Sağlık

Hamilelik ve sonrasında erkeğe neler oluyor?

Hamilelik ve doğum süreci, kadını olduğu kadar erkeği de etkiliyor, hatta yeniden yapılanmak zorunda kalıyor.

28 Aralık 2008 02:00

Hamilelik ve doğum süreci kadını olduğu kadar erkeği de etkiliyor. Kolay değil, üçüncü bir kişi aileye dahil olurken, ilişkinin, cinselliğin de dinamikleri değişiyor, hatta yeniden yapılanmak zorunda kalıyor. Kimi çift bu süreci doğal yaşarken, kimi de çok sancılı geçiriyor. Psikiyatr Dr. Nesrin Yetkin, Akşam gazetesine yaptığı açıklamada hamilelik ve doğum sonrasında erkeğe neler olduğunu anlatıyor.

Hamilelik ve doğum sonrası erkek eşine cinsel olarak nasıl bakar? Neler değişir?

Gebelik, kadının bedeninde hormonal ve psikolojik birçok değişiklikler yaratan fizyolojik bir süreç. Bu dönemde alışkanlıklarda, gündelik yaşamda bazı değişiklikler olması da doğal. Ama gebelik kendi başına cinsel ilişkiye de, son aya kadar cinsel birleşmeye de engel değil. Bazı özel durumlarda jinekolog cinsel birleşmeyi daha erken kısıtlayabiliyor ama bu nadir durumlarda bile eşler arasındaki cinsel yaklaşımların tamamen yok olması gerekmez. Cinsel birleşme dışında birçok cinsel eylem yine mümkündür. Tıp açısından durum böyle olmakla beraber, birçok çift gebelik döneminde cinsel ilişkilerinin çok azaldığını ya da hiç olmadığını söyler. Burada etkili birçok faktör sayılabilir; eşler yanlış bir inanışla bebeğe zarar verebileceklerinden korkabilir, kadının belki gebelik öncesinde de var olan isteksizliği erkek tarafından hoşgörüyle kabul edilir hale gelebilir, erkek eşini rahatsız etmek istemez. Bazı cinsel etkinlikler fiziksel nedenlerle zorlaştığında, farklı etkinlik biçimlerine yönelmekte eşler isteksiz ya da beceriksiz olabilirler. Böylece gebelik döneminde cinsellik çiftin gündeminden giderek düşer.

Doğum sonrası dönemde eşler arasındaki ilişkinin dinamikleri değiştiği gibi, kadın-erkek arasındaki cinsellik alışverişi de değişiyor. Bu konuda neler söyleyebilirsiniz?

Doğumdan sonra çiftin günlük yaşamında belirgin değişiklikler olur. Elbette kadının tüm zamanını ve enerjisini alan bir bebek vardır. Ama eve bebekle birlikte gelen tek değişiklik bu değildir; her iki eşin aile üyeleri ve/veya bakıcı gibi kişiler evin normal sakinleri haline gelir. Eşler artık evlerinde, hatta birçok durumda; yatak odalarında bile baş başa kalmazlar. Bebek ve gereksinimleri her an ilk plandadır ve ertelenemez. Bu dönem çiftin ilişkisini yakınlaştıran çok özel bir dönem, ama hiç de erotik bir durum değil. Örneğin; kadının memesi artık erotik bir bölge değil, bebeği besleme aracıdır. Zaten gebelik döneminde de gündemde fazla yer bulamayan cinsellik artık hiç söz konusu değildir. Birçok çiftin cinsel ilişki sıklıkları, çocukları olduktan sonra, önceki sıklık düzeyine asla dönmez. Normal koşullarda doğumdan kısa bir süre sonra, cinsel ilişkiye de birleşmeye de izin verilir, ama çiftin cinsel yaşama yeniden başlaması aylar sürebilir. Burada cinsel yaklaşımı istemeyen kadın da olabilir, erkek de, ikisi de... Kadının ilgi ve dikkati öncelikle bebeğine yöneliktir, kendi öz bakımında, cinsel çekiciliğinde azalma olabilir; ya da kadın kendini öyle hissedebilir ve bu cinsel isteğini olumsuz etkiler. Erkeğin eşine cinsel ilgisi olduğunda, fırsat veya karşılık bulamayabilir ya da cinsel etkinlik bebek nedeniyle kesilebilir. Bu da bir sonraki girişimi öteleyici etki yapacaktır. Eşler cinselliği kendi istekleri olduğunda değil, bebek uygun olduğunda planlayabilir hale gelir, bu da cinsellik sıklığını azaltır.

Sevgi değil şehvet azalır

Erkek sevgi ve ilgi eksikliği nedeniyle mi, yoksa daha fiziksel ya da psikolojik nedenlerle mi doğum sonrası eşinden uzaklaşır?

Gebelik ve doğum, kadının bedeninde olur ve tabii ki kadında daha çok değişiklik yaratır. Erkekler değişik oranlarda bu süreci izler ve paylaşırlar. Bu süreçte eşlerine farklı bir şekilde yakınlaşırlar. Cinsel olarak uzaklaşma varsa, bu kadını da erkeği de etkileyen günlük yaşam değişikliklerinin tümü nedeniyle olur. Aslında bebek, eşlerin sevgi ve bağlılığını artırıcı bir etki yapar. Ama cinsellik için bunlardan başka şeylere gerek vardır. Gebelik ve doğum sonrasında eşler arasında eksilen sevgi ve şefkat değil, şehvettir.

Erkekler hamilelik ve doğum sonrası dönemde eşlerini daha çok aldatıyor? Neden?

Erkeklerin eşleri dışında kişilerle cinsel beraberlik kurduğu tek dönem gebelik ve doğum süreci değil. Bazı evli erkekler her zaman ya da ara sıra, kısa ya da uzun süreli cinsel ilişkiler kurar. Bence bu dönemin tek farkı, bunun 'cinsel ihtiyaçlarının karşılanması' olarak daha kabul görür olmasıdır. Elbette her kişinin ve her ilişkinin kendine özgü kuralları olabilir.

1 yıl boyunca sorun sürerse...

Doğumdan sonra eşler cinsel sorunları ne zaman ve nasıl geride bırakabilir? Önerileriniz neler?

Öncelikle eşlerin daha gebelik döneminden başlayarak cinselliğin gündemden düşmesine, bunun olabileceği bilinciyle hareket ederek izin vermemeleri gerekir. Gebelik sırasında cinsel birleşme bebeğe zarar vermez, ayrıca tek cinsel ilişki biçimi de cinsel birleşme değildir. Fiziksel engellerin ortaya çıktığı son aylarda cinsel ilişkinin farklı biçimlerinden karşılıklı haz almaları da mümkündür. Doğumu izleyen dönem, eşlerin ebeveyn olmaya ve evlerini bebekleriyle paylaşmaya alışmaları dönemidir. Bu dönemde bebek kendi odasında yatarsa, yaşam evde zorunlu olarak kalan kişiler ile sürekli bir arada olmazsa, eşlerin kısa süreli de olsa yalnız kalmaları sağlanabilirse, ilişkileri de cinsellikleri de daha iyi korunur. Cinsel yaşamın doktorun önerdiği zamanda başlatılması, çok fazla ötelenmemesi yararlı olur. Cinsel ilişki sıklığı hemen eski düzeye gelmese de, bunun kalıcı bir seyreklik olmaması için özen gösterilmelidir. Eşler önce bu dönemde bebeklerine olduğu kadar kendilerine, ilişkilerine ve cinselliğe de özen göstermeleri gerektiğinin bilincinde olmalıdır. Doğumdan 1 yıl sonra, cinsel yaşamları hâlâ sorunlu ise bir cinsel tedavi uzmanından yardım almaları uygun olur.

Anne seksi olamaz düşüncesi yaygın

“Doğum sonrası dönemde estrojen ve progesterondaki ani düşme, prolaktin değerlerindeki yükselmeler vajinada kuruluğa sebep olarak ağrılı cinsel ilişkiye neden olur, aynı zamanda annenin aşırı yorgunluğu cinsel hayatı olumsuz etkiler.

Aslında sıkıntıların çoğu hamilelikle birlikte başlar, kimi erkekler eşleri hamile kalınca onu daha kutsal bir mertebeye yükseltip cinsellik düşünemezler; bazı erkeklere eşinin vücudundaki değişiklikler çekici gelmez ve cinsellikten uzaklaşırlar; bazı erkeklere ise tersine hamile eşleri daha çekici gelebilir, bazı erkeklerin de bebeğe zarar verme korkuları ön plana çıkabilir ve eşleriyle yakınlaşmak istemezler.

Bu dönemde zaten toplumda da var olan kadının deseksüalizasyonu ağırlık kazanır. Yani, 'Hamile ya da yeni anne olmuş bir kadın aynı zamanda seksi bir kadın olamaz' diye düşünülür. Cinsel organların ikili fonksiyonları ortaya çıkar. Örneğin; memeler hem cinsel hazla ilgili hem emzirmeyle ilgili olur, vajina hem doğum kanalı hem de cinsel zevk kanalıdır. Bu ikili fonksiyonları zihinlerinde bir arada tutamayan bireylerde sıkıntı yaşanmaya başlar ve bunlardan birini reddetme yoluna giderler.”