu kardeşçe bir arada tutmanın çimentosudur. Bu çimentoyu güçlendirmek hepimizin ellerinde.