Gündem

Güneri Cıvaoğlu: IMF Başkanı bedenindeki artezyenden 'hormon' fışkırtıyor olabilir

Milliyet gazetesi yazarı Güneri Cıvaoğlu, IMF Başkanı Dominique Strauss-Kahn'ın başına gelenleri köşesinde yazdı.

17 Mayıs 2011 03:00

T24 - Milliyet gazetesi yazarı Güneri Cıvaoğlu, IMF Başkanı Dominique Strauss-Kahn'ın başına gelenleri köşesinde yazdı. Cıvaoğlu, Fransa'da evlilik dışı ilişkilerin yaygın olduğunu, tarihte de bunun birçok örneklerinin olduğunu anlattı. "Kahn, işte böyle bir seks kültüründe demlenerek büyümüş" diyen Cıvaoğlu, olayın "senaryo" olabileceğini söyledi.

Cıvaoğlu'nun Milliyet gazetesinde "Fransa ve seks" başlığı ile yayımlanan bugünkü (17 Mayıs 2011) yazısı şöyle:

IMF Başkanı D.S. Kahn’ın bedenindeki artezyenden “hormon” fışkırtıyor olabilir.
Zaten Fransa’da evlilik dışı “paralel” ilişkiler yaygındır. Doğaldır.
O kadar ki...
“Cinq a sept (beşten yediye)” saatleri genellikle “paralel ilişkilere açılmış parantez zamandır.”
Evli çiftler birbirlerini o saatler arasında telefonla aramazlar, “neredeydin” diye sormazlar.
Elbette “hepsi böyledir” demiyorum ama “yaygındır” söylemi yanlış olmaz.
Devlet büyüklerinin de sevgilileri vardır.
Onlar “metres” derler.
Kralların beğendikleri kadınları yatak odalarına almaları, eşleri için “onur” konusuydu.
17 yıl Fransa başkanlığını yapan François Mitterrand’ın o zaman 19 yaşında evlilik dışı kızı Mazarin’in varlığı mezarının başındaki fotoğrafıyla öğrenildi.
Bir başka Fransa başkanı d’Estaing’in sevgilisi bir rivayete göre birkaç hafta önce Türkiye’ye de gelen İtalyan artistiydi.
Böyle örnekler çok.
Bugün Türkiye büyükelçiliği olan bina Fransa kralının metresinin konutuydu.
Paris’in seks verimliliği İngiliz krallarını da çekmişti.
Bugün 7. Edward Oteli olan bina Kral Edward’ın kaçamakları için yapılmıştı.
Oteldeki bir kristal aynanın üzerinde çok sayıda çizik olduğunu yeni okudum. (Pazar günkü Radikal)
Oraya gelen kadınlara İngiliz asiller “elmas yüzükler, kolyeler” hediye ederlermiş.
Kadınlar da “gerçek olduklarını test etmek için” bu elmasları kristal aynaya sürterler, çizik atarlarmış.
D.S. Kahn, işte böyle bir seks kültüründe demlenerek büyümüş.
O kültürün bir parçası.
Çapkınlığıyla ünlü.
Ama gene de bu son olaydaki kadar gözünün dönmüş olacağını sanmıyorum.
Benim teorim aşağıda.


SKANDAL SENARYO MU?

D.S. Kahn’ın düştüğü/ düşürüldüğü durum için kuşkuluyum.
Seks dürtüleri nedenli “azgın boğa” sendromunu tetiklese de bu yaptıkları için kafayı yemiş olmalı ya da işin içinde başka şeyler olabilir.
Okyanus ötesinin “iyi saatte olsunları” devreye girmiş gibi soru işaretleri uçuşuyor.
Geriye saralım.
Olay şöyle:
D.S. Kahn duştan çıkıyor.
Çıplaktır.
İçeride kat görevlisi olan hanımı görüyor.
Ona cinsel ilişki teklif ediyor.
Olumsuz cevap alınca zorluyor.
Önce direniş, sonra çığlıklar...
Kat görevlisi kendini dışarı atıyor.
D.S. Kahn ise alelacele giyinip havaalanına kapağı atıyor.
Öyle telaşlı ki telefonunu bile oteldeki süitinde unutuyor.
Sonrası uçaktan indirilip ifadeye götürülüşü...
Bu hikâyeye inanmakta zorlanıyorum.
Kat görevlisi hanım 62 yaşındaki bir erkeği bile çıldırtacak güzellikteyse böyle taciz girişimlerine karşı deneyimli olmalı.
Daha ilk yaklaşımlarda odayı terk edebilirdi.
“Belki edemezdi” diye karşı çıkanlar olabilir.
Öyleyse D.S. Kahn ona zor kullanırken bile yumruklar atarak nasıl kurtulabildi, kapıdan çıkabildi?
Otel yönetimi bu uluslararası skandala dönüşebilecek olayı neden daha başında sessizce örtmedi?
Kuşkuluyum...
Ya bazı odaklar tarafından görevlendirilmişse, “Kahn’ı tahrik edip, sonra da bağırarak bir skandal yaratmak” senaryosunda oynatılmışsa?
Çok uçtuğumu, ve “komplo teorisi” yazdığımı düşünenlere karşı bir Türkiye polisiyesini hatırlatayım.
Ama önce...
Amerika’nın bazı “iyi saatte olsunlar” odaklarının böyle bir senaryoyu uygulamaya koyduklarına kapı aralayan kuşku nedeni için bir parantez...
Fransa’da başkanlık seçimleri çok yakın.
10 yıllardır ilk kez Amerika ile “kanka” olan Başkan Sarkozy’nin seçilme şansı çok düşük.
Araştırmalara göre oyları yüzde 20 görünüyor.
Yerine seçilme ihtimali en yüksek olan sosyalist aday adayı ise D.S. Kahn.
Onun itibarsızlaşması halinde sosyalistlerin karizması olan bir adayı yok.
Deniz Baykal’ı düşüren, MHP’yi baraj altına düşürmeyi hedefleyen kasetler de senaryolar değil miydi?
Şimdi gelelim Türkiye’de hiç kaçarı olmayan kesin komploya.
Aşağıda okuyun ve kuşkularımı bir de o gözle düşünün.


BAKANA KADIN KOMPLOSU

1970’li yılların sonlarıydı. Bir Haftasonu gazetesi kapaktan bir müthiş skandal haberi patlattı.
Dönemin bir bakanı İstanbul Barbaros Bulvarı’nda sevgilisiyle buluşmuştu.
Olay fotoğraflarıyla yayımlandı.
Sevgilisi ünlü bir sanatçı hanımdı.
Bakanın ve sevgilisinin isimlerini vermiyorum. Kimseyi üzmek istemem.
Dileyen zaten arşivlere girerek o yılların gazete sayfalarında olayı bulabilir.
Bakan derhal görevinden istifa etmek zorunda kaldı.
O tarihte genel yayın yönetmeni olduğum gazeteye, bakanın sevgilisi olan sanatçı geldi.
Gerçeği anlattı.
Bizim “iyi saatte olsunlar” kendisini, bu skandal için görevlendirmiş.
Bakanla nasıl ve nerede tanışacağını da bildirmiş.
Bakan İzmir’e geldiğinde Efes Oteli’nde kalacakmış.
Giriş yaptığında odasına çıkmak üzere bindiği asansöre bu sanatçı hanım da bindirilmiş.
Sanatçı hanım asansörde kendini tanıştırmış, bakana hayranlığını dile getirmiş.
Bakanı etkilemiş.
Akça pakça sarışın hoşça bir hanım.
Yakınlaşma daha sonraki saatlerde olmuş ve sürmüş.
Sonra...
İstanbul’da buluştukları günlerden birinde düğmeye basılmış.
Bu senaryoyu yazan ve uygulamaya koyduran odak Haftasonu gazetesine adresi fısıldamış.
Bomba skandal böyle patlatılmış.
Peki neden bu bakan kurban seçilmiş?
Çünkü... Demokratik sol CHP o bakanın üzerinden vurulmak ve çökertilmek istenmişti.
Bu günlere gelelim.
“Kesin öyledir” iddiasında değilim ama D.S. Kahn’a da bir senaryo yazılıp uygulanmış olabilir.
Her şey bir yana... D.S. Kahn hormonları tsunami yapmışsa bile New York’un genç ve güzel eskort kızlarından birini odasına getirtemez miydi?