Esmeray
Taraf (28 Ağustos 2013)
Anam bacım, nefret söylemi tanımını çok sık kullanıyoruz ve bu, neden bu kadar önemli bugün bunu yazmak istiyorum.
Egemen olanın dışında ırk, din, dil, mezhep, cinsiyet, cinsel yönelim, cinsiyet kimliği olan topluluklar ya da bireyler hakkında ötekileştirici, olmaması gereken özellikler, hatta bu insanların yaşamamasını tercih edebilecek herhangi bir söylemde bulunulduğunda buna nefret söylemi denir. Daha da genişletilebilir aslında ama şimdilik bu yazı için bu yeterli bir tanımdır.
Ayol işin tuhaf tarafı da bu nefret söylemlerinde bulunan çoğunluk, bütün gücü elinde bulunduran, hatta iktidarı, silahı bir de toplumun çoğunluğuna hâkim olanlardır. Nedense bu hâkim ve güçlü olan ötekilerden korkuyor. Anlamadım korkunuz ne şimdi? Bizlere dayattığınız tek ırk, tek dil, tek bayrak, tek önder, doksan altmış doksan ölçüleri, akıllı olmak, mükemmel anne olmak, mükemmel eş olmak, sorumluluk sahibi baba olmak, mutlak ya kadın ya erkek olmak...
Anam aklıma geldi unutmadan, Ayşe Mehmet’i sevmeli, Mehmet de Ayşe’yi sevmeli var bir de. Evet, bütün bunları dayatıyorsunuz, şimdi bu dayattığınız kalıplar içerisinde bizden bir “insan” olmamızı, “birey” olmamızı bekliyorsunuz. Şimdi nedir derdiniz? Hem bizden korkuyorsunuz hem de şiddetli bir şekilde bizi kendinize benzetmeye çalışıyorsunuz. Kardeşim ben sana benzemeyeceğim! Çünkü siz de biliyorsunuz ki, dünyada tek bir ırk yok bir sürü ırk var; dünyada tek bir din yok birçok din var, inanış var. Kısacası hiç kimse, hiç kimseye benzemiyor.
Dolayısıyla sizin bu dayattığınız tek tip modelin bir de söylemi var. Bu söylem topluluklar arasında nefrete dönüşüp, nefret de günümüzde her gün yaşadığımız bütün ötekilerin cinayetleri ile noktalanıyor. Bu söylemi üreten çarpıtılmış bilgiler, medya, köşe yazarları, geçmişten gelen kültürel aidiyetlerimiz ve daha birçok etkenle insanların düşünüş biçimine etki ediyor. Hatta bütün bu nefret söylemine muhalefet olan çok ciddi topluluklar var ve ne yazık ki o kadar kanıksamışız ki, bu topluluklar da kendi aralarında bu söylemleri kullanıyor maalesef.
Benim buradan Esmeray olarak naçizane bir dileğim var. Bu nefret söylemine ve suçlarına karşı duran herkes, önce kendi dilimizi dönüştürerek gündeme getirsek acaba nasıl olur? Yoksa aksi takdirde ne kendi içimizdeki nefret söylemini yok edebiliriz; ne de bize bu nefret söylemini dayatanları dönüştürebiliriz.
Gelelim yeni fark ettiğim nefret söylemine... Aslında bunu hissediyordum ama zihninde bir yere oturtamamıştım; ta ki ameliyattan sonra... Örneğin, biyolojik kadın ne ayol? Yapay vajina? Bu söylemler o kadar çok kullanılıyor ki geçen gün sosyal medya da vajina temizliği ve bakımı hakkında yazılar ararken karşıma inanılmaz yazılar çıktı. Hatta LGBT bloglarında ve sitelerinde bile var bu yazılardan. Okuduklarımdan bir cümle kaldı aklımda... “Ameliyatla erkekten kadına dönen transeksüel bireyler, ameliyattan sonra ne kadar vajinal ve klitoris zevk alsa bile eskisi gibi bir erkek kadar cinsel doyuma ulaşamayacak.” Bu ne demek ayol? Erkek gibi cinsel doyuma ulaşmak da ne oluyor? Zaten ben erkek değilim. Bunu reddetmek için ameliyat oluyorum ya! Anam bacım ne diyeyim bir insanın beyni bu kadar mı çalışır? Şimdi bu söylemler bir çeşit nefret söylemi olmuyor mu? Yani efendiler benim hissettiğim ya da sizin anlayacağınız dille söyleyeyim yani diyorsunuz ki, sen doğuştan kadın değilsin! E bu nefret söylemi olmuyor da ne oluyor şimdi? Hani dedim ya, ne demek yapay vajina? Norm saydığınız vajina hücrelerden oluşmuyor mu? Eee transeksüel olan kadın ya da erkek cinsel organları da bizim bedenimize ait olan hücrelerle konunun uzmanları tarafından oluşturuluyor. Sonuçta orijinal dediğiniz de yapay dediğiniz de bizim bedenimizdeki hücrelerden oluşuyor. Size de... düşüyor!