Ergenlik döneminde birçok gencin sorunu olan ergenlik sivilcesiyle mücadelede hâlâ eski tip yöntemleri mi kullanıyorsunuz? Sivilcelerin nedenini hiç düşündünüz mü? Sivilcelerinizi kapatıcılarla mı kapatmaya çalışıyorsunuz?
Amerikan Hastanesi Dermatoloji Bölümü’nden Dr. Buket Pençe, aknelerin en önemli nedenlerinin hormonlardaki değişiklikler, düzensizlikler, bozukluklar, yağlı besinler, genetik faktörler, yanlış cilt bakım ürünleri kullanımı, derideki mikroorganizmalar (bakteriler, mantarlar) ve psikolojik stres olduğunu belirtiyor.
Akne Vulgaris ( Ergenlik Sivilcesi)
Akne vulgaris, az veya çok şiddetli olarak, hemen hemen tüm ergenlerde görülmektedir. Sıklığı, 16-17 yaşındaki erkeklerde yüzde 95-100, kızlarda yüzde 83-85 oranlarındadır. Genellikle ergenliğin ilk belirtilerinden birisi olarak başlar. Sıklığı ve şiddeti erkeklerde 16-19 ve kızlarda 14-17 yaş arasında en yüksek düzeye çıkar. Kıl-yağ bezi ünitesinin (pilosebase unit) hastalığıdır. Yüz, göğüs, sırt ve omuzlarda görülmektedir.
En önemli nedenleri: Hormonlardaki değişiklikler, düzensizlikler, bozukluklar, yağlı besinler, genetik faktörler, yanlış cilt bakım ürünleri kullanımı, derideki mikroorganizmalar(bakteriler, mantarlar) ve psikolojik strestir.
Bu faktörler deride akneyi şu şekilde oluşturmaktadırlar:
• Sebum üretimi artar,
• Yağ bezi kanalı tıkanır,
• Mikroorganizmalar artar,
• İnflamasyon (şişme, kızarma) olur.
Klinik görünüm
Akne, önce komedon (ciltte oluşan siyah nokta, beyaz nokta ve pütürlerin genel adı) şeklinde başlamaktadır. Derinin altında beyaz yağ noktası şeklinde görülen tıkaçlara kapalı komedon, daha yüzeyde siyah nokta şeklindekilere ise açık komedon denilmektedir. Daha sonra kırmızı–pembe renkli, sert, deriden kabarık, 0,5 cm.’den küçük çaplı papüller oluşmaya başlar. Bunlar inflamasyon nedeni ile oluşmaktadırlar. Hastalığın 3. döneminde klinik tabloya uçları iltihaplı, sarı-beyaz sıvı ile dolu kabartılar(püstüller) eklenmekte ve ileri akne hastalığında ise nodüller–kistler görülmektedir. Nodül ve kistlerin çapı ortalama 1 cm. Olabilmekte ve derine yerleştikleri için içerikleri yüzeye boşalamamaktadır.
Tedavi
Hastalığın tedavisinin 1. basamağı, hastalığın gençlere ve aileye çok iyi anlatılmasıdır. Gençlere bu sivilcelerin çocukluktan gençliğe geçtiklerinin bir belirtisi olduğu, doğru deri bakımı ile ortalama 1 -2 yılda kendiliğinden düzeldiği söylenerek moral verilmelidir. Hastalar, sivilcelerine elle, tırnakla müdahale etmemeleri, sıkmamaları, bu yanlış hareketlerin hastalığın ilerlemesine ve leke oluşmasına yol açabileceği konularında mutlaka uyarılmalıdırlar. Yağlı besinlerden uzak durulması, olabildiğince makyaj yapılmaması gerektiği de belirtilmelidir.
Bu genel konulardan sonra deri temizliğinin doğru yapılması temin edilmelidir. Bu amaçla, asit sabunlar (pH: 5,5 daha düşük), antiseptik sabunlar, alkol, eter, aseton, ksilol, asetik asit ve iyot kullanılmaktadır. Derinin kuruluğu takip edilerek, bunların kullanım sıklığı değiştirilebilir. Sonraki aşama ise keratolitik (soyucu) ajanlarla yağ bezi kanalındaki tıkanmanın açılmasını sağlamaktır. Bu amaçla da; rezorsin, iktiyol, kükürt, retinoik asit (A vitamini asidi) topikal olarak kullanılmaktadır. Bunları kullanırken bazen aşırı kuruma, kızarma, yanma olmakta ve bu durumda tedaviye ara vermek gerekebilmektedir.
Ayrıca bu soyma (peeling) tedavisi sırasında derindeki komedonlar yüzeyelleşerek belirginleşebilmektedirler. Topikal benzoil peroksit ve azelaik asit, hem keratolitik hem de antibakteriyel etkiye sahip olduklarından papül ve püstüllerin bir arada olduğu papülopüstüler aknede tercih edilmektedirler. Püstüler lezyonlar çoğunlukta ise klindamisin fosfat, eritromisin, tetrasiklin gibi antibiyotikleri içeren solüsyon, krem ve jeller kullanılmaktadır.
Topikal tedavilerin yetersiz kalacağı şiddetteki akne hastalarında ise sistemik antibiyotikler(klindamisin, tetrasiklin, doksisiklin, eritromisin, kotrimoksazol) tedaviye eklenmektedir.
Östrojen ve antiandrojen hormon tedavileri, genellikle 20 yaş sonrası kadın hastalarda hormonlarla ilgili bir sorun saptanırsa kullanılmaktadır.
Nodülokistik aknede ve diğer tedavilere dirençli, özellikle çukur(deprese) iz kalma riski taşıyan hastalarda ise oral isotretinoin(Roaccutane, Zoretani) kullanılmaktadır. Bu ilacın verildiği hastalarda derinin aşırı kuruması, karaciğer fonksiyon testleri, kolesterol, trigliserid düzeyleri yan etki riski açısından takip edilmelidir. Ayrıca ilaç bazı hastalarda depresyon benzeri yan etkilere de neden olabilmektedir.