Gündem

HaberTürk yazarı Karaca: 6284 sayılı yasadan geri adım atmak demek "Kadınları öldürmeye karar verdik" demekten farksız olsa gerek

04 Temmuz 2021 12:38

HaberTürk gazetesi yazarı Nihal Bengisu Karaca, İstanbul Sözleşmesi'nde resmen çekilmenin ardından 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun'un kaldırılacağına dair endişelerin olduğuna dikkat çekti. Karaca, "6284 sayılı yasadan geri adım atmak demek 'Kadınları öldürmeye karar verdik' demekten farksız olsa gerek" düşüncesini dile getirdi.

Karaca yazısında, "1 Temmuz itibariyle İstanbul Sözleşmesi’nde artık olmadığımız tescillenmiş oldu. Danıştay, başvurunun içerdiği talebi reddederek, Türkiye’nin sadece Cumhurbaşkanı’nın verdiği bir kararla uluslararası bir sözleşmeden çekilmesinin mümkünlüğüne karar vermiş oldu çünkü. Kadınlar eylem ve yürüyüş yaptı. Polis kendi kurduğu barikatları yıkma pahasına kadınları kovalarken görüldü. Kimileri 6284 sayılı kanunun da şimdi tehlikede olduğunu düşünüyor. Öyle ya sonuçta bu yasa, yani Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun, sonuçta İstanbul Sözleşmesi'ne imza atmakla ilgili sorumluluğun sonucu olarak ortaya çıkmış bir uygulama yasası. 2018 tarihli ve 9 sayılı Cumhurbaşkanı kararnamesi ile indiragandi usulü derdest edilip kapı önüne konulan bir İstanbul Sözleşmesi var. Şuraya kararnamelerle ne yapılıp ne yapılamayacağını belirten bir Anayasa maddesi bırakalım o halde." ifadesini kullandı. 

Karaca şunları kaydetti:

"104. Maddede denmektedir ki, “Cumhurbaşkanı, yürütme yetkisine ilişkin konularda Cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarabilir. Anayasanın ikinci kısmının birinci ve ikinci bölümlerinde yer alan temel haklar, kişi hakları ve ödevleriyle dördüncü bölümde yer alan siyasi haklar ve ödevler Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle düzenlenemez. Anayasada münhasıran kanunla düzenlenmesi öngörülen konularda Cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarılamaz. Kanunda açıkça düzenlenen konularda Cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarılamaz. Cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile kanunlarda farklı hükümler bulunması halinde, kanun hükümleri uygulanır. Türkiye Büyük Millet Meclisinin aynı konuda kanun çıkarması durumunda, Cumhurbaşkanlığı kararnamesi hükümsüz hale gelir.”

Kadının şiddete uğramama hakkı temelin de temeli bir hak olsa gerektir. 6284 sayılı yasadan geri adım atmak demek "Kadınları öldürmeye karar verdik" demekten farksız olsa gerektir. Normalde böyle bir muhakeme bile yersiz olsa gerektir.

Lakin "Olmaz demeyin valla her şey olur" ülkesinde yaşıyorsanız, güvercin tedirginliği ile her satırın her satır arasının üzerinde dolaşmak zorunda olduğunuzu da bilirsiniz. Hoş, enseyi karartma yanlısı da değilim. Anayasanın 10. maddesine 2004 yılında yapılan değişiklikle “Kadınlar ve erkekler eşit haklara sahiptir. Devlet bu eşitliğin yaşama geçmesini sağlamakla yükümlüdür” hükmü AK Parti döneminde eklendi sonuçta. Hatta 2010 yılında “Bu maksatla alınacak tedbirler eşitlik ilkesine aykırı olarak yorumlanamaz” ibaresi entegre edilerek kanunun uygulanması sırasında yaşanabilecek olumsuzluklar engellenmek istenmişti. Bunlara güvenmek istiyorum. Kadına karşı şiddetle mücadele eylem planı şeklinde bir plan açıklanmış olması, kanaatkâr günler adına bir parça umut ışığı."

"4320 Sayılı Ailenin Korunmasına İlişkin Kanun" 2012 yılına kadar yürürlükteydi. 2010 yılında“Boşanan kadına koruma kararı kanunda yok" denilerek koruma talebi mahkemece reddedilen Ayşe Paşalı’nın eski eşi tarafından öldürülmesinin ardından 4320 sayılı kanunun yetersizliği eleştirilmeye başlandı, sivil toplum kuruluşlarının çabasıyla yeni bir kanun talebinde bulunuldu. 6284 sayılı kanun 8 Mart 2012 tarihinde oy birliğiyle TBMM Genel Kurulu'nda kabul edildi.

20 Mart 2012’de yürürlüğe giren ve kadının beyanının esas alınması ilkesi nedeniyle eleştiri oklarının hedefinde olan 6284 sayılı kanun büyük ölçüde İstanbul Sözleşmesi’ne göre oluşturuldu.

4320 sayılı Ailenin Korunmasına İlişkin Kanun’da tartışmalı olsa da 6284 sayılı kanun evli olmayan bireyleri de kapsar.

Bu yasaya göre korunma talep eden kişi, tedbir için aile mahkemesine veya savcılık ya da kolluk birimlerine delil olmadan talepte bulunabilir. Tedbir kararı için delil aranmaz.Talep olmasa veya şikâyet olmasa da bazı suçlar için savcı doğrudan soruşturma yapabilir.

Cinsel saldırıya ilişkin yeterli delilin bulunmadığı durumlarda, kadın ya da çocuğun beyanı sadece kovuşturma aşamasına geçilmesinde değil, davanın nasıl sonuçlanacağında da belirleyici.

TIKLAYIN | 20 maddede İstanbul Sözleşmesi nedir?