06 Aralık 2024 07:00
Güncelleme: 06 Aralık 2024 10:45
T24 Kültür Sanat
Türkiye’nin sanatla dolup taşan şehirlerinden İstanbul, Ankara ve İzmir’de bulunan tiyatro, sergi, atölye gibi etkinlikleri derleyen Haftanın Sanat Rotası, bu hafta on birinci sayısıyla sizlerle. Bu haftanın derlemesinde birbirinden farklı sergiler ve tiyatro oyunları yer alıyor.
Her hafta cuma günü yayımlanan Haftanın Sanat Rotası'nda bu hafta 7-13 Aralık tarihlerindeki etkinliklerine yer veriliyor.
İşte İstanbul, Ankara ve İzmir’de sizler için derlediğimiz kültür sanat etkinlikleri:
-Su Gibi / Leyla Pekmen
Sanatçının resim ve heykellerini bir araya getiren sergi, doğaya ve suya bir övgü ve teşekkür.
Serginin merkezinde hem fiziksel hem de duygusal bir tema olarak sanatçının işlerine ilham veren suyun değişken doğası var. Su, giderek manzaranın içinde bir duyguya dönüşürken cesur renk blokları ve zengin dokular sanatçının anlatısını güçlendiriyor. BüroSarıgedik, Leyla Pekmen'in “Su Gibi” başlıklı sergisine 5 Aralık 2024-17 Ocak 2025 tarihleri arasında ev sahipliği yapacak.
-Makinedeki Hayalet / Esra Özdoğan
Esra Özdoğan’ın resim ve edebiyat mecralarına analojik cevaplar olarak kurguladığı fotoğraf çalışmalarının devamı niteliğindeki Makinedeki Hayalet serisi edebiyat tarihinde, özellikle de 18. ve 19. yüzyıl İngiliz Gotik edebiyatında ölümün bilinmezliği, dünya işleri, matem süreci ve zamanın geçişi gibi meseleleri ele alan “hayalet” temasına odaklanıyor.
Seriyi oluşturan fotoğraflar, hayaletlerin yer yer huzursuz edici, zaman zaman da yol gösterici çelişkili faaliyetlerinden esinlenerek bu kavramın insan yaşamında ve zihninde büründüğü farklı veçheleri araştırıyor. Serginin küratörlüğünü Çağla Özbek üstleniyor. Bugün Galeri Nev İstanbul'da sanatseverlerin ziyaretine açılan "Makinedeki Hayalet" sergisi 11 Ocak 2025 tarihine kadar ziyarete açık olacak.
-Skinscapes / Nefeli Papadimouli
Bedenler ve onları çevreleyen ortam arasındaki ayrışma ve bireyselleşme kavramlarına antitez oluşturan “skinscape” terimi, sanatçının bir dizi giyilebilir, ilişkisel heykele verdiği isim. Sergide yer alan bu mimari kostümler, aynı anda kolektif hareket için yönlendirici, gizli renk patlamalarını gizleyen soyut monokromatik resimler ve bedenleri bir araya getirmek ve sınırları müzakere etmek için mimari arayüzler olarak yorumlanabilir.
Papadimouli’nin aynı heykellerin oyuncular ve izleyicilerle işbirliği içinde gerçekleştirdiği aktivasyonlarının izlerini ve etütlerini taşıyan bir dizi polaroid baskı ve grafik notasyon, galeri mekânında ritmik bir yayılımla bu merkezi parçalara eşlik ediyor. Nefeli Papadimouli'nin Skinscapes sergisi 25 Ocak 2025 tarihine kadar Fatih'te yer alan The Pill'de sanatseverlerin ziyaretine açık olacak.
-İkinci Deri
İkinci Deri, aile sırlarının ve geçmişteki hataların bir insanın ruhunda nasıl derin izler bıraktığını ve bu izlerin aile içindeki ilişkileri nasıl şekillendirdiğini gözler önüne seriyor. Her adımda, hem anne hem de kızı, geçmişin gölgeleriyle yüzleşirken, birbirlerine karşı duydukları sevgi, korku ve öfke arasında gidip gelen bir yolculuğa çıkıyorlar.
“Annem bana derdi ki, onun derisini çalarsan seninle kalmaya mecbur olurmuş. Seni sevmek zorunda kalırmış. Ama asla senin dünyana ait olmazmış. Hiçbir dünyaya ait olmazmış. Gecelerini senin kollarında geçirir, gündüzleri de kayıp derisini ararmış, ikinci derisini; denize geri dönebilmek için.”
Masalların gerçeğe dönüşmemeleri gerekir. Farklı duyguları aynı anda yaşatacak bu oyun 8 Aralık Pazar günü Kadıköy Boa Sahne'de olacak.
-Manukyan
Türkiye Cumhuriyeti tarafından 6 kez vergi rekortmeni ilan edilmiş, ödüllü bir genelev patroniçesi olan Matild 1914 doğumlu, aristokrat Ermeni bir ailenin kızı, muhafazakâr, evli ve bir çocuk annesi... Fakat o, Türkiye’nin hatta Dünya’nıngelmiş geçmiş en önemli kadın pazarlayıcılarından...
Mesleği terzilik olan Matild, İstanbul'un en varlıklı mühendislerinden Avram Çilingir ile evlenir ve atölyesini kapatıp evinin hanımı olur. İkinci Dünya Savaşı yıllarında zor döneme giren ailesi için Matild, tekrar atölyesini açar, yüklü bir dikim siparişi alır, büyük bir hızla işi bitirir ve teslim etmek için siparişi veren kadının kapısını çalar ancak bir türlü parasını alamaz. Borçlu kadın bir gün ziyaretine gelir; çaresizlikten ödeme zorluğu içinde olduğunu, borcuna karşılık sahip olduğu evin yarı hissesini teklif eder. Kendisine çok ters olan bu ev işletmesini parasızlıktan kabul eden Matild bunun hayatını değiştiriceğinin farkında değildir. Yeni işine böyle başlayan ve büyük bir hızla devleşen genelev patroniçemiz Matild artık nam-ı diyar Manukyan’dır.
Manukyan'ın ölümüne bir saat kala; kendisiyle, kadınlarıyla, bütün yaşadıklarıyla, bıraktığı Matild'le ve en önemlisi Tanrı'yla yüzleşmesini izleyeceksiniz. Tek kişilik, tek perdelik "MANUKYAN" adlı oyunun proje tasarımında gazeteci Oğuzhan Toracı'nın imzası bulunurken, bu yüzleşmeyi Bahar Hacıbektaşoğlu kaleme alıyor ve oynuyor. Manukyan'ın ölümünden tam 24 yıl sonra, Bakırköy Belediye Tiyatrosu sanatçılarından M. Sercan Yener sahneye koyuyor. Manukyan'ın kariyeri boyunca oturduğu sandalye; genelevin yeni sahibi tarafından hediye edilerek, Manukyan'ın ruhunu yaşatmak için sahnedeki yerini aldı. İstanbul tarihine işlemiş Matild'in hikayesini izleyeceğimiz "Manukyan" oyunu 8 Aralık Pazar günü Kadıköy Eğitim Sahnesi'nde seyircisi ile buluşacak.
-Canavar
Bir imza günü için küçük bir anadolu şehrine gelmiş olan roman yazarı Kemal Sönmez, yıllardır görüşmediği kuzenleri Aslı ve Derya’yı ziyaret eder. Kız kardeşler bu habersiz ziyarete hazırlıksız yakalanır. İki kız kardeş, Kemal’in de önerisiyle tarifini unuttukları ve yıllardır yemedikleri aile yemekleri “Kapama”yı yapmaya karar verir. Yapması hatırladıklarından kolay, yemesi ise tahmin ettiklerinden zor olan yemek hazırlanırken, Kemal’in ziyaretinin altındaki gerçek sebep ortaya çıkar.
Oyuncu kadrosunda Tülin Özen, Gülçin Kültür Şahin ve Hakan Emre Ünal’ı buluşturan “Canavar”, 8 Aralık Pazar günü Fişekhane’de sizlerle buluşuyor.
-SineFilozofi 7. Uluslararası Sempozyumu
Modern sanatın her alanına dokunan CerModern, SineFilozofi Dergisi iş birliği ile düzenlenen 7. Uluslararası Sinema ve Felsefe Sempozyumu’na ev sahipliği yapacak.
Sanatta 15’inci yılını kutlamaya hazırlanan, Türkiye’nin köklü sanat merkezlerinden CerModern, 7, 8 Aralık tarihlerinde SineFilozofi Dergisi iş birliği ile düzenlenen 7. Uluslararası Sinema ve Felsefe Sempozyumu’na ev sahipliği yapacak. CerModern Konferans Salonu’nun çağdaş atmosferinde gerçekleştirilecek olan etkinlik, sinema ve felsefenin kesişim noktasını keşfetmek isteyenleri bir araya getirecek.
Bu yılın sempozyumu, sinemanın toplumsal, politik ve felsefi boyutlarına derinlemesine bir bakış sunmayı amaçlıyor. Alanında uluslararası üne sahip isimleri ağırlayacak olan sempozyumun ana konuşmacıları Sinema ve medya teorisi üzerine çalışmalarıyla tanınan, Politik Film, Üçüncü Sinema’nın Diyalektiği ve Yeni Başlayanlar İçin Kapital gibi önemli eserlerin yazarı Prof. Mike Wayne, felsefe, etik ve estetik ekseninde sinema üzerine çalışan, Film-Philosophy dergisi yayın kurulu üyesi Dr. Chiara Quaranta ve film felsefesi alanında yenilikçi çalışmalarıyla bilinen Dr. Cristóbal Escobar olacak.
Sempozyum kapsamında, sinemanın iki büyük ustası Semih Kaplanoğlu ve Christian Petzold da sinemaseverlerle bir araya gelecek. Her iki yönetmen de kendi filmlerinden ve sinema anlayışlarından yola çıkarak ilham verici bir diyalog sunacak.
Uluslararası katılımcılar için hibrit bir yapıda düzenlenecek olan sempozyum, yurt içinden katılacak sanatseverleri yüz yüze bir deneyimle ağırlayacak. Etkinlik, sinema ve felsefenin kesişiminde yer alan güncel tartışmaların bir parçası olmak isteyen herkes için eşsiz bir fırsat sunacak.
-Uyuyan Venüs / Seval Şener
Nü konusunu ilk günah ve cennetten kovulma ile ilişkilendirerek ele alan sanatçı, sanat tarihi ve mitolojiyi merkeze aldığı işlerini izleyiciyle buluşturuyor. Sanatçının biçim dili ve üslup dönüştürmeleriyle alternatif bir yaklaşım sunan sergi, mitolojik bir figür olan Venüs'le birlikte Adem ve Havva’yı da odağında tutuyor.
Sergi, sanat tarihi boyunca bir tanrıça, uyuyan çıplak bir kadın veya bir fahişe olarak tasvir edilen Venüs’ün halleri ni gözler önüne sererken, Havva ve Adem aracılığıyla sanatsal ifadesini nü’de bulan çıplaklığın, mitolojik ve ikonografik kökenlerini araştırıyor.
Batı sanatına özgü bir tür olan nü ile Doğu sanatına özgü bir biçim olan minyatür arasındaki karşıtlık üzerinden kurulan sergi, kutsal/göksel olan ile müstehcen/dünyevi olanın zıtlığına vurgu yapıyor.
Şener, mekân ve derinlik etkisini yok ederek minyatür dilinde kurguladığı Boticelli’den Giorgini’ye, Titian’dan Velazquez’e, Manet’den Inger’a, Rubens’ten Brugel’e kadar uzanan ikonik nü resimlerini, figürinler ve rölyefleriyle bir arada sergiliyor. Seval Şener'in bu eşsiz sergisi 4 Ocak 2025 tarihine kadar Galeri Siyah Beyaz'da olacak.
-İtaatsiz Sanat / Defiant Art
Mohammad Bozorgi, geleneksel hat sanatını modern bir yaklaşımla yeniden yorumlayarak bu alanda çığır açan bir sanatçı. Eserlerinde klasik Arap ve Fars kaligrafisinin zarafetini, matematiksel kompozisyonlarla birleştiriyor ve metinlere estetik bir derinlik kazandırıyor. “İtaatsiz Sanat” sergisi, onun geleneksel formlara meydan okuyan ve kaligrafiyi soyut sanatla buluşturan yaratıcı vizyonunu gözler önüne seriyor. Bozorgi’nin sanatı, sadece görsel bir deneyim değil, aynı zamanda kültürel ve manevi bir yolculuk sunuyor. Onun çalışmaları, sanatın hem gelenekten hem de teknolojiden beslenerek nasıl çağdaş bir ifade biçimine dönüşebileceğini ilham verici bir şekilde gösteriyor.
Mohammad Bozorgi, geleneksel hat sanatını yalnızca tuval üzerinde değil, farklı alanlarda da yeniden yorumlayan çok yönlü bir sanatçı. Sanatını özel jetlerden Rolls Royce ve Dior gibi prestijli markalara kadar birçok projede hayata geçirerek, kaligrafinin sınırlarını genişletti. Mücevher tasarımlarında ve mimari projelerde, harf ve kelimeleri üç boyutlu bir yaklaşımla işleyerek, geleneksel hat sanatına yepyeni bir boyut kazandırıyor. Bozorgi’nin eserleri, çağdaş sanatla teknolojiyi ustalıkla birleştirerek hem görsel hem de işlevsel anlamda büyüleyici bir etki yaratıyor.
Muhammed Bozorgi Ortadoğu’nun önde gelen yaratıcı sanat tasarımcısı ve ünlü hat sanatçılarından biridir. Christie’s, Sotheby’s ve Bonhams gibi saygın müzayedelerde yer alması, kişisel sergileri ve Londra, Paris, Cenevre, Zürih, Viyana, Tokyo, San Francisco, Los Angeles, Ankara, İstanbul, Dubai ve Abu Dabi gibi birçok şehirdeki grup sergilerine katılımı, eserlerinin önemini ve etkisini yansıtmaktadır. Mohammad Bozorgi'nin eserleri içinde kaybolacağınız bu sergi 25 Aralık tarihine kadar Galeri Soyut/Çayyolu'nda olacak
-Othello
“Kıskançlık kendini doğuran, kendisine yem olanlarla oyun oynayan yeşil gözlü bir canavardır."
Othello’nun tragedyası, tarihin karanlık çağlarının ardından yazılmış. Nasıldı, neydi, kimindi bilinmez. Ama Shakespeare'in de kaleminden geçmistir bu hikaye. Tutkuların, arzuların en karanlık yanını göz önüne serer. Dört yüz yıl sonra, gecenin karanlığı bir canavar doğuracak yine dünyanın aydınlığına...
Shakespeare'in eşsiz oyunlarından biri olan "Othello", 9 Aralık Pazartesi günü Çankaya Sahne'de izleyicisiyle buluşacak.
-Küller Küllere
Bir şeyi bitirmek için baştan mı başlamak gerekir? Yoksa bitirmek gerçekten bitirmek midir? Uçurumdan düşerken insanın tek kurtuluş yolu kendisini boşluğa bırakmak ve dalgalarla dalgalanmak da olabilir.
Tüm dünya tarihinin dertlerini sahiplenen bir kadının eylemlerini absürt bir dille anlatan bu metin, evrensel bir yere ulaşmayı amaçlıyor. Her ateşin bir sönme noktası vardır, o zaman gelince yapılabilecek tek şey külleri karıştırıp yakılabilir bir şeyler bulmaya çalışmaktır. Boğulanlar ve Kurtulanların azabı da bu koşullarla dünyevileşiyor. Sizce de gerçekten bitirebilmek mümkün mü?
Harold Pinter'ın kaleme aldığı oyun 11 Aralık Çarşamba günü Aralık Sahne'de olacak.
-Bir İshak'sın Bir Cemil
Hem güldüren hem de hüzünlendiren usta kalemin şimdi de 'Bir İshak'sın Bir Cemil' hikayesi baştan uyarlanmış ve hikayeye zarar vermeden sahneye taşınmış.
Ak ve kara gibi, belki iyi ile kötü gibi ama vazgeçilmez zıtlıklar hep bir arada, oyunumu 'Bir İshak'sın bir Cemil'de de öyle, biraz ak ama bir o kadar kara. İshak şehir yüzü görmemiş kalabalık sessizlikte bulunmamış biridir, fakat Cemil her kalabalığın sesine ses her karaya ak olmuştur. Şimdi ikisi de küçük bir hücrede bir umut ile yaşamaktadır. İshak umudun duygusu Cemil ise mantığı olmuş. 24 saatlik bir hikaye, 1 saatlik güldürü. Uzun bir süre etkisinde kalacağınız iddialı bu eser 11 Aralık Çarşamba günü Şato Yazar Sahne'de olacak.
-Fasulyenin Faydaları
"Bilen kendince bildi, en sevdiğim filozof yavru bir kediydi". İnsan ne biliyor? Bilerek mi yaşıyor? Hayatla zıt yöne koşup yaşadığını zanneden insan yığınları...Herkes bildiğinin cahili. Herkes köle. Paranın ve parasızlığın köleleri. Ne komik varlıktır insan . Bir düşünür şöyle söyler " Tanrı ya da tanrılar belkide insanı gülmek için yarattı". Hayat karşısında gülünç duruma düşen insanın akıbeti degişirmi? Yoksa bu bir tercih mi? "Fasulyenin faydaları" ne istediğini bilmeyen, özü ile izi arasında sıkışmış şimdinin insanına ithafen, asıl konuya dönelim uyarısıdır.Tek perdelik bu oyun 9 Aralık Pazartesi günü Şato Yazar Sahne'de olacak.
-“BİR-ARADALIK” Disiplinlerarası Karma Sergi
İzmir Büyükşehir Belediyesi, Engelli Çalışmaları Şube Müdürlüğü bünyesinde devam eden İzmir Sanat Köprüsü Projesi, adından da anlaşılacağı gibi, sanatta engelsiz ve ayrımsız bir alan oluşturmak, engelli farkındalığını artırmak amacıyla yola çıkmıştır. Proje, farklılıkların karşılıklı olarak tanınmasını sağlamak ve sosyal uyum çerçevesinde birlikte yaşamın önemini vurgulamak amacıyla, engelli çalışmalarını içeren yeni bir sanat politikası geliştirmeyi hedefler.
Bu amaçla birlikte ulusal ve uluslararası çapta sanatı ve sanatın Bir-Aradalığını merkeze alan ortak kaygı ve değerleri önemseyen sanat çalışmaları düzenler. Türkiye’de ikamet eden sanatçı, akademisyen ve sanat yazarların, danışmanlığını üstlendiği, bu proje; resim, fotoğraf, seramik, baskı-resim, heykel, çağdaş performans gibi farklı disiplinleri bünyesinde toplayan karma sergi formatıyla ortaya çıkar. Atölye, Bir-Aradalık kavramını destekleyecek şekilde 15 sanatçının ve 22 engelli sanatçı adayın aktif katılımıyla gerçekleştiriliyor. 3 Aralık Dünya Engelliler Günü için oluşturulmuş kolektif bir çalışma ürünü olan sergi, 6-12 Aralık tarihlerinde izleyicisiyle buluşacak.
-Grönholm Metodu
Bir iş toplantısı, sınırlarınızı ne kadar zorlayabilir?
Bir şirketin toplantı odasında iş görüşmesine gelen dört kişi, tüm hünerlerini ortaya koyup işi kapmak için gizem dolu çeşitli sınavlardan geçecekler. İspanyol Jordi Galceran'ın 2003 yılında kaleme aldığı ve günümüz iş dünyasın vahşi düzeninin oraya konduğu bu psikolojik gerilimi, nefeslerinizi tutarak izleyeceğiniz bu oyun, 11 Aralık Çarşamba günü Sahne Tozu Tiyatrosu Fehmi İşgören Sahnesi'nde olacak.
-Nazımname - Bir Gidiş Hikayesi
Nazım Hikmet’in doğumundan, memleketini terk etmek zorunda kalarak gidişine kadar olan yaşam öyküsünü oynamak üzere yola çıkan bir grup tiyatro oyuncusunun ‘kara-komik’ maceraları, “Nazımname-Bir Gidiş Hikayesi” ne dönüşüyor. Oyunda Nazım Hikmet’in yanı sıra, dönemin edebiyatçıları ve dostlarının Nazım Hikmet’le kesişen yollarında yaşadıkları da konu ediliyor.
“Ben Nazım Hikmet. Ben bir insan, ben bir Türk şairi Nazım Hikmet. Ben tepeden tırnağa insan, tepeden tırnağa kavga, ayrılık, hasret; bir de ümitten ibaret.”
Nazım Hikmeti'in hayatına ışık tutan bu oyun 13 Aralık Cuma günü Akıl Fikir Kumpanyası Ferhan Şensoy Sahnesi'nde olacak.
-Karıncalar – Bir Savaş Vardı
Savaşın tam kalbinde yer alan bir askerin tuttuğu günlükteki hikayelerden oluşuyor. Günlüğün son sayfasına gelindiğinde bir sürpriz bekliyor askeri. “Oyun” belki de o anda başlıyor. Askeri, savaşın ve yaşamın gerçek dehşetini, oyunun gittikçe güçleşen şartları altında bir sorgulamaya sürüklüyor ve asker savaşın nasıl bir “oyun” olduğunu, insan ve insanlık üzerine nasıl kurgulandığını anlamaya çalışıyor.
Üstelik bu oyun; düşmanı yok etmekle kazanılamayacak bir oyun… Ölüm ve yıkımdan başka hiçbir sonucu olmayan bir oyun… Her koşulda insanlığın mağlubiyetiyle sona eren bir oyun…
Karıncalar; “oyun kuran eller”ce ilk gözden çıkarılanlar, hali altında süpürüleni temizleyenler, toplumun karıncalanan ayakları… Bazen sadece rakamdan ibaretler… Onlardan geriye kalan kelimeler, yüreğinizde karıncalanma yaratabiliyor mu?
Savaşların etkilerini yansıtan bu oyun, 10-13 Aralık tarihlerinde Karşıyaka Ragıp Haykır Sahnesi'nde olacak.
-Anahtar
Geçmişle yüzleşmek korkularımızı çözer mi? Peki en yakınımızda gördüklerimiz aslında bize neler söylemek ister?
Priştine’de bir stüdyo daire ve odada kaybolan anahtar. Kapıyı kimin açtığı ve anahtarı kimin kaybettiği belli değil. Dışarı çıkmak için anımsamak ve yüzleşmek zorundalar. Ermira ve Kreşniku aynı gün içinde geçmişi, bugünü ve saklı kalmış gerçeklerini sorgularken, iletişimsizliğe ve sosyal sistemin boğucu ağırlığına dokunuyor. İzleyicisine birçok açıdan hayatı sorgulatacak olan bu oyun 6, 7 ve 10 Aralık tarihlerinde Konak Sahne'sinde olacak.
-Yaratıcı Buluşmalar
Dostane bir ortamda bir fincan çay eşliğinde fikir alışverişinde bulunmak, becerileri paylaşmak ve farklı geçmişlerden gelen insanlarla tanışarak öğrenmek için. Örgü, nakış, dikiş, tığ işi, origami, resim, yemek pişirme, vb…. Yeni insanlarla tanışmak, becerilerinizi paylaşmak ve samimi bir ortamda sohbet ederek yeni beceriler kazanmak ister misiniz? Atölye etkinliği 31 Aralık tarihine kadar Institut Français (Fransız Kültür Merkezi) İzmir'de ilgililerini bekliyor.
© Tüm hakları saklıdır.