Gündem

Gülnur Acar Savran: Annelik öylesine dayatılan bir kimlik ki…

"AKP, üç yoldan milli ve dini aileyi kurumsallaştırmaya çalışıyor"

09 Şubat 2019 11:58

Feminist yazar ve teorisyen Gülnur Acar Savran, modern, tek eşli, hetoroseksüel patriarkal ailede iktidar ve tahakküm ilişkisinin kurumsallaştığını ve aynı zamanda görünmezleştiğini belirterek, “Bu ailenin ekonomik temeli, kadının karşılıksız emeği üzerinden oluşuyor. İdeolojik yollarla pompalanan çocuk yapma baskısı, kadınlar üzerinde gerçek bir baskı. ‘Seviştiğin adamla çocuk yapacaksın!’ Annelik öylesine dayatılan bir kimlik ki, bu ideolojik bombardımana kadınlar da dahil oluyor” dedi.

Gazete Duvar’dan İrfan Aktan’a konuşan  Gülnur Acar Savran, çocuk bakımının kadınlık kimliğine iliştirildiğini belirterek cinselliğin ise evlilik içinde ‘kadının erkeğe vermek zorunda olduğu bir hizmet’ olarak görüldüğünü söyledi ve “Kadının evlilik içinde bunu reddetmesi söz konusu değil, çünkü bu hizmet, evlilik akdiyle kadına dayatılıyor” diye ekledi.

"Ailenin birliği ve bütünlüğünün oluşmasında da hem şiddet hem rıza vardır”

Yapılan araştırmalarda, kadınların çocuğunun cinselliği bir görev olarak yaladığı sonucuna ulaşıldığını kaydeden Savran, “Çocuk doğurmaktan çocuk bakımına, ‘sevgi paylaşımı’, ‘dayanışma’ gibi ihtiyaçların giderilmesine, zaman zaman tecavüzün, ensestin, cinayetin de eşlik ettiği bir tür ‘şiddet ve rıza’ ilişkisinden söz ediyoruz. Bütün egemenlik ilişkileri şiddete ve rızaya dayalıdır. Ailenin birliği ve bütünlüğünün oluşmasında da hem şiddet hem rıza vardır” ifadelerini kullandı.

"AKP, üç yoldan milli ve dini aileyi kurumsallaştırmaya çalışıyor"

AKP’nin aileyi güçlendirmeyi milli ve dini aileyi kurumsallaştırarak sağlamaya çalıştığı yorumunda bulunan Savran, şöyle devam etti:

“Bunu esas olarak üç yoldan yapmaya çalışıyor. Boşanmayı zorlaştırmak, nafakayı sınırlandırmak bunun bir ayağı. Annelik dayatması ve kürtajı engellemek ikinci ayağı. Kürtajı yasaklayamadılar ama kamu hastanelerinde kürtaj yapılmıyor. Üçüncü yöntem de Diyanet’i sosyal politikaların aracısı yaparak sosyal yardımlarla aileyi sosyal hizmet kurumu haline getirmek.”

"Şule Çet davası, toplumun bütün iktidar ilişkilerinin mikro düzeyde yoğunlaştığı bir alan"

Gülnur Acar Savran, geçen hafta ilk duruşması görülen Şule Çet davasına dair de şunları söyledi:

“Bu olayda cinsiyete dayalı iktidarla sınıfa dayalı iktidarın iç içe geçerek birbirini pekiştirdiği ve erkek patrona büyük bir hiyerarşik güç sağladığı bir ilişki söz konusu. Anlaşılan Şule Çet’in iş bulma ihtiyacı da bu hiyerarşik ilişkiden sıyrılmasına engel olmuş. Fakat fabrikada ya da işyerinde de kadın işçinin işsiz kalma korkusu, güvencesizliği, patronların erkeklik konumunu pekiştiren, tacizleri kendileri açısından kolaylaştıran faktörler olabiliyor. Çet davası, toplumun bütün iktidar ilişkilerinin mikro düzeyde yoğunlaştığı bir alan gibi görünüyor.”


*İrfan Aktan’ın Gülnur Acar Savran’la yaptığı söyleşinin tamamını buradan okuyabilirsiniz.