-GÜNEY KIBRIS'TAKİ PETROL ARAMA ÇALIŞMALARI ANKARA (A.A) - 05.08.2011 - Dışişleri Bakanlığı, Kıbrıs Rum tarafının tek yanlı olarak tüm Ada adına, Ada'nın bütününe ait olan doğal kaynaklar konusunda söz söyleme, girişimde bulunma ve anlaşma imzalama hak ve yetkisine sahip olmadığını bildirdi. Dışişleri Bakanlığından yapılan açıklamada, ''"uluslararası hukukun, yarı kapalı bir deniz olan Doğu Akdeniz'de kıta sahanlığı veya münhasır ekonomik bölge sınırlandırmalarının, ilgili ülkeler arasında ve tüm tarafların hak ve çıkarları gözetilerek, hakça yapılmasını amir" olduğu kaydedildi. Açıklamada, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi'nin (GKRY), uluslararası hukukun hilafına ve üçüncü tarafların haklarını ihlal ederek, 2003 yılından itibaren Doğu Akdeniz'deki ülkelerle deniz yetki alanlarını sınırlandıran ikili anlaşmalar yapma gayretlerini sürdürdüğü ve petrol/doğalgaz arama faaliyetlerinde bulunduğu dile getirildi. GKRY'nin yaptığı bu anlaşmalar ve petrol/doğalgaz arama faaliyetlerinin Kıbrıs sorununun çözümünü olumsuz etkilediği ve bölge ülkeleri arasında yeni ihtilaflara neden olduğunun vurgulandığı açıklamada, ''Bu duruma ilişkin olarak, gerek ülkemizin gerek KKTC'nin görüşleri ve ikazları bölge ülkeleri ve BM nezdinde zamanında kayda geçirilmiş, Kıbrıs Adası'nın güneyinde geçerliliği bulunmayan ruhsatlara dayanarak petrol/doğalgaz arama-çıkarma faaliyetlerine ilgi duyan şirket ve ülkelerin sorumluluk ile hareket etmelerini beklediğimiz belirtilmişti'' ifadeleri kullanıldı. Açıklamada şunlar kaydedildi: ''Konuya yaklaşımımız ve görüşlerimiz geçerliliğini elan muhafaza etmektedir. Kıbrıs Adasının güneyinde önümüzdeki Ekim ayı başında fiilen sondaj çalışmalarına başlanılacağına yönelik son dönemde çıkan haberler ve yapılan resmi açıklamalar ışığında, bazı hususlara tekrar dikkat çekilmesinde fayda bulunmaktadır. Kıbrıs Rum tarafı tek yanlı olarak tüm Ada adına, Ada'nın bütününe ait olan doğal kaynaklar konusunda söz söyleme, girişim yapma ve/veya anlaşma imzalama hak ve yetkisine sahip değildir. Bu tür yasal dayanaktan yoksun faaliyetler, Ada'da ve bölgede gerginlik yaratmakta, kurucu halk olan Kıbrıs Türkleri'nin Ada'nın doğal kaynaklarından eşit şekilde yararlanma hakkına halel getirmekte, halen devam etmekte bulunan görüşmeler sürecine zarar vermektedir. Yeni bir ortaklık kurulması amacıyla Ada'nın geleceğini belirlemeye yönelik görüşmelerin devam etmekte olduğu ve kritik bir aşamaya ulaştığı bu dönemde, bu tür tek yanlı faaliyetlerde bulunmanın taşıdığı risk ve sakıncalar ise aşikardır. Rum Yönetimini hareket tarzı zamansız olduğu kadar bir sorumsuzluk örneğidir. Bu hareketler uzlaşı çabalarına darbe vurmaktadır. Bir başka bölge ülkesinin de GKRY'nin imzaladığı bir ikili sınırlandırma anlaşmasını BM nezdinde girişim konusu yapması, bu tür tek yanlı teşebbüslerin bölgenin barış ve istikrarına menfi etkide bulunduğunun ve mevcut sorunlara yenilerinin eklenmesine yol açtığının en açık kanıtıdır. Uluslararası toplumun, Kıbrıs Rum tarafının, Kıbrıs Türk tarafının Ada'nın doğal kaynaklarından eşit olarak faydalanma hakkını gasp etmeye yönelik bu girişimlerine prim vermemek için sorumlulukla hareket etmesi gerekmektedir. Ülkemiz ve KKTC bölgedeki meşru hak ve çıkarlarını korumak amacıyla uluslararası hukuka uygun şekilde bundan böyle de diplomatik ve siyasi kanallardan girişimlerini sürdüreceklerdir. Türkiye'nin ve KKTC'nin bu maksatla gereğine tevessül edeceğinden kimsenin şüphesi olmamalıdır. Beklentimiz kapsamlı çözüm görüşmelerinin sürdüğü bir ortamda görüşmeleri raydan çıkarabilecek, bölgede gerilimi yükseltebilecek, oldu-bittiler yaratmaya matuf tek yanlı girişimlerden önemle kaçınılmasıdır."