Güneş gazetesi, “Yeni anayasada laiklik olmamalı” diyen TBMM Başkanı İsmail Kahraman’ın sözlerini, "Ne var bunda?” manşetiyle savundu. Haberde, "Meclis Başkanı İsmail Kahraman, şahsi fikirlerini açıklayarak “Yeni anayasanın daha dindar olması gerektiğini” söyledi ve Türkiye’de gündemi değiştirdi. Bir anda hedef haline gelen Kahraman ölümle bile tehdit edildi. Oysa mesele, düşünce özgürlüğü parantezinde ele alınmalıydı” ifadeleri kullanıldı.
"İfade özgürlüğünü kullandığı için İsmail Kahraman'a karşı linç kampanyası başlatıldığını" savunan gazete ayrıca, "Casusluk ve basın özgürlüğü” başlığıyla yayımlanan bir diğer haberinde de, “İsmail Kahraman’a anlamsız bir biçimde saldıran bu çevreler, MİT TIR’ları ihanetine imza atan FETÖ’cü Can Dündar’ı basın özgürlüğü adı altında savunmaya kalkışmışlardı. Hatta casusluktan yargılanan Dündar’a destek olmak için yargıyı kilitleyip mahkeme salonunu bile basmışlardı” ifadelerine yer verdi.
Güneş gazetesinin bugünkü nüshasında yayımlanan (27 Nisan 2016) haber şöyle:
"Meclis Başkanı İsmail Kahraman, şahsi fikirlerini açıklayarak “Yeni anayasanın daha dindar olması gerektiğini” söyledi ve Türkiye’de gündemi değiştirdi. Bir anda hedef haline gelen Kahraman ölümle bile tehdit edildi. Oysa mesele, düşünce özgürlüğü parantezinde ele alınmalıydı.
Kendi düşüncesini söyledi
Meclis Başkanı Kahraman, ‘Anayasa konulu’ bir konferansta, anayasa tartışmalarına yeni boyut kazandıracak bir öneri ortaya attı. Türkiye’de laikliği isteyenin istediği gibi yorumladığını söyleyen Kahraman, yeni anayasanın daha dindar olması gerektiğini belirtti. Ancak Kahraman’ın kendi düşüncesini ifade ettiği bu sözlere bazı çevreler akıl almaz bir tepki gösterdi.
Linç kampanyası başlattılar
CHP’li vekil Müslim Sarı, “Laikliği kaldırmak isteyen kelleyi koltuğa alsın” diyerek Kahraman’ı alenen ölümle tehdit etti. CHP’li vekil Mahmut Tanal, bir grup CHP’li ile birlikte sokağa çıkıp provokasyon yaptı. Oysa aynı çevreler vatana ihanet olarak değerlendirilecek birçok konuyu ifade ve düşünce özgürlüğü adı altında savunmaya kalkışmışlardı.
Asıl Mesele
Anayasa’da din özgürlüğü, değişik dinlere inanan ya da inanmayanlara eşit muamele ilkesi olacaksa değişen ya da değişmeyen maddeler arasında ‘laiklik’ ilkesinin yer alması asla bir sorun değildir. Mesele, laikliğin tanımının net bir şekilde ortaya konulmasıdır.
Asıl olan anayasa maddesi değil, uygulamasıdır. Aynı maddeler, yüzde 99’u Müslüman olan bir ülkede dine ve dindarlara yönelik baskı aracı haline getirilmişken, son 10 yılda bu baskıların hemen hepsi kalkmıştır. Türkiye’de eski sıkıntılar kalmadı. Zaten anayasa değişikliğine esas olan bu konular değil, Başkanlık Sistemi’ne geçiştir diye düşünüyoruz
Sayın Meclis Başkanı’nın kendi kişisel fikirlerini söylemesi en doğal hakkıdır. Düşünceye karşı bu hazımsızlık niye? O fikirleri beğenen olur, beğenmeyen olur ama insanları linç etmeye kalkışmak çok büyük bir ayıptır. Yeni anayasa kamuoyunda özgür bir tartışma sonucu hazırlanacaktır."