Gündem

HaberTürk yazarı Karaca: Adil yargılanma ne kadar haklı bir talep ise, bunu ‘ölüm orucu’ ile istemek o kadar acımasız ve meşru olmaktan uzak bir metot

30 Ağustos 2020 13:04

HaberTürk gazetesi yazarı Nihal Bengisu Karaca, adil yargılama talebiyle başlattığı ölüm orucunda yaşamını yitiren avukat Ebru Timtik'e ilişkin, "Ebru Timtik, ölüm orucu sonrasında hayatını kaybetti. Allah rahmet eylesin. Bir avukatın kendisini öldürmesi son derece üzücü bir şey. Velev ki azılı bir suçlu olsun herkes adil yargılanmayı talep etme hakkına sahiptir. Timtik’in talebi haklı bir talepti. Ancak kimse kusura bakmasın adil yargılanma ne kadar haklı bir talep ise, bunu ‘ölüm orucu’ ile istemek o kadar acımasız ve meşru olmaktan uzak bir metod. Hiç lafı eğip bükmeyeceğim, Timtik’in ölümünün ilk elden sorumlusu, ölüm oruçlarını rutine bindiren ve karşılık alamadıkları bir kapıyı insanlarını öldürme pahasına ısrarla çalan örgütün acımasız tutumudur." düşüncesini dile getirdi. 

Karaca, "Önce kısa bir açıklama: Bilindiği gibi, açlık grevinin amacı ölmek değildir, devlete döner ve senden istediğim şeyi istemekte o kadar haklıyım ki, haklılığımı anlaman için ortaya bedenimi ve sağlığımı koyuyorum demiş olursun. Bireysel bir karardan neşet ettiği sürece bir etki gücü vardır, insana bir şey ifade eder, topluma bir şey anlatır. Ancak bir örgüt tarafından güdümlendiğinde, hele hele rutine binmişse, açlık grevinin bir insan hakkı olduğu, bir onur mücadelesi olduğu duygusu topluma da gerekli mercilere de iletilemez. DHKP-C ya da başka silahlı örgütler, dozu yükseltip çıtayı ‘ölüm orucuna’ koyarak etkiyi arttırma planı yapıyorlar. Tam tersi oluyor, ilgi göstermesi, baskı oluşturması beklenen toplulukların lakaytlığı artıyor, yer yer nefret söylemlerine bile rastlanıyor." yorumunu yaptı. 

Karaca, "Neden mi? Çünkü tablo şu: İçinde bulunduğunuz durumun gerçekleriyle bağdaşmayan talepler listenizi örgütün talimatıyla ‘ya bunu yaparsın ya ölürüm’ diyerek devlete dikte ediyor, devlet ölüm orucunu durdurmaya çalıştığında ‘bu onurumuza hakarettir ölüm orucumuza müdahale edilemez’ diye feveran ediyor, devlet ‘e, tamam o zaman bıraktım’ dediğinde ölüyor ve çevrenizin/gençlerinizin omzuna, ‘Ölüm bile onları hizaya getirmedi bakın, çünkü onlar vicdansız’ cümlesinden ibaret, bitimsiz bir hesaplaşma duygusunu yüklüyorsunuz. Birilerinin ölümü geride kalanların davası oluyor, döngü böylece sürüp gidiyor ve bunun iddia ettiğiniz gibi ‘saygın’ bir yanı yok." ifadesini kullandı. 

Yazının devamı için tıklayın