Ekonomi

Hakan Özyıldız: Ekonominin büyüme hızı beklenenden daha fazla olmazsa, yeteri kadar KDV ve ÖTV toplamak pek mümkün görünmüyor

18 Eylül 2019 18:19

Hakan Özyıldız*

Sekiz aylık bütçe rakamları mali disiplin konusunu daha dikkatli yorumlamamız gerektiğini gösteriyor.

Bu bağlamda, sizler için 2006, 2009 ve Ağustos 2019 bütçe gelir ve giderlerinin toplam içindeki paylarını içeren bir tablo hazırladım. Nominal büyüklük yerine payları dikkatinize sunmamın amacı yıllar itibariyle değişimi göstermek. 

İlk değişim vergi gelirleri ile vergi dışı gelirler arasında görülüyor. Vergi gelirlerinin toplam içindeki payı, önceki yıllarda yüzde seksenler civarında. Ancak bu yılın ilk sekiz ayında %73’e düşüyor. Buna karşılık vergi dışı gelirler (ki çoğu bir defalıktır) toplam içindeki paylarını %20,7’den %26,8’e çıkarıyorlar. Bu artışın nedeninin, TCMB’den gelen 80 milyar lira olduğunu biliyoruz.

Yani gelirlerde, vergi dışı gelirler lehine bir pay artışı yaşanırken bu artışta TCMB’nin katkısı da artıyor.

Vergi gelirlerindeki değişim de önemli. Vergi gelirlerinde KDV, ÖTV gibi dolaylı vergilerin ağırlığı hep konuşulur, yazılır. Tablodan görüleceği üzere, 2006’da dâhilde alınan KDV, ÖTV ile ithalden alınan KDV ve diğer vergilerin toplamının payı %50 imiş. 2009’da Küresel Krizde bu toplam %47,3’lük oranla, 2006’nın biraz altında.

Buna karşılık bu yıl aynı toplam yüzde 40’ın altına düşmüş. Ekonominin içinde bulunduğu durumun öncü göstergelerinden birisi olan, harcamalar üzerinden alınan bu vergilerin azalıyor olması ilerisi için hayırlı bir gösterge değil.

Gelelim harcamalara.

Orada da ilginç bir değişim var. Personel giderleri, mal ve hizmet alımları ve borç yönetimi hizmetleri gibi harcamaları içeren “Genel Kamu Hizmetleri” kaleminin toplam içindeki payı, 2006 yılına göre azalıyor. Buna karşılık “Kamu Düzeni ve Güvenlik Hizmetleri”kaleminin payında az da olsa bir artış var. Terörle mücadelenin arttığı bir dönemde buna yönelik harcamaların artışı gayet normal.

Ancak üzerinde önemli durulması gereken bir harcama kalemi var: “Sosyal Güvenlik ve Sosyal Yardım Hizmetleri”. Bu kalemin toplam harcamalar içindeki payı 2006 yılında %14,7 iken, artarak %25’i geçmiş. Diğer bir deyimle, bütçenin dörtte biri sosyal harcamalara gidiyor.

Oran olarak değil de nominal olarak bakınca, 2006’da 26,1 milyar lira olan sosyal güvenlik ve sosyal yardım harcamaları, 2018’de 181,1 milyar liraya ulaşmış. Bu yılın ilk sekiz ayında 166,2 milyar lira olmuş. Yıl sonunda 221,1 milyar lira olması hedefleniyor. Ağustosa kadar aylık ortalama 21 milyar lira harcanan bu kalemde kalan dört aylık ödenek 55 milyar lira. Yetmeyeceği kesin.

Özetlemek gerekirse…

Önümüzdeki aylarda ekonomide harcamalar ve ithalat daha hızlı artmazsa, yani ekonominin büyüme hızı beklenenden daha fazla olmazsa, yeteri kadar KDV ve ÖTV toplamak pek mümkün görünmüyor. 

O zaman harcamaları kısmak lazım. Eğer harcama kalemleri esnek ise bu mümkün.Esneklikten kasıt, hükümetin istediğinde kısabileceği ve sorun çıkarmayacak harcamalar.

Tabloya bakın. Sizce toplam içindeki payı yüksek olan böyle bir kalem var mı? Hani kesilse de bütçe açığı daha fazla yükselmese. Ben pek göremiyorum. Sosyal harcamalar mı, güvenlik harcamaları mı, eğitim mi, ulaştırma ve tarım mı? Hangisinden kesebilirsiniz? O zaman bütçe açığı hedefin üstüne çıkacak. Borçlanma artacak.

Daha önemlisi, 2020 yılı bütçesinin bu görünüm altında hazırlanacak olması. Eğer harcamalarda ve ithalatta hızlı bir yükseliş beklenemiyorsa vergi gelirleri yaklaşık enflasyon kadar artacaktır. Vergi dışı gelirlerde TCMB’den başka yeni kalem pek kalmadı. Yeni bir vergi dışı gelir bulunamazsa harcama azaltmak lazım.

Soru şu: Hangi kalemlerden? Bu bir politika tercihi.

Unutmayalım azaltılamazsa bütçe açığı ve borçlanma büyüyecektir.


*Bu yazı hakanozyildiz.com'dan alınmıştır.