Ekonomide cam kemik hastalığı
Hakan Özyıldız*
Durun hemen kızmayın. Hekim değilim. Seçimlerin erkene alınmasının nedenlerinden birisinin ekonomide kırılganlıklar olduğu konuşulunca aklıma “cam kemik hastalığı” geliverdi.
Cam kemik hastalığını, hekim yakınlarımdan ve medyadan izlediğim bir hastalık olarak bilirim. İnternetten tanımını araştırdım. Şöyle bir açıklamaya rastladım: “Cam kemik hastalığı, (Osteogenesis imperfekta)kemiklerde kolay ve sık kırılmanın yanı sıra mavi sklera, diş bozuklukları ve işitme bozukluklarının da birlikte görülebildiği bir hastalıktır. Cam kemik hastalığı, kemik yapısında da bulunan tip 1 kollajenin yapı bozukluğu ile ortaya çıkmakta”ymış.
Benim anladığım kadarıyla, kemik yapısında bulunması gereken bir maddenin yapısal bozukluğunun sonucunda kemikler kırılganlaşıyor. Özellikle çocuklarda görülen bir hastalık.
Ardından kırılganlık endeksini güncellemem gerektiğine karar verdim.
Hazırladığım kırılganlık endeksi, 1995-2017 arasındaki dönemi kapsıyor. Aşağıdaki grafikten de göreceğiniz, gibi verilerin hepsi gerçekleşmiş, realize olmuş rakamlar. Yani hiç tahmin içermiyor, öncü gösterge değil.
Ancak endeksin performansının ne kadar doğruyu gösterdiğini anlamak için geçmiş verilere bakmak gerekli. Grafik, endeksin 2001 ve 2009 yıllarında başarılı bir performans sergilediğini gösteriyor.
O zaman 2018 yılı hakkında bir değerlendirme yapabilmek için, altı makro değişken konusunda tahmin yapmak gerekiyor. (Değişkenler grafikte gösteriliyor)
Ben yılsonu bütçe açığı tahminimi yaptım. Buna yerli ve yabancı bankalar ile diğer kuruluşların yayımladığı ekonomi raporlarından bulabildiğim verilerin ortalamalarını ekledim.
Sonuç olarak, tahmini bütçe açığı /GSYH =%3; enflasyon %12,5; dış borç / GSYH = %53; cari açık / GSYH = 6,5; Büyüme oranı %4,5; işsizlik oranı = %10,5 olarak kabul ederek makro kırılganlık endeksini hesapladım.
Sonuç pek iç açıcı çıkmadı. Grafikten de görüldüğü gibi kırılganlık endeksi 1995’ten sonraki en yüksek düzeye ulaştı. Tahminlerime itiraz edenler olabilir. Saygıyla kabul ederim. Sonuç olarak adı üstünde tahmin. Ancak değişkenler ne kadar değişirse değişsin, değişkenleri çok fazla değiştirmedikçe sonuç çok fazla değişmiyor. Örneğin cari açık %6 değil %3 olacak derseniz (diğerlerinde de benzer düzeltmeler yapınca) kırılganlık endeksi biraz olsun düzeliyor.
Bu düzey 2001 yılından daha yüksek. O yıl endeksi yükselten bütçe açığı, büyüme oranı, dış borç ve enflasyon oranıymış. Eğer tahminler tutarsa, bu yıl kırılganlıkta etken olan değişkenler cari açık, dış borç ve kısmen de büyüme oranı olacak.
Ancak bu sonuç bize, içinde yaşadığımız yılın 2001 gibi olacağı anlamını vermez. O zaman sabit kur sistemi vardı, borçlu kamu ve bankacılık sektörüydü. Şimdi değişken kur sistemi var. Borcu yüksek olanlar şirketler ve haneler. Dolayısıyla aynı şeyler yaşanacakmış gibi bir beklentide olmak yanlış olur.
Ama iki dönem birbirine benzememekle beraber ortak bir yanları var: Eğer kırılganlıklar dikkate alınmaz acil yapısal değişimler hayata geçirilmezse ekonomi o zaman kırılır. Borçları azaltmayı esas alan kapsamlı bir yasal ve ekonomik programlar demeti uygulanmazsa bu günleri çok ararız.
Tekrar etmekte fayda var: İdari değişikliklerle yapısal sorunlar çözülemez.
*Bu yazı hakanozyildiz.com'dan alınmıştır.