Dünya
BBC Türkçe

"Güvendeyiz ama aklımız orada": İstanbul'daki Ukraynalılar işgalin üçüncü yılında ne durumda?

Resmi verilere göre Türkiye'deki Ukraynalıların sayısı 50 binin altında

21 Şubat 2025 06:09

Güncelleme: 21 Şubat 2025 06:23

Azra Maryem Tosuner & Hilken Doğaç Boran
BBC Türkçe

İstanbul'un Avrupa Yakası'ndaki bir ofisteyiz.

Günlerden Cumartesi. Onlarca çocuk ve ebeveynleri, dört yaşındaki Erdem'in doğum gününü kutlamaya hazırlanıyor.

Hep bir ağızdan İngilizce "İyi ki doğdun" şarkısı söyleniyor. Ancak biraz sonra bir uyarı geliyor:

"Anneler, Ukraynaca konuşun."

Uyarıyı yapan, Ukrayna Dayanışma Derneği'nden Olena.

Erdem'in annesi Ruslana, Türkçe başladığı cümlesine Ukraynaca devam ediyor. Erdem, tıpkı buradaki çoğu arkadaşı gibi iki dile de hakim.

Pasta kesiliyor ve çocuklar, üzerinde Ukrayna arması olan mavi ve sarı balonları yanlarına alarak sınıflarına gidiyor.

Olena, dernekte Cumartesi günleri Ukraynaca ve Ukrayna kültürü dersleri verildiğini anlatıyor.

Aralarında Rusya'nın Ukrayna'yı işgalinden sonra Türkiye'ye gelenlerin de olduğu gönüllü öğretmenler, dernekte her Cumartesi çocuklara ders veriyor.

Öğretmenler, bu derslerin hem Türkiye'de büyüyen Ukraynalılara kültürlerini öğretmek hem de savaştan kaçan ailelerin çocuklarının yalnızlık hislerini kırmak için bir fırsat olduğunu söylüyor.

Rusya'nın Ukrayna'ya Şubat 2022'de başlattığı işgalden bu yana Birleşmiş Milletler verilerine göre 6,8 milyon Ukraynalı yurt dışına kaçtı.

İçişleri Bakanlığı'na bağlı Göç İdaresi Başkanlığı ve Ukrayna'nın Ankara Büyükelçiliği'nin verilerine göre Türkiye'deki Ukraynalıların sayısı 50 binin altında.

Elçilik kaynakları, 2022'den sonraki süreçte çoğu kadın ve çocuk 800 bini aşkın Ukraynalı'nın Türkiye'ye geldiğini, ancak aradan geçen yıllarda büyük kısmının ülkelerine döndüğünü ya da Avrupa'ya gittiğini söylüyor.

İşgal döneminde gelen ve hala Türkiye'de yaşayan çocuklardan biri de 12 yaşındaki Sofia.

Sofia kendini Türkçe tanıtıyor ve başkent Kiev'den geldiğini söylüyor.

Ukraynalı çocuk üç yılı aşkın süredir uzaktan ders almaktan sıkıldığını ve Türkiye'de arkadaş bulmakta zorlandığını anlatıyor.

Sofia, ileride Ukrayna'da güzel sanatlar okuyup ressam olmanın hayalini kuruyor, "Üniversitede burs kazanmak için çok sıkı ders çalışıyorum" diyor.

Herson'dan gelen 13 yaşındaki Liza, Türkiye'de yaşamaya alışma sürecinde başta çok zorlandığını söylüyor.

Ailesiyle İstanbul'a taşınan Liza, Türkçe öğrenmekte çok zorlandığını ve Ukrayna'daki arkadaşlarıyla vakit geçirmeyi özlediğini ifade ediyor:

"Ukrayna konsolosluğunda özel ücretsiz Türkçe dersleri aldım... Orada Ukraynalı arkadaşlar edindim. Şimdi onlarla konuşuyoruz ve çok daha iyi hissediyorum."

Liza'nın sınıf arkadaşlarından Natalya, 2022'de Türkiye'ye gelmiş ve o zamandan beri hiç ülkesine gitmemiş.

Natalya Türkiye'de yaşamayı seviyor fakat memleketini ve ana diliyle hayatını sürdürmeyi özlüyor.

Dnipro şehrinden gelen Ukraynalı çocuk, ülkesine dönünce yapmayı planladıklarını şöyle özetliyor:

"Memleketim Dnipro sokaklarında gezmek, alışveriş yapmak, Ukraynaca konuşulduğunu duymak ve orada kalan arkadaşlarım ve akrabalarımla vakit geçirmek istiyorum."

'Kendimizi burada yabancı gibi hissediyoruz'

Natalya ve Sofia'yla birlikte derslere giren 10 yaşındaki Nikita, 2022'de Rusya'nın ele geçirdiği ve aynı yıl Ukrayna'nın geri aldığı Herson'dan geliyor.

Nikita tıpkı Türkiye'de yaşayan birçok Ukraynalı çocuk gibi Ukrayna'dan verilen çevrimiçi derslerle okul hayatına devam ediyor.

Boş vakitlerinde ne yaptığını sorduğumuzda, köpeği Tofi'yle oynamaya bayıldığını söylüyor.

İrina, yaşadıkları en büyük zorluklardan birinin buradaki dile ve kültüre alışmak olduğunu söylüyor.

Anne, Nikita ve ablasının Türkçe öğrenmeye hevesli olmadıklarını, Ukrayna'ya dönme hayali kurduklarını anlatıyor.

Daha sonra iç geçirerek "Evlerine, arkadaşlarına, akrabalarına, geride bıraktıkları hayatlarına dönmek istiyorlar" diyor ve ekliyor:

"Kendimizi burada yabancı gibi hissediyoruz."

Ukrayna'da ilkokul öğretmenliği yapan İrina, 2022'de çocuklarıyla birlikte Herson'un Rus işgali altındaki bölgelerinde mahsur kaldıklarını ve Ukrayna topraklarına açılan insani koridorlardan geçerek kaçtıklarını anlatıyor:

"Bizim için çok zordu ama en zoru çocuklarımıza durumu anlatmaktı. Çünkü ne olduğunu anlamıyorlardı ve çok korkuyorlardı."

İrina, anne ve babasının ülkeyi terk etmeyi reddettiğini ve Ukrayna'nın Odesa şehrinde kaldığını söylüyor.

Ukraynalı anne, topyekün işgalin üçüncü yılında çocuklarıyla birlikte Odesa'ya taşınmaya hazırlanıyor.

"Topyekün işgal" ifadesi, 2014'te Kırım Yarımadası'nın ilhak edilmesi ve Donbas bölgesinde Rusya ile birleşmeyi destekleyen grupların ayaklanması ile 2022'de Rusya'nın ülkenin kalanına yönelik başlattığı saldırı arasındaki farkı vurgulamak için kullanılıyor.

Dernekteki çocuklara gönüllü olarak ders veren öğretmen İrina Kuşnir ile konuşuyoruz.

İrina, Rusya sınırına yalnızca 30 kilometre uzakta bulunan Ukrayna'nın en büyük ikinci şehri Harkov'dan geliyor.

İşgalden önce Harkov Ulusal Üniversitesi'nde yabancı öğrencilere Ukraynaca öğreten İrina, dernekte düzenli olarak yürüttükleri çalışmaların önemini şöyle anlatıyor:

"Burada sadece dil öğretmiyoruz, yaptığımızı Ukraynaca Çalışmaları gibi düşünün. Çocukların kendini Ukraynalı ve Ukrayna ulusuna ait hissetmeleri için Ukraynaca içerikler yaratıyoruz."

Ukraynalı öğretmen, İşgalin ilk döneminde Harkov'dan öğrencileri tahliye ederken Türkiye'den yardım aldıklarını söylüyor.

İrina, Türkiye'ye geldikten sonra İstanbul Üniversitesi'nde ders vermeye başlıyor.

Kızı, annesi ve erkek kardeşi hala Ukrayna'da.

Kasım 2021'de Türkiye'ye gelen şan öğretmeni Vera, topyekün işgalin başından beri Ukrayna'daki yakınlarını göremediğini söylüyor.

Vera, sınıra yakın Zaporijya şehrinden geliyor. Burası Donetsk, Luhansk ve Herson ile birlikte Rusya'nın Eylül 2022'de ilhak ettiğini duyurduğu dört bölgeden biri.

Şan öğretmeni, İstanbul'dan Ukrayna'daki sivillere para gönderdiğini söylüyor ve "Memleketimdeki gönüllüler üzerinden hayvanlara da yardımcı oluyorum" diye ekliyor.

'Normal bir şekilde yaşamıyoruz'

Konuştuğumuz Ukraynalılar, milli kimliklerinde dinin önemine dikkat çekiyor.

Fener Rum Patrikhanesi'ne bağlı Ukrayna Ortodoks Kilisesi, 2018'de Rus Kilisesi'nden ayrıldı.

Patrikhane, işgalden sonra İstanbul'daki Ukraynalılara bir kilise tahsis etti.

Ukraynalılar burada ana dillerinde dua edebiliyor.

Ukrayna Dayanışma Derneği Başkanı Tetiana Fetsan, bu kilisenin savaştan kaçan Ukraynalıların bir araya gelmesinde kilit rol oynadığını anlatıyor.

Topluluğun Pazar ayinlerinden birine biz de davet ediliyoruz.

Bu ayin, aynı zamanda 2013'te Kiev'in Bağımsızlık Meydanı'nda başlayan Meydan protestolarında hayatını kaybedenler için bir anma töreni.

Cemaat tören sırasında yerlerini alıyor. Boş kalan koltuklara da ölen protestocuları temsilen kağıttan melekler konuyor.

Ukraynalılar, 2013'te Avrupa Birliği'yle işbirliği anlaşmasını imzalamaktan vazgeçen Cumhurbaşkanı Viktor Yanukoviç'e karşı sokağa döküldü.

Haftalar süren ve onlarca eylemcinin güvenlik güçleri tarafından öldürüldüğü "Onur Devrimi" sonucunda Yanukoviç istifa ederek Rusya'ya kaçtı.

Bunun ardından Ukrayna'da Rusya ile birleşme taraftarı bazı gruplar ayaklandı ve Moskova aynı yılın Mart ayında Kırım Yarımadası'nı ilhak etti.

Tetiana Fetsan, Ukrayna Dayanışma Derneği'nin temellerinin 2014'te atıldığını anlatıyor.

"Meydan [protestolarında] insanlar niçin öldüler? Ukrayna'nın özgürlüğü, iyi bir gelecek, demokrasi için öldürüldüler."

Fetsan, Ukrayna'nın 2022'den bu yana dünya kamuoyunda geniş yer bulmasına karşın ülkesinde savaşın 11 yıldır sürdüğünü vurguluyor.

Dernek başkanı, kültürel ve sosyal faaliyetlerinin işgalden sonra ağırlıklı olarak insani yardım alanına kaydığından bahsediyor.

Dernek gönüllülerinden Marina, 2022'nin başındaki o kaotik günleri "Herkes bize geliyor, yardım bekliyordu" diye anlatıyor:

"Ukrayna'da büyük bir patron buraya geldi, evsiz biri olarak kaldı. İş yok, ev yok, dil bilmiyorsun. tabii ki zor bir durum."

Fetsan, Türkiye'deki Ukraynalıların büyük kısmının ülkeden ayrıldığına da dikkat çekiyor:

"Şu an çoğu Ukraynalı Ukrayna'ya döndü ya da Avrupa'ya gitti. Tehlikeli ama en azından kendi evlerinde, kendi topraklarında yaşamak daha kolay oluyor."

Türkiye'ye 2000 yılında gelen Olena İvaşçenko, 2022'de işgalin başlamasından iki gün önce Ukrayna'da olduğunu anlatıyor.

İvaşçenko, Türkiye'ye döndükten iki gün sonra Odesa'da yaşayan ailesinin kendisini arayıp savaşın başladığını söylediğinde şaşırdığını belirtiyor.

Sovyetler Birliği'nin dağılışına, Ukrayna'nın bağımsızlığını ilan etmesine ve Rusya'nın 2014'ten bu yana ülkeye yönelik işgallerine şahit olan İvaşçenko, 2022'den beri düzenli olarak Ukrayna'da cephe hattına yakın bölgelere yardım taşıdığını anlatıyor.

İvaşçenko, Ukrayna'nın Rusça konuşan azınlığına mensup. Annesi Rus ve ana dili Rusça.

Ancak o, artık Rusça konuşmamaya karar vermiş ve kendini Ukraynalı olarak görüyor:

"Kafamdan hep Ukrayna'yı sildiler, 'Niye Rus olmak varken Ukraynalı olasın ki?' dediler. Rus olmak prestij midir ne bileyim. Ama ben Ukraynalıyım."

İvaşçenko, Batı'nın ve ABD'nin Ukrayna'ya yönelik tavrı konusundaki rahatsızlığını gizlemiyor:

"Şimdi bizi ortada bırakacaklar ya, biz mecbur barış imzalamak zorunda kalacağız ya. O zaman dünyada her güçlü ülke güçsüze saldırır."

İşgal altındaki Donetsk bölgesindeki Pavlograd'dan gelen Tetiana Matsuk da Türkiye'de Ukraynalı siviller ve askerler için bağış toplayıp, altı ayda bir İstanbul'dan Ukrayna'ya gittiğini söylüyor.

Rusça konuşan azınlığa mensup Matsuk, ailece Rusça konuşmama kararı aldıklarını anlatıyor:

"Savaştan önce benim şehrimde herkes Rusça konuşurdu. Kimse yasaklamadı, biz normal hayatımızı yaşadık. Şu an kararım Ukraynaca konuşmak."

Kiliseye küçük oğlu Kemal ile gelen Marina, Ukrayna'da yaşayan akrabalarıyla sürekli görüştüğünü, askere giden yirmili ve otuzlu yaşlarındaki iki kuzeninin öldüğünü anlatıyor.

Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy, Şubat'ta ABD basınına verdiği bir demeçte 2022'den bu yana 46 bin Ukrayna askerinin öldüğünü, neredeyse 380 bin askerin yaralandığını açıkladı.

Ukrayna lideri on binlerce askerden hala haber alamadıklarını ve gerçek kayıpların çok daha yüksek olabileceklerini de ifade etti.

Ukraynalı gönüllü Marina, içinde bulunduğu durumu anlatırken gözyaşlarını tutamayarak "Ailem orada, kalbim orada, aklım hep orada oluyor" diyor ve ekliyor:

"Burada sanki güvenli bir yerdeyiz ama normal bir şekilde yaşamıyoruz. Yakınlarımız tehlikede. Zevk alamıyorsun. Ne güzel havadan ne güzel denizden tabii ki zevk alamıyorsun."

 

Haber, değiştirilmeden kaynağından otomatik olarak eklenmiştir