Medya

Gülse Birsel: Siyasetçileri, medyayı, trolleri ve sade vatandaşı uyarıyorum; tahammül etmek zorundasınız!

"Hayırcı komşunuz ve evetçi kayınçonuzla piknik yapmaya devam edeceksiniz"

22 Şubat 2017 12:51

Hürriyet yazarı Gülse Birsel, anayasa değişikliği referandumuna ilişkin yürütülen "Evet" ve "Hayır" kampanyalarıyla ilgili olarak "Özellikle siyasetçileri, medyayı, trolleri, çıkar beklentisiyle gaza gelenleri ve kendim dahil sade vatandaşı, acizane uyarıyorum Yapmayın" dedi. Birsel, "Bugünlerin yarınları var! Her tür görüşten insanla karşılaşmak, çalışmak, konuşmak, yan yana oturmak, selamlaşmak, ona tahammül etmek zorundasınız" diye yazdı.

Gülse Birsel'in "Ya sonra?" başlığıyla yayımlanan (22 Şubat 2017) yazısı şöyle:

Ajda’nın 1979’da popüler olan bir şarkısının ismidir bu.

“Ya sonra? Ne yaparım senden sonra? Acımadan geçer yıllar...” diye gider. Bir yerinde de “Bugünlerin, yarınları var” der şarkıda.

Ki şu ara akıllardan çıkmaması gereken cümledir o!

“Evet!”, “Hayır!” diye herkesin bağırıp durduğu şu günlerde, siyasetten feci sıkılmış, tartışmalara ilgimi kaybetmiş, sadece film seyretmeye karar vermiş biriyim ve çok radikal bir laf edeceğim: Evet veya hayır çıkması beni artık zerre kadar ilgilendirmiyor!

Vallahi ilgilendirmiyor.

Beni artık ondan sonrası ilgilendiriyor!

Çünkü eğer bu hızla kutuplaşmaya, bu hızla gerilmeye, bu hızla ikiye ayrılıp saldırganlaşmaya devam edersek... 

“Evet”çiler, “Hayır”cılar birbirlerini satılmışlık, yalakalık, aptallık, teröristlik, alçaklık, hatta vatan hainliği filan gibi abuk subuk kelimelerle itham etmeyi sürdürürse...

Sokaklarda “Hayırcıları bekliyoruz” diye silahla gezenler çoğalırsa... Yakanlar yıkanlar artarsa...

Hep birlikte yanmışız demektir!

Zira ister “Evet” çıksın, ister “Hayır” çıksın, ister “Belki” çıksın, ister Türkiye’ye piyangodan büyük ikramiye çıksın...

Yönetim ister demokratikleşsin, ister otoriterleşsin, ister ekonomik kriz olsun, ister 80 milyon zengin olsun...

Öyle böyle, referandumdan sonra da burada hep beraber yaşayacağız! 

Hayırcı komşunuz, evetçi kayınçonuz, kararsız eltiniz, yine her hafta sonu buluşup piknik yapmaya devam edeceksiniz! Hatırlatırım!

Hayır diyenler ülkeyi terk etmeyecek, evet diyenler başka kıtaya taşınmayacak.

Yani evet, bugünlerin yarınları var! Her tür görüşten insanla karşılaşmak, çalışmak, konuşmak, yan yana oturmak, selamlaşmak, ona tahammül etmek ZO 
RUN DA SI NIZ!

Zorundayız! Hepimiz! Ve o durumda da eğer referandum sürecinde aşırı taraftar hareketleriniz, saldırgan halleriniz olduysa, bu işi Galatasaray-Fenerbahçe derbisi seyretme fanatikliğine çevirdiyseniz, kusura bakmayın ama “Acımadan geçer yıllar! Zamanla yalnızlık başlar! Yola çıkar pişmanlıklar!”

Onun için... Özellikle siyasetçileri, medyayı, trolleri, çıkar beklentisiyle gaza gelenleri ve kendim dahil sade vatandaşı, acizane uyarıyorum! 

Yapmayın! 

Düşman yok karşınızda! Yabancı ülkede karşılaşsanız “Aaa Türk müsünüüüz?” diye üzerine atlayıp sohbet edeceğiniz, yol soracağınız, tavsiye alacağınız vatandaşınız var!

Vatan haini filan yok. Bir anayasa taslağını beğenmiş veya beğenmemiş insanlar var sadece.

Mantıklı, makul, sakin, nazik olun! 

Allah akıl vermiş, nerede o kardeşim? Kullansana arada? 

Biraz uzun vadeli düşünsene yahu! Siyasetçi, bunu sana diyorum, gözünü kaçırma!

Şimdi “Evetçi-Hayırcı” diye ikiye ayrılmayalım diyorum ya. Bir zamanlar, bu dediğim “Ya sonra” şarkısının popüler olduğu günlerde, bu milletin “Sağcı-Solcu” diye ikiye ayrıldığını gördüm ben! Gözümle gördüm. Çok küçüktüm, ama maalesef berbat anıların hafızada yer etme gibi bir alışkanlığı var. Yani hatırlıyorum. Ve bir daha öyle anılar istemiyorum!

“Evet diyenler şunlardır!”, “Hayır diyen bunlardır!”... 

Eee? Maç bitince? 

Ya sonra?