Politika

Güvenlik tedbirleri alacağız derken kantarın topuzu kaçtı

AKP Genel Başkan Yardımcısı Kapusuz geçmişte terörle mücadelede siyasilerin de hata yaptığını söyledi.

03 Temmuz 2010 03:00

T24 - AKP Genel Başkan Yardımcısı Kapusuz geçmişte terörle mücadelede siyasilerin de hata yaptığını söyledi. Kapusuz’a göre ‘açılım bir tercih değil zorunluluk’.

AKP Genel Başkan Yardımcısı Salih Kapusuz Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın liderlere buluşma davetinin hala geçerli olduğunu belirterek görüşme mekanı için TBMM’yi adres gösterdi. TÜSİAD’ı eleştiren Kapusuz, Kılıçdaroğlu’nun türban meselesiyle ilgili sözleri için, “Liderler zirvesine bu konuyu getirsin. Çözmek için iktidar olmayı beklemesine gerek yok. Ama bu sözlerinin altında ezilmemesini temenni ederim” yorumu yaptı.

Vatan gazetesinden Deniz Güçer'in "Güvenlik tedbirleri alacağız derken kantarın topuzu kaçtı" başlığıyla yayımlanan (3 Temmuz 2010) yazısı şöyle:


Liderler buluşması her şeye rağmen gerçekleşir mi?

Ben buluşmanın olmasını istiyorum. Toplumun böyle bir beklentisi var. Ülke yıllardır terörden çekiyor, bu beladan Türkiye’nin kurtulması isteniyor. Toplum ‘Beraber olun, bu çalışmalara önem verin’ diyor, birileri bundan kaçıyorsa toplum onu affetmez. Böyle didişmek gibi bir yanlış anlayışın içine sokulmak toplumun hiç istemediği bir şeydir.


Görüşme nerede olabilir?

İster AK Parti genel merkezinde, ister Başbakanlık binasında, ister CHP binasında, isterse her şeyin ortası olan, kimsenin kimseye gelip gitmesine ihtiyaç duymadığı TBMM’de olur.


Toplu görüşme şeklinde mi?

Mühim olan görüşme iradesinin ortaya konulmasıdır. Baş başa veya heyetler halinde görüşmek mümkün. Hatta ‘Siyaset üstü bir meseledir’ diyerek parti liderleri aynı masanın etrafında oturup konuşabilir. Herkes birbirinin yüzüne baka baka konuları anlatmaya çalışır. Ne mahsuru var?


Ama CHP liderinin ‘Kendisini Cumhurbaşkanı mı zannediyor?’ sözleri var?

Nasıl bir yargıya kapıldı bilmiyorum. Ama ben bu işin olmasını istiyorum ve herkesin yardımcı olmasını bekliyorum. Problemden yana değil çözümden yana tavır sergilemeliyiz.


Sayın Başbakan yine de davetini yapacak mı?

Mutlaka yapacaktır. Kendisi konuşmalarında da söyledi. Ama ‘Cumhurbaşkanı mı zannediyorsunuz’ diyerek, adeta bir nevi kaçmak gibi yola girmişse doğru olmaz. MHP görüşmem diyor. Neyi görüşmüyorsun, paylaşamıyorsun? Bu milli meselede bazı müştereklerde buluşmamız lazım. Bu milletin, şehitlerin, gazilerin hatırı için buluşmak lazım.


Şehit haberleri bitmek bilmiyor. Nasıl sona erecek?

1980 öncesinde anarşi vardı, 5 bin gencimizi kaybettik. Sağ - sol kutuplaşmasından kendi evlatlarımız birbirini öldürdü. Bundan sağcılar mı kazandı, solcular mı? Kaybeden Türkiye oldu. Aynı şekilde 1980 sonrası bölücü örgüt Türkiye’de kan ve gözyaşı akıtmaya başladı. O günden bugüne tüm hükümetler inanıyorum ki samimi olarak terörü bitirmek için mücadele ettiler.


Ama bitmedi...

Çünkü bir yerlerde hata yapıldığı ortaya çıktı. Bu meseleyi sadece güvenlik meselesi gibi algıladık. Sadece güvenlik güçlerine bırakınca, bu bir avuç kabul edilen bölücüler toplumun içine nüfuz etmeye, yapılan bir takım yanlışlıkları, güvenlik adına yapılan bir takım tedbirleri istismar etmeye kalktılar. Hatırlayın terör örgütünün ilk eylemleri Kürtlere karşı oldu. Onları bünyesine kazandırmak, korkutmak için kendi coğrafyasında çocukları, sivil halkı öldürmeye başladı. Güvenlik güçleri -doğal olarak - güvenlik tedbiri alacağız derken kantarın topuzu kaçtı. Sosyal, ekonomik sosyal parametreleri gözardı edildi.


Kantarın topuzu kaçarken siyasetçiler neredeydi?

Siyasetçilerin sorumluluğunu buraya bağlıyorum zaten. Güvenlik güçleri bütün güçlerini ortaya koyarak ülkeyi böldürtmediler. Bunda hiç tereddüt yok. Ama böldürtmemek yeterli olmadı, ana problem çözülmedi. Tersine genişledi, derinleşti ve yaygınlaştı.


Burada ‘Açılım’ diyeceksiniz galiba.

Evet. AK Parti bugüne kadar yapılanları yok kabul etmedi. Terörle mücadele komplike, zor ve karmaşık bir olay. Güvenlik tedbirlerimizi alacağız ama başka tedbirler de alacağız. Güvenlik ve özgürlük dengesini koruyacağız. Güvenlik adına özgürlüğü, özgürlük adına güvenliği ortadan kaldıracak bir yanlışın içine girmeyeceğiz. Dolasıyla demokratik açılım bir tercih değil zorunluluktur. Bazıları demokratik açılım sürecini bir yılla falan sınırlıyor. Oysa AK Parti 2001’deki kuruluş müracaatından bugüne demokratik açılıma devam etmektedir.


‘TÜSİAD ters çalışmaya başladı’

‘AKP karşıtı bir cephe var’ iddialarına ne diyorsunuz?

Ak Parti, parti kapatmaları engellemek için çaba içine giriyor. Ama BDP karşı çıkıyor, MHP, CHP aynısını yapıyor. Bir yerden Apo karşı çıkıyor. Öbür taraftan sonradan ne oldu anlamadım ama TÜSİAD referandum yapılması konusunda tepki vermeye, ters çalışmaya, ters ifadeler kullanmaya başladı.


TÜSİAD Anayasa değişikliğine her zaman destek oldu ama...

Geçmişte anayasa değişiklikleri hazırlıkları yapıp kamuoyunda bir çok tartışmaya sebep olan TÜSİAD’tır. Bunu gündeme taşıyan TÜSİAD’dır. Ne oldu da referandumun bu ülkeye faydalı olmayacağı gibi bir kanaate, yargıya ulaştı anlamak mümkün değil.


Size göre neden?

Türkiye’de temel hak ve özgürlüklerin standartlarının yükselmesi, güçlü birey, güçlü bir toplum, güçlü bir devlet ve millet olması konusunda farklı yaklaşımları, belki hesapları vardır. Yani bireyin güçlü olmasını istemiyorlar.


TÜSİAD’ın böyle bir hesabı mı var?

Ben böyle bir şey söylemiyorum. Ama tavırlarına, yapılan çağrıya bakarsanız o hissediliyor. Biz AK Parti olarak şu taraftayız: Hak ve özgürlüklerin artırılması, ülkenin demokratikleşme sürecini hızlandırılması. Karşımızda ise büyük bir blok var.


TÜSİAD’ı da o bloğun içine mi koyuyorsunuz?

Ben değil onların açıklamaları öyle. Sonradan ortaya çıktı başlangıçta böyle değildi.


'AYM’den hangi karar çıkarsa çıksın erken seçim olmaz’

Anayasa Mahkemesi’nden iptal kararı çıkarsa ne olur?

Böyle bir çelişkiye imza atacağını düşünmüyorum. Bakın Anayasa görüşmelerinde Meclis TV reyting rekoru kırdı. CHP’nin başvurusu ise artık klasik oldu. 367 olayında herkesin yanlış dediği bir işi Anayasa Mahkemesi yaptı. Toplumdan da 2007 seçimlerinde gereken tepkiyi gördü. ‘Yaptım oldu’ diyebilirsiniz ama toplum bunu kabul ediyor mu etmiyor mu herkesin dikkate alması ve duyarlı olması lazım.


Osman Can’ın ortaya attığı gibi ‘Tanımıyoruz’ der misiniz?

Fikir, hukuk adamlarının bir çok konuda farklı düşünceleri olabilir. Ama biz ülke yönetiyoruz, sorumluluk taşıyoruz. Elbette yanlışlara en üst düzeyde tepkimizi koyarız. Ancak Türkiye’de kaosa kapı aralamayız. Anayasa Mahkemesi duyarlı olmayabilir, bunda kaos görmeyebilir ama böyle bir karar Türkiye için kaostur. Mahkeme’nin böyle bir yanlışın altına imza atmayacağını, yeniden yük almayacağına inanıyorum.


Şekilden bozabilir mi?

Böyle bir yolun kapalı olduğunu düşünüyorum. Şekil olarak incelenir, problem yoksa bırakılım kararı 11 kişi vereceğine milyonlar versin.


Mahkeme’den iptal çıkarsa erken seçim görünüyor mu?

Sayın Başbakan defalarca ‘Erken seçim yapmayacağız’ dedi. Karar ne çıkarsa çıksın, kamuoyunun en ufak bir tereddütü olmasın. Dünyada büyük kriz yaşanırken en büyük büyümeyi gerçekleştiren ikinci ülkeyiz. Bir seçime adım attığınız taktirde yerli, yabancı herkes ‘Dur bakalım şu seçim sonuçlarını bir görelim’ der. Nereden bakarsanız bu 6 ay - 1 senenize mal olur. Yazık değil mi? Ama seçim desek muhalefet korkar kaçar.


Rize Belediye Başkanınıza jet soruşturma başlattınız. Ertesi gün ‘Şarap haramdır’ yorumu yaptı...

Herkesin kendi işine bakması lazım. Siyasetçi siyaset, belediye başkanı belediye başkanlığı yapmalı. Kendi alanı olmayan konulara burnunu sokarak, yanlış söylemlerle kimsenin kimseyi rahatsız etme hakkı yok. Partimiz bu konuda gerçekten çok duyarlı.


Sadece Doğu ve Güneydoğu’daki kadınlar için değil hiçbirimiz için kabul edilemez sözler...

Asla ve kata kabul edilemez bir beyan. Yasalarımıza göre yanlış olan bir şeyi bir belediye başkanı nasıl söyler? Ama ne yapacaksınız, insan nihayette, ağzını tutacak haliniz yok. Bakıyorsunuz bir yerden bir beyan çıkıveriyor.


’İstesek şeriatı getiririz demedim’ açıklaması yaptınız. Nereden çıktı bu iddialar?

Bunların, insanların kafalarını karıştırmak için bir yol olarak kullanıldığını söylüyorum. Yıl 1908. Yıldırım orduları Selanik’ten harekete geçiyor. ‘Nereye gidiyorsun’ sorusuna verdikleri cevap ‘İrticayı yok etmek için gidiyoruz’. Aradan 102 yıl geçiyor. Bu irtica ne menem şey ki, ne geliyor ne gidiyor. Sakız haline getirilmiş bazı konular ısıtılıp ısıtılıp milleti korkutmak için kullanılıyor. Biz Türkiye Cumhuriyeti’nin rejiminin demokratik, laik sosyal bir hukuk devleti olduğunu biliyoruz ve iktidar süremizce neler yaptığımızı bu millet biliyor. Onun içindir ki dört seçimdir Türkiye’nin her tarafında birinci partiyiz.


Kılıçdaroğlu’nun lakabını nasıl buldunuz?

Arkadaşım olduğu için çok sıkıştıran bir üslup kullanmıyorum. Ama bir lidere yakışacak şey kendi kültürü ve değerlerinden bir özelliği olmasıdır. Atatürk’e, Fatih’e benzetseler olabilir. Gandi önemli bir şahsiyettir ama bu millet kendi kültürüyle ilişkilendirilene daha çok ilgi gösterir.


İdam Türkiye’yi geri götürmek olur

Muhalefetin terörle ilgili eleştirileri giderek ağırlaşıyor...

Terörist başı Apo yakalandığında sözde ateşkes ilan edilmişti. 1999’dan 2004’e kadar sözde ateşkes dönemi var. Bu dönemde olaylar bitmemiş, şehitlerimiz olmuş ama adeta terör uykuya yatmış. Buna ‘Biz sıfır terörle devrettik’ diyorlar. Vicdan sahibi olmak lazım. Siz Apo’yu idam etmekten imtina ettiniz.


Sayın Bahçeli bunu söylediğinizde ‘Madem öyle getirin düzenlemeyi, asacaksanız destek vereceğim diyor’ ama...

Türkiye’yi geriye götürmenin, ülkeyi başka atmosferlere taşımanın doğru olmadığını düşünüyorum. 1 Haziran 2004’te ateşkesi bitirdik diyorlar. Şimdi dikkat edin bu AB’den müzakere tarihi alınmasına denk geliyor ve olaylar başlıyor. Müzakere 2005 yılında başlıyor ve Çeşme, Kuşadası, Şemdinli’de saldırı yapıyorlar.


‘Western izlerim duygusalım’

- Yemek yapar mı?: Gençlikte bulgur pilavı yapardım,

- Araba kullanır mı?: Kullanırım 140’ın üzerine çıkmam.

- Muhalefet milletvekilleri niye ‘Abi’ diyor?: İnsani ilişkileri canlı tutmayı,herkesle birlikte olmayı seven bir tipim. Sebebini bilmiyorum, iktidar muhalefet fark etmiyor sempati duyuyorlar galiba.

- ”Kayserili mi”?: Ankara milletvekiliyim (gülüyor)

- Paraya ne zaman kıyar?: Kitap alırken.

- En son tatili: Hatırlamıyorum.

- Hobisi: Yok. Gençlikten beri ‘Vatan millet Sakarya’ koşmayı sevdik.

- Duygusal mı?: Evet.

- Aşk-ı Memnu’nun finalini izledi mi?: İzlemedim ama çok tartışıldı. Meclis’te bile konuşuldu.

- TV izler mi?: Denk gelirse eski kovboy filmlerini izlemeyi severim.